Yatıyor tradutor Francês
4,194 parallel translation
Mima'nın ölümünün cevapları, geçmişte yatıyor.
La réponse sur la mort de Mima est liée à des mensonges du passé.
Filosu Karasu Koyu'nun derinlerinde yatıyor.
Sa flotte gît au fin fond de la Baie de la Nera.
Gerçek savaş, kuzeyde yatıyor kralım.
La vraie guerre est au nord, mon roi!
Peterson çorapları içinde dans pistinde ölü gibi yatıyor...
Alors Peterson est inconscient sur la piste de dance avec ses bas...
Serbest bir sporcu olarak rekabet edebilmekte yatıyor.
ça va être en concurrence comme un agent libre.
Acaba bu genlerinde mi yatıyor?
Est-ce dans les gènes?
Onunla yatıyor, onunla yiyor, tuvalete bile onunla gidiyor.
Elle dort, mange et va à la salle de bains avec cette boîte!
- Kız burada ölü yatıyor!
Elle est morte ici!
Kiminle yatıyor?
Avec qui couche-t-elle?
Bunların arkasında daha fazlası yatıyor, Müfettiş.
Ils y a de nombreux mensonges au-delà de ces limites, Inspecteur.
Boşuna yatıyor.
Il est là pour ça.
Kaderiniz ise bu kapının ardında yatıyor.
Et votre destinée se trouve derrière cette porte.
Burada Koca Ed Dixon yatıyor.
Ici se trouve Big Ed Dixon.
Yatıyor musun?
Tu l'as fait?
Bu görevin başarısı sürpriz ve hız unsurlarında yatıyor.
Le succès de cette mission repose sur l'effet de surprise et la vitesse.
Çocuklar okula gittikten sonra hala yatıyor olmanı ummuştum.
J'espérais que tu serais toujours au lit quand les enfants seraient partis à l'école.
Beni rahatsız eden durum saat değil de, daha çok, hep beraber yatakta yatıyor oluşumuz.
Bien, disons que c'est pas tant l'heure qui me préoccupe que le fait que nous soyons tous ensemble dans ce lit.
Kardeşlerinizin çoğu ölü yatıyor.
Beaucoup de tes frères ont déjà trépassé.
Bunu yapmış olsaydın, onun yanında yatıyor olurdun.
Si tu avais tenté quoi que ce soit, tu serais aussi froid que lui.
Bay Selfridge hasta yatıyor ve sizin tek yaptığınız konuşmak.
M. Selfridge est malade, et tout ce qu'on peut faire est de continuer.
Şan ve şerefin diplerde yatıyor.
Votre gloire est dans le naufrage
- Yatıyor musunuz?
- Tu vas te coucher?
Dinle... gece atıştırmalığın konusunda temize çıkana kadar hiçbir yere gitmiyorsun, ki o şuanda komada mutlu bir şekilde yatıyor.
Ecoute.. Tu ne pars pas avant que tu n'aies nettoyé ton petit encas du soir... qui, à propos, est toujours joyeusement dans le coma.
O yaralanmış, 70 yard ötede yatıyor.
Il est blessé. Il gît déjà à 70 pieds, voire au-delà.
Yüzüstü yatıyor.
Il est sur le ventre.
Önüne gelen her kadınla yatıyor. Neden Elizabeth bir istisna olsun ki?
Il a couché avec toutes les femmes de sa court, pourquoi ne prendrait-il pas Elizabeth?
Burada çok fazla para yatıyor.
Il y a trop d'argent dans le sol.
Boston General'da mı yatıyor?
À l'hôpital général de Boston?
"Mirası bir ejderhaların başlarının üzerinde yatıyor."
" L'héritage du comte
Partnerinle yatıyor musun?
Est-ce que tu couches avec ta partenaire?
'Neden erkekler beni gerçek hayatta farketmiyor? ''ama Chloe hayallerimdeki erkeklerle bile yatıyor? '
Pourquoi les mecs ne me remarquent pas dans la vie réelle, mais que Chloé couche même avec les hommes de mes rêves les plus sauvages?
Yatağın hangi tarafında yatıyor?
Elle dort de quel côté du lit?
Zavallı, hasta Tessa evde yalnız, yatağında savunmasız yatıyor sonra sen bu harika ödevlerle içeri dalıyorsun.
La pauvre Tessa, malade, seule et vulnérable dans son lit et tu passes lui apporter tous ces supers devoirs.
Bu duvarların arkasında, dostum Superman'i yok etmenin anahtarı yatıyor.
Derrière cette paroi se trouve la clé de la destruction définitive de Superman.
Neden biriyle yatıyor olduğunu düşündünüz ki?
Qu'est ce qui vous fait penser qu'elle couchait avec quelqu'un?
Onunla yatıyor muydun?
Vous couchiez ensemble?
Katil ona ateş ettiğinde adam yerde yatıyor olabilir.
Je veux dire, il pourrait avoir été allongé par terre, quand on lui a tiré dessus.
Herkesin odasında iki kişi yatıyor, Betty.
Tout le monde se dédouble, Betty.
Kızlar, 11 yaşındakiler üç kuruş için yaşlı heriflerin altına yatıyor.
Des filles de onze ans... déchirée par des vieux pour trois pence de l'heure!
Babalar kızlarıyla, abiler kız kardeşleriyle yatıyor.
Pères et filles, frères et sœurs qui partagent le même lit.
Yerde ölü bir adam yığılmış yatıyor ve kan sızıyor.
Il y a un homme qui est mort. Une mare de sang.
İçeri girdim ve yerde yatıyordu gözlerini ovalıyor ve bağırıyordu.
Je suis rentrée, et quand j'étais à l'intérieur, elle était étendue sur le sol, tenant ses yeux et criant.
Neden normal insanlar gibi bizim arkadaşlarımızın biriyle yatmıyor ve Tekila işine girip yatırım yapmıyor?
Pourquoi ne peut-il pas simplement coucher avec l'une de nos amies et investir dans une affaire de Téquila comme une personne normale.
Ama ne yazık ki pastanın içinde yatıştırıcı var ve o nedenle küçük kızlar derin bir uykuya dalıyor.
Hélas... les gâteaux contenaient des sédatifs, et les fillettes tombaient dans un profond sommeil.
Parti sana yatırım yapıyor.
Le Parti va investir en vous.
Sigortanız, bakımevinde dört aylık yatış süresini karşılıyor.
Votre assurance couvre 4 mois de soin palliatif.
Gece yatağına da yatırıyor mu?
Ca vient te border aussi avant de dormir?
Victoria'nın yatırımcıların yatırımcısı elemanla toplantısını iptal etmeyi unuttum ve beş dakika içinde başlıyor.
J'ai oublier d'annuler la réunion de Victoria avec les investisseurs. - et ça commence dans cinq minutes.
Bir sonraki maddede de açıkça belirtildiği gibi yatırımda bulunacağınız tutarın mal varlığınızın yüzde 20'sini aşamayacağı yazıyor.
Evidemment, le point suivant précise, que la quote-part investie, ne peut représenter plus de 20 % du propre patrimoine.
Yat rıhtımı yanındaki Moser fabrikasında çalışıyor.
Elle travaille à l'usine Moser près du chantier.
Bunlar yatırımcı firmaların pazar analizlerinde programlama dili olarak kullanılıyor.
Les 2 sont utilisés par des boîtes d'investissement dans leur langage de programmation des analyses marketing.