Yapabileceğim başka bir şey yok tradutor Francês
97 parallel translation
Yapabileceğim başka bir şey yok.
Je n'ai pas le choix.
Sizin için yapabileceğim başka bir şey yok mu?
Y a-t-il autre chose que je puisse faire?
Yapabileceğim başka bir şey yok.
Je ne peux rien y changer.
Yapabileceğim başka bir şey yok. Büyükelçi'ye bir an önce söyleseniz iyi olur.
Il ne vous reste plus qu'à avertir l'ambassadeur.
Yapabileceğim başka bir şey yok.
Mais je n'ai pas d'autre solution.
- Yapabileceğim başka bir şey yok.
- Il n'y a qu'une solution.
Yapabileceğim başka bir şey yok.
Je ne peux rien faire de plus.
- Yapabileceğim başka bir şey yok.
Je ne peux rien de plus.
Yapabileceğim başka bir şey yok?
Que je n'ai rien de mieux à faire?
- Yapabileceğim başka bir şey yok.
- ll n'y a rien à faire.
- Yapabileceğim başka bir şey yok.
- Je ne peux rien faire de plus.
Sizin için yapabileceğim başka bir şey yok.
Je ne peux rien faire de plus pour vous.
Yapabileceğim başka bir şey yok.
Je suis désolé.
Yapabileceğim başka bir şey yok.
Je ne peux rien faire d'autre.
Şu an için yapabileceğim başka bir şey yok.
Vous ne voyez qu'un lieu pour jouer aux cartes, car il y a une fièvre du jeu.
Yapabileceğim başka bir şey yok. "
Je ne puis rien y changer.
Parçalanıyoruz, delikanlı. Yapabileceğim başka bir şey yok.
Mon garçon, on ne peut plus rien faire.
Korkarım bu mümkün değil. Federayon uzayından binlerce ışık yılı uzaktayız. Yapabileceğim başka bir şey yok.
J'ai rajouté une mémoire tampon pour compenser, mais elle se dégrade.
Bu işi berbat ettiğim için üzgünüm. Ama yapabileceğim başka bir şey yok.
Désolé d'avoir tout foiré, j'avais pas le choix.
Kuzenin daha fazla kan kaybediyor. Yapabileceğim başka bir şey yok.
Votre cousin perd plus de sang, je ne peux rien faire.
Yapabileceğim başka bir şey yok. - Var.
- Je ne peux rien faire pour vous.
"Orada yapabileceğim başka bir şey yok mu?" diye merak edersin.
Vous vous demandez, " Y a pas quelque chose d'autre que je pourrai faire?
Şu an yapabileceğim başka bir şey yok.
Il n'y a rien de plus que je puisse faire.
Burada yapabileceğim başka bir şey yok.
Il n'y a rien que je puisse faire d'ici, je suppose.
Ben de zaten yaptığımı sadece çirkin olduğum için yapıyorum ve benim yapabileceğim başka bir şey yok. Sen çirkin değilsin, Andy.
'Divorcee autant de fois que mariee,'elle ne laisse que des bons voeux.'
Burada yapabileceğim başka bir şey yok ama size Sheppard'ı bulmanız için gereken bilgiyi getirebilirim eğer geri dönüp benden kodları çalan adamları sorgulamama izin verirseniz.
Je ne peux rien faire de plus ici, mais je peux vous obtenir les renseignements dont vous avez besoin pour trouver Sheppard si vous m'autorisez à retourner interroger les hommes qui m'ont volé les codes.
Senin için yapabileceğim başka bir şey yok.
Je ne peux rien pour toi.
Gerçekten, yapabileceğim başka bir şey yok.
Je n'ai vraiment pas le choix.
Yapabileceğim başka bir şey yok mu? Yasadışı bir çılgın görünüşü oluşturmamın hiçbir yolu yok mu?
Il n'y a pas un autre moyen de les convaincre que je suis une ordure?
- Yapabileceğim başka bir şey yok mu yani?
- Il n'y a aucune autre solution?
Yapabileceğim başka bir şey yok.
Je ne peux plus rien faire d'autre.
Eric, yapabileceğim başka bir şey yok.
Eh bien, Eric, je ne peux rien faire de plus.
Ve güvenmezseniz, üzgün olduğumu söylemekten başka yapabileceğim bir şey yok.
Sans quoi, je ne peux pas vous aider.
Ve, endişelendikleri konu bizim güvenliğimiz olduğundan, isteklerine uymayı önermekten başka yapabileceğim bir şey yok.
Et puisqu elle agit pour notre sécurité, je ne peux que suggérer que nous nous exécutions.
Biliyorum ancak senin için yapabileceğim başka bir şey yok.
Je ne peux rien faire de plus.
Para yolladım ve gerekirse daha da yollarım. Bundan başka yapabileceğim bir şey yok.
J'ai envoyé de l'argent et j'en renverrai s'il le faut. c'est impossible.
Başka yapabileceğim pek bir şey yok.
Que faire d'autre?
Yapabileceğim başka bir şey? Yok, yok bir şey.
- Tu as encore besoin de moi?
Yapabileceğim başka bir şey yok.
Je ne peux plus rien.
Senin yanında durmak ve desteklemekten başka yapabileceğim bir şey yok.
A part rester à tes côtés, je ne peux rien.
Bunları düşünüyor ve ağlıyorum... çünkü seninle yatmaktan başka yapabileceğim iyi bir şey yok.
Je pense à tout ça et je pleure. Car j'ai rien de mieux à faire que de coucher avec toi.
Bir aktris olmak için değil ama... Çünkü başka yapabileceğim bir şey yok.
Ce n'est pas pour devenir actrice, mais... parce que je n'avais rien d'autre à faire.
Bakın, üzgünüm ama yapabileceğim başka şey yok, bir klinikle konuşmak zorundasınız.
Je ne peux rien faire, désolé. Il faut aller les voir.
Bu arada, gitmesine izin vermekten başka yapabileceğim bir şey yok.
En attendant, je ne peux rien faire si ce n'est prendre du recul.
Başka yapabileceğim bir şey yok.
Je ne peux plus rien y faire.
dışarı çıkıp, takımlarımı dondurmaktan başka yapabileceğim daha iyi bir şey yok mu?
Tu crois que je n'ai rien d'autre à faire que d'aller sur un champs me geler les miches?
Yönetmen olacağım. Yönetmenlik tutmazsa yapabileceğim bir şeyler olmasını istemiyorum çünkü yapmak istediğim başka bir şey yok.
Je vais être réalisateur et n'avoir rien sur quoi me reposer en cas de besoin, parce qu'il n'y a rien d'autre que je veuille faire.
.. yaşamaya devam etmekten başka yapabileceğim bir şey yok...
Et je ne peux rien y faire, sinon prier pour le repos de son âme et continuer à vivre.
Summer, eğer dünyadaki yerini bulmayı başardıysan senin adına mutlu olmaktan başka yapabileceğim bir şey yok.
Ce mec est un génie. Ecoute Summer, si tu as trouvé Ta place dans ce monde,
Bana iyi davrandın evet, ama benim seni uyarmaktan başka yapabileceğim bir şey yok.
Tu m'as bien traité, mais je ne peux rien faire à part te prévenir.
Elimden bir şey gelmiyor ve beklemekten başka yapabileceğim bir şey yok.
C'est hors de mon contrôle, et tout ce que je peux faire, c'est attendre.