Yarışını tradutor Francês
19,224 parallel translation
- Ay'a gitme yarışını kaydetmek için oradayız.
On est là pour témoigner de la course à la Lune.
Ancak ; hayatımın en büyük yarışının eli kulağında olduğunu biliyordum.
Mais je ne savais pas que la course la plus importante de ma vie était proche.
Yarın müsaitsen gel de onu sınav yapışımı izle.
- Si vous êtes libre demain, venez voir ce dont Redtail est capable.
- Bahis oynar mısın? - Babam at yarışı oynardı.
Un joueur suffit, dans la famille.
Birileri kesenin ağzını açmış. Yarınki rekor kaydında deneme çalışması var.
- Il va tenter de battre un record de vitesse, demain.
Matthew cadıların gece yarısı uyandığına inanıyor.
Pour la directrice, l'heure des ombres, c'est à minuit.
O gördüklerin daha yarısı.
Ça n'est que la moitié.
Burda zamanla yarışıyoruz kızım, Eğer konuşacak birşeyin yoksa.. .. o zaman seni bulduğumuz yere bırakacağız.
Écoute, gamine, on joue contre la montre, alors si tu n'as rien à dire, on te remet là où on t'as trouvée.
Fakat 62 yaşında, Kendime çekilen buldum sanki kalabalıkta gibi yarı hatırlanmış yüzlerin gizemliğe daha yakın olurdum şeylerin kalbinde, bir sihir hilesi geçmiş zaman geçti
Mais à 62 ans, cela m'attire. Comme si parmi ces visages à moitié oubliés je pouvais me rapprocher du mystère de la vie. Un tour de magie qui a transformé le passé en temps présent.
Ülke genelinin yarısı olacağını düşünüyorduk.
On la croyait à l'autre bout du pays.
Sayın Webb. İnsanlar ; "Rusya uzay yarışında bizden önde." dediklerinde ne demek istiyorlar?
M. Webb, dites-moi, que veulent dire les gens quand ils disent que les Russes nous précèdent dans la course spatiale?
Walter Cronkite bizim için bu işin yarısını yapacak.
Walter Cronkite fera la moitié du travail pour nous.
Florida, St. Augustine'de, Bugün, zenci göstericiler, polis hatlarını yarınca 500 kızgın beyazın saldırısına uğradılar.
À St Augustine, en Floride, des manifestants noirs ont été agressés par environ 500 Blancs en colère en perçant le cordon de sécurité de la police.
Bir dallama gibi arabayla dolaşıp vaktinin yarısını dünyanın sikik Chet'leriyle görüşerek diğer yarısını da mankafayı İngilizce'ye çevirmekle harcarsın.
Tu tournes en rond comme un con. Tu passes la moitié de ton temps à interroger les Chet du monde entier. L'autre moitié, tu te tapes toutes les traductions enfoiré-français.
Yarısını al bakalım.
Le voilà.
Ve Andy Walton ; yarışın ilk anlarında ikinci kulvardaki rakibi Clayton Stone'nun önüne geçiyor.
Et Andy Walton prend l'avantage contre le nageur de la ligne deux, Clayton Stone.
Birimizin yanıldığı ortada ve gece yarısının doğru olduğundan kesinlikle eminim, o yüzden... Kutup yıldızı da doğruydu.
L'un de nous avait tort, et je suis sûr que minuit était juste, donc...
Bu kadın ölmüş, kafasının yarısı yok.
Cette femme est morte, il lui manque la moitié de la tête.
Daha gece yarısı.
Il n'est que minuit.
İnsan ırkının bir yarısı, diğeriyle savaş halinde.
La moitié de l'humanité qui combat l'autre.
Halkımın yarısı açlıktan ölürken siz karnınız tok sırça saraylarınızda yaşıyorsunuz.
Vous vivez le ventre plein, dans vos palais de verre, pendant que la moitié des miens meurt de faim.
Onların yarısı harap durumda.
La moitié de ces trucs se sont effondrés.
Bu zamanın yarısı yola çıkana kadar gider.
Et notre taxi sera parti avant cela.
Neden ayağını sertçe yere vurup öfkesini gösteriyor? Neden gecenin bir yarısı oturup iç geçiriyor?
Pourquoi frappe-t-elle ses pieds, montre sa colère, s'assoit au milieu de la nuit et soupire?
yarım saat saçmalayamaz mısın?
- Tu sais pas bavarder pendant une petite demi-heure? - Non.
Haydi beyler, yarın öğleden sonra saat 2'de Kosar'da buluşuruz.
