Yanıyoruz tradutor Francês
505 parallel translation
Yanıyoruz!
On brûle!
Mark, yanıyoruz!
Nous! On flambe!
Yanıyoruz, efendim.
Nous sommes en train de chauffer.
Evet, yanıyoruz tatlım.
Oui, nous en sommes sûrs, chéri.
Kırmızı bir-üç-dokuz, yanıyoruz.
Rouge un-trois-neuf, nous sommes en feu!
Tanrım! Yanıyoruz!
Au feu!
- Geri çekil! ve bekle! - Yanıyoruz!
- Tout va s'enflammer, Mac!
Aynı zamanda yanımıza silahları, cephaneyi ve baltaları dahi alıyoruz.
Entre-temps, nous prendrons votre fusil, vos munitions, vos haches.
Bazı gerçekleri keşfetmeye çalışıyoruz önceki Bayan de Winter'ın öldüğü gün yaptıklarıyla ilgili 12 Ekim, geçen sene ve eğer mümkünse, bize söylemenizi istiyorum bu adı taşıyan biri, o gün sizi ziyaret etti mi?
Le 12 octobre, il y a un an. Vous souvenez-vous avoir reçu quelqu'un de ce nom?
- Neden onu da yanımıza almıyoruz?
- Pourquoi pas l'emmener?
Yanımızda 23 bin dolar taşıyoruz.
Nous transportons 23 000 $.
- Neden yan kapıyı çalmıyoruz?
- Pourquoi tu n'essaies pas à côté?
Sizi anlıyoruz efendim, ve bu işte yanınızdayız.
Nous comprenons, Capitaine, nous sommes avec vous.
Bu bilgilerle harita masasına geçiyorum. Sonra makineler harekete geçiyor, ışıklar yanıyor ve sonucu alıyoruz.
Je transmets l'information au centre d'opérations, les rouages s'activent, les ampoules clignotent, et on a la réponse.
Sol yanı alıyoruz, 15 metre ötemizde kal.
File de gauche. 15 mètres en avant.
Pentagon ile olan baş ağrımızın yanı sıra şimdi de bu kasabadaki insanları öldürmekle suçlanıyoruz.
En plus de nos difficultés avec le Pentagone, nous sommes maintenant accusés de vouloir tuer la population.
Yanıyoruz!
Il y a le feu!
Biz yan odada kalıyoruz ve duvarlar ses geçiriyor.
Nous avons la chambre à côté, nous entendons tout.
Kudretli Tanrım ; Ölen arkadaşımızın ruhunu yanına yolluyoruz. Ve biz onun bedenini derinliklere yollarken sonsuz hayatta dirileceği umudunu taşıyoruz.
Nous recommandons l'âme de notre défunt compagnon à Dieu tout-puissant, et nous confions son corps aux flots avec la certitude de notre résurrection et de notre vie éternelle le jour où la mer renverra ses morts dans la vie de l'autre monde.
Sokaktaysa yanında hep birileri oluyor ikimiz de çalışıyoruz.
Dehors, tu es accompagnée. On travaille.
Belki de yanılıyoruz. Başka bir kız olamaz mı yani?
C'est peut-être pas elle?
Üzgünüm efendim, olanaksız. 35 saattir Birleşik Devletlerle bağlantımız yok. Ne kuzey ne de güney hatlarından yanıt alamıyoruz.
Désolé, On a perdu tout contact avec les États-Unis depuis 35 heures, sur les deux câbles : nord et sud,
İkimiz de büyüyle uğraşıyoruz görünenin ne kadar yanıltıcı olduğunu çok iyi biliriz.
Nous qui pratiquons l'occulte ne savons que trop bien comme les apparences peuvent être trompeuses.
O yanılıyor. Biz yanılıyoruz.
Il a tort, nous avons tort.
Birleşmiş Milletler adına bir proje için, İngiltere'nin dört bir yanından gelen çocukları alıyoruz bu teste.
Nous testons des enfants de toute l'Angleterre pour un projet des Nations Unies.
Senin için yanılmış olmayı dilerdim ama biz gerçekleri arıyoruz.
J'espère avoir tort, mais nous cherchons la vérité.
Biz dört kişiyiz ve açmak istiyoruz... sizin yanı düşünmemenizi de takmıyoruz.
On est quatre à vouloir l'ouvrir, vous permettez?
Stevens'ı da yanımıza alıyoruz.
Stevens aussi.
Selamlıyoruz ve yanıtınızı bekliyoruz.
Nous vous envoyons nos salutations. Répondez.
Bir yanıt alamıyoruz, efendim.
J'ignorais qu'il y avait eu des ennuis.
Yanımızda taşıyamıyoruz ancak bu size bir fikir verecektir. Harikadır.
On ne peut l'emmener partout mais ceci vous donnera une idée.
Ancak, dediğim gibi, tüm seti yanımızda taşıyamıyoruz.
On ne peut pas l'emmener, elle est trop lourde.
Troçki'den milyonlar nefret ediyor,... her milletten, dünyanın dört bir yanından insanlar... Hainlik yaptığına inanıyoruz.
Des millions de gens le haïssent dans tous les pays du monde et savent qu'il est un traître.
Bunun yanı sıra bizde görevlerimizi yapıyoruz.
On a tout ce quon peut demander.
Hayır, yanılıyorsunuz, biz birbirimizi tanımıyoruz.
On ne se connaît pas.
Biz burada bir yanıt arıyoruz Komutan. Bir kahraman değil.
Nous cherchons des réponses, cmdt, pas des héros.
- Hayır, gölün yanında kamp yapıyoruz.
On est au camping du lac.
Pekâlâ, şimdi oldukça iyi çalışıyor. Bir kaç ayarlama yaptık ve yanıtları almaya başlıyoruz.
Il fonctionne bien maintenant, nous avons fait quelques ajustements et nous commençons à avoir des réponses.
- Yanılmıyoruz.
Oui, je crois.
Bazen yanılıyoruz.
Parfois, ça n'aboutit pas.
- Ama yanılıyoruz Culley.
Non! On a tort! Ça leur a plu.
Şey... Onları, gündelik yaşamımızı, rüyaların gerçekliği ardına saklanmış bir yanılsama olarak görme fikrinden pek alıkoyamıyoruz.
Eh bien, malgré tous nos efforts, ils s'accrochent à l'idée que la vie quotidienne n'est qu'une illusion derrière laquelle se cache la réalité des rêves.
Bir buket yapıp yanına al, çünkü burada kalmıyoruz.
Tu devrais en faire un bouquet pour l'emporter. On ne reste pas ici.
- Yanıyoruz, MacReady!
- Reculez!
Erkeklerin yanında, hatta bazen de üstünde yerimizi alıyoruz.
Nous prenons notre place aux côtés des hommes et souvent au-dessus.
Onları yan yola aktarıp, 15 dakika içerisinde trenin raydan çıkmasını sağlıyoruz.
On les met sur une voie de garage.
- Yanıyoruz!
- Au feu!
Şunu anlıyoruz ki çocuk annesinin yanına
Je suppose qu'il a été vérifié que le garçon n'a pas rejoint sa mère en Italie?
- Bir bakalım. Kafayı yemiş olup da kesici alet taşıyan kimi tanıyoruz?
Voyons, qui est fou et avec un objet contondant?
Görüntülü iletim yapıyoruz. Yanıt veriyor musunuz?
Pas mal!
Yanına yaklaşamıyoruz.
On ne peut pas l'approcher.