Yarım saat içinde tradutor Francês
614 parallel translation
Eğer yarım saat içinde buradan gitmezse,... polisi arayacağımızı söyle ona.
Va lui dire que s'il n'a pas déguerpi dans une heure c'est la police qui le mettra dehors.
Otobüs yarım saat içinde kalkıyor.
Nous repartons dans une demi-heure.
Yarım saat içinde paramı ödeyecek misin yani?
- Vous me payez dans une demi-heure?
Yarım saat içinde artık Bay ve Bayan Warriner olmayacağız.
Dans une demi-heure, nous ne serons plus mariés.
Bay Joyce? Bay Reed yarım saat içinde sizi görmeye geliyordu.
Reed devait venir dans une demi-heure.
Yarım saat içinde seni almaya gelecekmiş.
Il passera te prendre dans une demi-heure.
Yarım saat içinde, havaalanında olmalıyım.
Je dois être à l'aérodrome dans une demi-heure.
Ona yeni bir oyuncak aldığımızda yarım saat içinde hurdaya çeviriyor.
On lui offre un nouveau jouet, et il le pulvérise dans la demi-heure.
Yarım saat içinde bir polis arabası sizi götürecek.
La police vous conduira au camp dans une demi-heure. C'est tout.
En geç yarım saat içinde eve gelmiş olurum.
Ne t'inquiète pas.
Yarım saat içinde feragat belgesini imzalamış olursun.
En 30 mn, tu aurais avoué.
Botlara yakıt ikmali yapıldı. Torpidolar da yarım saat içinde yüklenmiş olur.
Tout sera paré dans 30 minutes.
Yarım saat içinde oradayım.
Dans une demi-heure.
Yarım saat içinde kendisi burada olur. O zaman yeniden deneyeceğim.
Il arrive bientôt, je le lui demanderai.
Van Barth'da... yarım saat içinde buluşmamız ikimizin de menfaatine olacak.
Vous réaliserez sûrement qu'il est dans notre intérêt à tous deux... que vous me rencontriez au Van Barth dans une demi-heure.
Yarım saat içinde kafa derimiz yüzülmüş olur.
On se fera scalper.
Geier, yarım saat içinde iskelede olmamız lazım.
Geier, on doit être au débarcadère dans une demi-heure.
Gemiye binmelerini söyleyin. Yarım saat içinde yola çıkıyorum.
Dites-leur d'embarquer.
Yarım saat içinde evde olacaksın.
Tu as 1 / 2 heure de route.
Onlara Bay Tatum'un yarım saat içinde konuşmaya hazır olacağını söyleyin.
Dites-leur que M. Tatum sera prêt à parler dans une demi-heure.
Yarım saat içinde gelmezsen, oraya gelip her şeyi anlatırım!
Si tu n'es pas là dans une demi-heure, je viens et je raconte tout!
Gelse de gelmesede yarım saat içinde istasyondan ayrılıyoruz.
On part dans trente minutes, qu'il soit là ou pas.
Kane yarım saat içinde ölü biri olacak.
Dans une demi-heure, Kane sera mort.
- Trenimiz yarım saat içinde kalkıyor.
- Notre train part dans une demi-heure.
Yarım saat içinde terlemeye başlar.
Il va se mettre à transpirer. Couvrez-le bien.
Yarım saat içinde Francesca ile Rocca'nın yerinde buluşuyorum.
Je suis occupé et je serai chez Rocca avec Francesca dans une demi-heure.
Hemen elbisemi değiştirip, yarım saat içinde orada olurum.
Non? Je change de costume et je suis chez toi dans une demi-heure.
Yarım saat içinde zirvede olurlar efendim.
Ils atteindront le sommet dans une demi-heure, Capitaine.
Yarım saat içinde her şey bitmiş olacak.
Dans une demi-heure, tout sera réglé.
Tucker, gece hemşiresi şu an yanında ve Perkins yarım saat içinde burada olur. - Diğer doktorlar kadar iyi biri.
Tucker est avec lui en ce moment et Perkins va arriver, ce sont presque des vrais médecins.
Tucker'ın mesaisi yarım saat içinde bitiyor.
Tucker finit dans une demi-heure.
Yarım saat içinde ondan geriye hiçbir şey kalmadı.
II ne reste rien de Iui.
Son sahnenin çekimi için yarım saat içinde stüdyoda olmalısın.
Le studio t'attend dans une demie heure pour la dernière scène.
- Yarım saat içinde dön.
Retour dans 30 minutes.
Greyhound ve Burza yarım saat içinde orada olur.
Le Greyhound et le Burza seront sur place sous peu, câblez le Wessex.
Arabamı alacağım. Yarım saat içinde dönmüş olurum.
Je vais chercher ma voiture Je reviens dans une demi-heure
Yarım saat içinde üç adamımı kaybettim!
J'ai perdu trois hommes en une demi-heure!
Yarın sabah Nice'e gidiyorum... Yarım saat içinde gitmezseniz kıçınıza tekmeyi basarım.
A six heures, je pars... si vous ne partez pas... je vous fous dehors à coups de pied.
Çocuklar, yarım saat içinde herkes dışarı.
Dans une demi-heure, de l'air!
Yarım saat içinde Jerry ikimize omlet yapıyor olabilir.
Bientôt Jerri nous fera à manger.
Taarruz ayın altısında gerçekleşecekse yarım saat içinde emir verilmeleri gerek.
L'ordre doit être donné dans la demi-heure... pour une attaque le 6.
Odaya çıkarım, bir şişe maden suyu isterim kız şişeyi getirir... yarım saat içinde buradan ayrılırız. Tamam?
Je monte dans la chambre, je commande de l'eau, elle l'apporte et dans une demi-heure, on se tire.
- Çünkü... Yarım saat içinde üç kat inip, meydanı geçip, otobüs bekleyip Larry'nin oraya yetişmem gerekiyor.
- Eh bien, parce que je dois descendre trois étages, traverser le square, prendre le bus et aller chez Larry.
Manganız yarım saat içinde yola çıkmaya hazır olsun.
Prépare ton escadron pour partir dans une demi-heure.
O yarım saat içinde öldü.
Il est mort en une demi-heure.
Yarım saat içinde dönmeni bekleyeceğim.
Soyez de retour dans une demi-heure au plus tard.
Yarım saat içinde burada olmalı.
Il devrait être ici dans disons... une demi-heure. Qui?
Yarım saat içinde işim hakkında bir ömür boyu Ellie'ye anlattığımdan daha çok şey anlatmıştım ona.
En une demi-heure, il en sut plus sur moi que ma femme.
Buradan ayrılan herhangi biri on saat içinde ülkede herhangi bir şehirde olabilir. Buradan bugün ayrılsam, yarın Afrika'ya varırım.
On peut traverser le pays en dix heures.
- Yarım saat içinde beni görsünler. - Evet efendim
- Colonel Dax.
Yarım saat içinde hava kararacak.
la nuit va bientot tomber!
yarım saat 69
yarım saat sonra 44
yarım saat önce 29
yarım saat mi 17
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
yarım 17
yarım milyon 19
yarım saat sonra 44
yarım saat önce 29
yarım saat mi 17
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
yarım 17
yarım milyon 19