Yakult tradutor Francês
47 parallel translation
Kanser testim var, ve sonra Yakult'u taş taktırmaya götüreceğim Nelly gibi.
Je dois y aller. J'ai un frottis et après j'emmène Yakult se faire poser des bijoux de dents comme Nelly.
Bu seans seninle ilgili değil.
Yakult!
Demek istediğim, Onun tarafında Yakult var, ve benim hiçkimsem yok. Tamamen yalnızım.
Elle, elle a Yakult de son côté et moi, j'ai personne.
O kayıp!
Yakult a disparu!
Afişler dağıtırız.
Je suis sûr que Yakult va bien.
Neden gülümsediği bir fotoğraf seçemedin?
Pourquoi t'en n'as pas choisi une où elle sourit? Yakult a un beau sourire.
Yakult'u süpürmüşsün.
Tu as balayé Yakult.
İsmi Yakult.
Son nom est Yakult.
Bu köpek hiç de "Yakult" gibi görünmedi bana.
Ce chien ne ressemble pas à un "Yakult" pour moi.
Yakult bu yardım otelinde mi?
Yakult est dans un hôtel social?
Yakult batı Chatswin'de gey bir erkek gibi yaşıyordu.
Yakult vivait comme un chien mâle gay à Chatswin Est.
Yakult'u gören O'ydu
C'est celle qui a repéré yakult
Sanki başka birisi ilgi aldığında iki dakika bile dayanamıyorsun Yakult!
[aboiements] Oh, mon Dieu! C'est comme si tu ne pouvais pas supporter que quelqu'un d'autre soit le centre de l'attention deux secondes, Yakult!
Yakult, çok gizemlisin.
Yakult, tellement obscur.
Ben... Yakult'la beraber yuvarlanırım ben de.
Je me promènerai avec Yakult
Yakult bile senin çok gösterişli olduğunu söyledi.
Même Yakult dit que tu es intense.
Yakult Royce?
Yakult Royce?
Özür dilerim Yakult.
Je suis désolé, Yakult.
Son zamanlarda Yakult'un moralinin çok bozuk olduğunu biliyorsun. Noah Werner'ın köpeğimiz Walker Ashanti'yi çalmasından dolayı.
Tu sais comment Yakult a été super déprimé depuis que Noah Werner a volé notre promeneuse de chiens Ashanti?
Yakult intihara meyilli, George.
Yakult est suicidaire, George.
Tamam... Peki.. ona hiç yeni bir oyuncak almayı düşündün mü?
Tu as essayer d'acheter à Yakult un nouveau jouet qui couine?
- George Yoni, Yakult'un enerjisini düzeltip düştüğü, ruhunun o karanlık çukurundan onu kurtarmayı kabul etti.
Yoni est d'accord pour soigner l'énergie de Yakult et la ramener des sombres fosses du désespoir.
Yakult'u bir kafese koymamı mı istiyorsun? ...... sanki o bir sirk kaçkınıymış gibi.
Tu veux que je mette Yakult dans une cage comme une bête de cirque?
Bak, Yakult'un stresinin nedeni bu evin çok büyük olması olabilir oda evi korumak için sorumlu olduğunu hissediyor ama bu... Pis hapishane köşesinde mi?
Yakult est peut-être stressée parce que cette maison est trop grande et qu'elle se sent responsable de sa sécurité alors que dans sa Sale geôle?
Yakult'un huzurunu geri getirmeye çalışmıyormuydun?
Je croyais que tu voulais rendre Yakult moins stressée.
Dallas Negatif enerjisi Yakult'u çok üzüyor Seni sahibi olarak görmüyor yada yakışıklı.
Son énergie négative bouleverse Yakult. Elle ne le voit même pas comme un leader... ou quelqu'un de séduisant.
Buraya gel, Yakult. Aman tanrım...
Viens-là Yakult.
- Buda Yakult için.
- Et là, c'est pour Yakult.
Dallas'ı kandırmış olabilirsin, hatta Noah ve Jill'ide ve belki Yakult'u, ama er yada geç bu şehrin insanları senin aslında nasıl biri olduğunu görecek.
Tu as peu-être dupé Dallas et... et Noah et Jill, et probablement Yakult, mais tôt ou tard, les gens de cette ville vont te voir sous ton vrai jour.
Yakult'a bakın, uyumaya başlamış.
Regardes Yakult. Elle est profondément endormi.
Aman tanrım Yakult'a bak.
Oh mon dieu! Regarde Yakult!
Hadi, Yakult. Altman babamın icat ettiği oyunu oynayalım benim topu attığım seninde geri getirdiğin. Adı neydi?
allez viens Yakult allons jouer à ce jeu que papa altman a inventé quand je lance une balle et que tu me la rapportes comment ça s'appelle?
Hadi, Yakult. Fende sınıfta kaldığını biliyor musun?
allez viens, yakult tu sais qu'elle échoue en sciences?
- Hayır. - Muhasebecilerle görüştükten sonra Yakult'u tımarcılara götürürüz diye düşündüm taraçalarımızı ağartır, sonra da bir çatal yeriz.
Après avoir vu les comptables, je pensais amener Yakult chez le toiletteur, nettoyer nos belvédères et m'acheter un bretzel.
- Yakult.
- Yakult.
Yatıya da kalabilirler. Bir sürü yerimiz var.
Ralentis, Yakult.
Sakin ol, Yakult.
Laisse-moi compter combien on sera avant de se préoccuper du traiteur.
Yüzünde göstermen gereken çok fazla öfke var! Yakult!
Tu manques pas de culot de te montrer ici!
Benim yiyeceğimin yarısını alabilirsin.
Tiens, Yakult.
Yakult!
Yakult!
Yakult kayıp!
Oh.
İşte Yakult tam orada!
Il y a Yakult juste là!
Namaste.
Nous avons besoin de savoir où est Yakult pour que je puisse la ramener a maman et qu'elle ne soit pas triste et fâchée contre moi. Dalia :
Yakult?
Yakult?
Böylece havalı olabilirsin. Yakult burda değil bile.
Yakult n'est même pas là.