Yazma tradutor Francês
1,193 parallel translation
Yazma şekli, ama bilinmeyen bir dilde.
C'est une forme d'écriture, mais cette langue m'est inconnue.
"Zaner Yazma Metodu."
"Méthode d'écriture Zaner".
Okuma yazma bilmek gerekiyor.
- Il faut savoir lire et écrire.
Zencilerimize okuma yazma öğretmeleri için New England'lılar tuttu.
Une idée de Lincoln. Des gens de Nouvelle-Angleterre pour enseigner aux gens de couleur.
- Yazma.
- À écrire,
İzninle, yazı yazma mevzularını konuşacağız.
Excusez-nous nous devons parler littérature.
Doktor, bana bir iyilik yapabilir misin? Lütfen bunları raporuna yazma.
Ne mentionnez pas cet incident dans votre rapport.
Tanrı bir numaralı hayranı olduğum için, Paul Sheldon " muşum gibi hikayeler yazma görevini bana verdi.
Comme je suis sa plus grande fan, Dieu m'a dit d'écrire à la place de Paul Sheldon.
- İnsana yazma isteği veriyor.
Le chef m'y forcera.
Son laf takasını yazma istersen Lubin.
Je pense que vous ne devriez pas noter ce dernier échange.
İnsanların ona yazma nedeni de bu.
Beaucoup de gens rêvent de ça :
O "okuma yazma", tatlım.
C'est "culture", lapin rose.
Okuma yazma gerekmez mi?
Pas de culture?
Sende gerçek bir yazma yeteneği var.
Vous écrivez avec talent
"Sende gerçek bir yazma yeteneği var."
"Vous écrivez avec talent"
Yazma! Yazma!
Ne le remplissez pas.
Annem alışverişe giderken, beni babamın sınıfına bırakırdı. Babam, altı ve yedi yaş öğrencilerine okuma-yazma öğretiyordu.
- Quand ma mère sortait, j'allais dans la classe de mon père, qui apprenait à lire à des gamins de 6 ou 7 ans.
Michelangelo iş yaparken ona bütçeni kıs diyen olmuş mu, - - Shakespeare'e eserini yazma diyen?
Ont-ils pinaillé pour la chapelle Sixtine de Michel-Ange, ou pour le Macbeth de Shakespeare?
Bana okuma, yazma öğretti.
Elle m'a appris a lire et écrire.
Yazma oyununa artık bir son vermeni öneririm.
Renoncez à cet alibi littéraire.
İkinizinde farklı yazma teknikleri var.
Vos styles d'écriture sont si différents!
Yazma aletim var.
J'ai un outil pour écrire.
İnsanlar okuma yazma bilmiyor.
On devient analphabètes.
Yazma şansı bulduğunda sana yazacak.
Il vous écrira dès qu'il pourra.
Öyleyse, kendisini öldürüyorsa niçin sana yazma gereği duysun?
Bien... Pourquoi vous écrit-il, s'il voulait se suicider?
Şu kitap yazma işine ne oldu?
Et tes tentatives d'écritures?
20 yaşında bir aptaldan yazma konusunda derse ihtiyacım yok.
Pas de leçon de maturité et d'écriture d'une gourde de 20 ans!
Hiçbir şeyi asla yazma.
Ecris jamais rien.
Benim tüm bildiklerim seansları sırasında kaydettikleri kasetleri yazma işlemindendi.
Toutes les informations dont je disposais, je les transcrivais à partir de bandes enregistrées à leurs séances.
Ve bir İskoç olarak yazma sanatının idareli olmaktan geçtiğine inanırdı.
Selon lui, le secret de l'écriture était l'économie.
Öyleyse birazcık anladığımı hissediyorum, Bay Greene. Çünkü, kendimi haklı olarak şiir yazma teşebbüslerimde...
J'ai l'impression de pouvoir comprendre un peu, M. Greene... car j'ai, moi-même, eu l'audace de tenter d'écrire des vers- -
Sana yazma sürecinde anahtarın ne olduğunu söyleyeyim.
Laisse-moi t'expliquer un des éléments-clés du processus rédactionnel.
- Bart, halıya yazı yazma.
- Regarde là. - N'écris pas sur le tapis!
Bu yazma işini yapmalıyız. Kendi başıma yapmaya çalıştım.
Ce qu'on doit écrire, j'ai essayé de l'écrire moi-même.
- Okuma ve yazma.
- Lire et écrire.
Ertesi sabah ilk kez eve mektup yazma fırsatını buldum.
Au matin... j'eus l'occasion d'écrire chez moi.
Şimdi onun mektup yazma yeteneği sayesinde... hayatımın geri kalanını hapiste geçirebilirim.
Et maintenant grâce à ses talents épistolaires, je risque de finir mes jours sur la paille humide d'un cachot.
Sanırım gazete basmadan önce, insanlara okuma yazma öğretmemiz gerekecek.
Avant d'éditer un journal, il faut éduquer les gens.
Bazı çıkış yolları yazma cürretinde bulundum çünkü belli ki sen kendin bir şey uyduramayacaksın.
Je me suis permis de te préparer des excuses. Visiblement, tu es incapable d'en trouver toute seule.
Benim hesabımdan kendine çek yazma hakkı da var.
Ce type a accès à mon compte.
Okuma, yazma ve matematiksel işlemler 1-A dersinden geçemedim.
J'ai raté l'examen de rattrapage de sciences.
Homer Simpson, Okuma, yazma ve matematiksel işlemler 1-A dersini verememiş ve liseden asla mezun olmamış.
Il n'a pas réussi l'examen de rattrapage en sciences, et du coup, n'a jamais été diplômé.
Okuma, yazma ve matematiksel işlemler 1 - A dersine hoşgeldiniz.
Bienvenue au cours de rattrapage en sciences.
Benim dünyamda kadınların evden ayrılmasına, elbise giymesine ve okuma yazma öğrenmesine izin verilmez.
Les femmes ne peuvent ni sortir, ni porter de vêtements...
Charles'ın yaşamında içten gelen yoğun yazma dürtüsünün olduğu belirli bir evre vardı.
À une époque, Charles est devenu un genre de graphomane compulsif.
Yazmanın ilk kuralı, bildiklerini asla yazma.
Première règle : Ne jamais écrire des choses qu'on connaît.
YAZMA GÜÇLÜĞÜNE ÇARE BULUNDU
DYSLEXIE POUR TROUVÉ TRAITEMENT
Hayır, okuma-yazma bilirim.
Non, je sais lire et écrire.
Bunu sakın yazma.
Fais pas un papier là-dessus.
Okuma yazma bilmeyen biri misin?
Es-tu illettré
Orada, başka okuma-yazma bilen yok.
Les autres là-bas sont illettrés