O.K., les gars, on se rejoint demain apr? s-midi, ?
Olacak, çünkü yarım milyonu garanti ediyorum ayrıca Brennan'ın ödediğin yarısı, eğer hepsini öderse.
Le plan sera infaillible parce que je vous promets un demi-million plus la moiti? de ce que Brennan paiera, s'il rembourse.
Polis, itfaiye ve tıbbi acil durum hizmetleri yarın sabah 7'ye kadar devre dışı olacaktır.
La police, les pompiers et les services d'urgence médicale seront indisponibles jusqu'à demain matin à 7 heures.
Bu yarışı adil ve makul şekilde kazanmalıyım anasını satayım.
Je veux gagner de manière claire et nette.
Bakın gece yarısını geçti.
Ecoutez, il est minuit passé.
Kıyıdan bu kadar uzağa demir atması için dümenin yarısını kırmışlar.
Ils ont mis à sac la moitié du gréement pour jeter l'ancre si loin du rivage.
Yarın gece Hollow Queens'e, kafasının saplanmış olduğu bir sopayla gidersen kahraman olursun, dostum.
Entre au Harlequin avec sa tête sur une pique et on t'acclamera.
Gece yarısına kadar nöbet tuttu, sabah da silah alımını vardı.
Il était éclaireur hier soir et avait une transaction ce matin.
Paranın yarısını aldılar.
Ils ont sa moitié du fric.
Emniyetin yarısını da beraberimde götürürüm.
La moitié du service tombera avec moi.
Mahalledeki insanların yarısının bir akrabası hapiste.
La moitié des gens ont un père, un cousin, un oncle ou un frère en taule.
Dua et güçleri olan ben değilim çünkü ona yaptıklarının yarısını bana yapsan seni gebertirdim.
Vous avez de la chance que je n'aie pas de pouvoirs. Je vous tuerais si vous m'aviez fait la moitié de ce que vous lui avez fait.
İyi niyet göstergesi olarak bu görüşmenin sonunda rehinelerin yarısını bırakacak.
En signe de bonne volonté, M. Cage laissera sortir la moitié des otages.
Teşkilatın yarısı bunu biliyor.
La moitié du service le sait.
Ben topladım, yarısını da verdim.
Je l'ai gagné, je t'ai donné ta part.
İlk iki güneş patlaması yarın tam olarak manyetik kutupların yer değiştirdiği anda Kuzey Amerika'yı vuracak.
La première des deux énormes éruptions solaires frappera le Nord de l'Amérique demain au moment exact où la puissante force magnétique de nos pôles s'inversera.
Okul tarihi öne aldı, Çünkü yarın okulda okul aile birliği günü varmış
{ \ 1cH00ffff } Mais [ Ils ( mm aminé à [ E parents-profs.
Eğer silahlı korumalar varsa geri çekilir ve yarını bekleriz.
S'il y a une escorte armée, on attendra au lendemain.
Normalde, şu anda, tarlada iki sırayı bitirmiş olurdum çuvalın yarısı dolu olurdu.
En ce moment, j'aurais fait deux rangées, un demi-sac.
Fransa'nın bir numarası üçüncü sınıf yarışmacının karşısında ikinci rauntta yenildi. Yakında piyasaya yeni bir ilacın çıkması muhtemel.
Battu en moins de deux rounds par un combattant de 3e catégorie, c'est qu'un nouveau produit va apparaître sur le marché.
Yarınki maça hazır mısın?
Prêt pour le combat de demain?
Yarın bana bir şey olursa kızlara bakar mısın?
Si demain ça se passe mal pour moi, tu t'occuperas des filles?
- Cullen Bohannon'la zemin düzleme işçileri olmadan yarışırsın.
Ou vous courrez contre Bohannon sans niveleurs.
Bahse girerim kocası... başka bir adamla dünyanın yarısını dolaşmasından hoşlanmamıştır.
Je parie que le mari n'a pas aimé la voir Sur le papier avec un autre homme à mi-chemin autours du monde.
Bugün, polislerin küçük şeyler hakkında yalan söylediğine inandırdık yarın da büyük şeylerde yalan söylediklerine inandıracağız. Yaptıklarının doğru olduğunu düşünseler bile.
Aujourd'hui on va leur faire croire que ces flics mentent sur de petites choses, comme ça demain on leur montrera qu'ils mentent aussi sur de grosses choses même s'ils le font en pensant que c'est bien.
Suçsuz bölümümüzdeki insanların yarısı siyahlar içinde geziyor.
La moitié de ceux qui sont habillés en noir étaient dans notre foutue colonne non coupable.