English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Y ] / Yavru

Yavru tradutor Francês

2,542 parallel translation
Yavru köpekler hakkında bayağı ciddiydi.
Elle avait l'air sérieuse pour le chiot.
- Özellikle bir yavru köpek istedi.
- Elle avait demandé un chiot.
Ben bir Yavru Kurt yetiştirmiştim.
Le garçon que j'ai élevé était un scout.
Yavru, bırakayım mı?
Hey bébé tu veux faire un tour?
Kontes'in patisinin altında birçok büyük Broadway deneyimi var. Bunların içinde Mor Tasma, Üç Yavru Köpek Operası ve Almanca bir müzikal opera olan İki Şehrin Sallanan Kuyruğu'nun orijinal Broadway uyarlaması var.
Comtesse a participé à de nombreux spectacles de Broadway, dont Le Collier pourpre, L'Opéra de quat chiens, et la production originale de Broadway de Les Nonosses de Figaro, une comédie musicale en allemand.
Masum yavru köpek gözleriyle bakıyor.
Il a des yeux de chien battu.
Seni bilemem ; ama ben, yavru penguenlerin yuvasının erimesine mani olmanın verdiği hazzı yeterli bir ücret olarak görüyorum.
En première? Écoutez, juste la satisfaction d'arrêter une calotte glaciaire de fondre ou de sauver un nid de bébés pingouins c'est tout ce que je demande.
Minicik yavru.
Qu'il est mignon.
O gün, rol yapmayı bırakıp gerçekten, hissetmeye başladım. Çünkü, iki cinsin de tadına bakmadan ikisini de yavru goriller gibi boşaltmadan hiçbir bok bilmiyorsun demektir.
C'est le jour ou j'ai arrêté de faire semblant et ou j'ai commencé à être, parce que tant que tu n'as pas essayé les 2 sexes, jusqu'à ce que tu sache faire venir les deux comme des bébés gorilles,
- Yavru kurttum.
- Un louveteau.
Now, cehennem azabı gibidir ve bu kadarı seni öldürür fakat baba ayı, anne ayı ve yavru ayıya tam yetecek kıvamda.
Maintenant, ça devient l'enfer. Et cette dose peut te tuer, mais avec Papa ours et Maman Ours et bébé ours, C'est à peu près juste.
Büyük gibi görünseler de, onlar daha yavru.
Ils paraissent grands mais ce ne sont que des enfants.
Daha büyük olanları da yavru.
Même les plus grands sont encore bébés.
Daphne'den önce hiç kimse yavru bir fili büyütmeyi başaramamıştı.
Avant Daphne, personne n'était jamais parvenu à élever un éléphanteau.
Yavru filler oyun oynamaya başladıklarında, bilin ki kazanacaklardır.
Quand des éléphanteaux chahutent, on sait qui aura le dernier mot.
Ormanda yavru filler tek başına bırakılmamalıdır.
Dans leur milieu naturel, les éléphanteaux ne restent jamais seuls.
Yavru bir fil erkeklerin arasında kalmış.
Un éléphanteau au milieu d'un groupe de mâles.
Yavru köpeklerinin ağzını bağlamalısın.
Vous devriez museler vos chiots, agent Gibbs.
Felton amca yeteri kadar büyük olduğumu söyledi. Bana bir yavru versen iyi olur.
Oncle Felton dit que je suis âgée, alors tu ferais mieux de me faire un petit.
Şahsen ben hayvanlara acıdığım için sadece yavru hayvan yemeyi tercih ediyorum.
Perso, j'aime les animaux. C'est pourquoi je ne consomme que les bébés.
Yavru istiridye, tavuk kanadı, yavru fok, büyük kayıp değil.
Mini palourdes, ailes de poulet, bébés phoques, ça passe.
Bu izler daha küçük. Bunlar henüz yavru.
Ces empreintes sont plus petites.
Yavru doktorların hepsi aynı.
Les bébés docteurs...
Hayır, sersem bir yavru köpek gibi "sevimli" demektir.
Non, ça signifie mignon, comme un chiot stupide.
Bir tür Teropot, daha yavru.
Une sorte de Théropode, un jeune.
Yavru terepot, yüzeninden, hâlâ canlı.
Petit Théropode, nageur, encore vivant.
Bu etobur, bütün yaz boyunca yavru Edmontozorlarla beslendi.
Ce carnivore s'est régalé tout l'été de bébés Edmontosaurus.
Yavru sadece birkaç saat korumasız ve çaresizdir.
Le nouveau-né est sans défense.
Yavru tamamen annesine bağımlıdır...
Il dépend entièrement de sa maman.
Yavru daha önce hiç tilki görmedi ama hayatı için ondan kaçması gerektiğini biliyor.
Jamais n'a-t-elle vu un renard, mais elle sait qu'elle doit fuir.
Sadece sağduyuya sahip bir yavru dağ keçişi böyle bir yerde durabilirdi.
Elle a la sagesse de se mettre Là où seuls les bouquetins se mettent.
Bugün küçük yavru tüm doğru seçimleri yaptı... Ve tilki evine aç olarak dönüyor.
La chevrette a échappé au renard et le renard bat en retraite.
Oyuncak ayı ve yavru köpek tutsaydı bu kadar sevimli olamazdı.
- Mince. Avec un ours en peluche, il ne serait pas plus mignon.
Gördüğünüz gibi... Yavru dördün yavru yediyle aynı özellikleri taşımadığını görüceksiniz.
Vous verrez que le rejeton quatre est différent du rejeton sept.
Bay Markoff, söyler misiniz yavru 4 hangi anne babadan kromozom 13 aldı?
M. Markoff, de quel parent le rejeton quatre a reçu son chromosome 13?
Yavru bir horoz!
Un coq!
Bir batında 20 yavru.
Une truie et sa portée de 20 petits?
Yavru köpek almak için.
Pour un nouveau chat.
- Babam yavru köpek alabileceğimi söyledi.
- Je vais avoir un nouveau chat.
Minnettarlığımın göstergesi olarak bir yahut iki tane yavru köpek versem?
Tu es sûr que je ne peux pas vous remercier avec un chiot ou deux?
Şu yavru domuz onu sen mi öldürdün?
Où? Ce petit cochon. Tu l'as tué?
Küçüklerden, yavru olanlardan...
Des petits. Des porcelets.
Yavru filin ayaklarını kalın zincirlerle bağlarlar,.. ... hayvan ne kadar güçlü çekerse çeksin,..
Ils attachent de lourdes chaînes autour des jambes du bébé, et peu importe comment il tire...
Orada bir yavru vardı ve sonra lezbiyen olduğunu söyledi durum böyle olunca sevişme boyunca parmak, vibratör, yapay penis kullandık!
Il y avait une fille qui a fini par m'avouer qu'elle était lesbienne et là c'est parti en vrille! des doigts, des godes, des vibromasseurs!
Yavru köpekleri olsaydı bir sürtüğü bile geride bırakırdı.
Si elle était encore plus chienne, elle aurait des chiots.
Evet, ama nefis bir yavru.
Ça le rend pas moins alléchant. Mettez-moi au parfum.
Biberiyeli yavru domuz.
Cochon de lait au romarin.
Kardinal için kızartılmış yavru domuz.
Cochon de lait, pour le cardinal, rôti.
- Bir dakika, yavru köpeğim nerede?
- Où est mon chiot?
- Yavru kurt.
Louveteau.
- Teşekkür ederim. ... yavru köpeği olan bir adam görürsün.
C'est comme au parc, quand on voit un type avec un chiot.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]