Yazın tradutor Francês
20,114 parallel translation
Eleştri yazınızda övmeyi unutmayın. Ayrıca Nick'ten de bahsederseniz iyi olur.
N'oubliez pas d'écrire une appréciation et ça serait sympa si nous mentionnez Nick.
- Tommy, yazın bebek yazısı gibi.
- Tu écris comme un gosse de trois ans.
Josh, biz de tam yazını okuyorduk.
Josh, on lisait juste une ébauche de l'article.
Ben küçükken yazın böyle küçük kulübelerde kalırdık.. .. babam köpek-boyamaya başlamadan önce.
On passait nos vacances dans ce genre de bungalow quand j'étais petit, avant que mon père ne teigne des chiens.
İçinizden geldiği gibi yazın gençler.
Écrivez avec vos tripes.
Ben de olayı daha farklı hatırladığım için bu işin, şerifin onu aramasıyla sonuçlanabileceğini ve yazık olacağını çıtlatıyorum.
Alors j'insinue que ce serait une honte si mon histoire était différente de la sienne et qu'après il fini par recevoir un appel du shérif.
Bu cilde adını yazıp yeminine sırt çeviren herkes bir adama ait.
Chaque nom dans ce livre appartient à un homme qui a tourné le dos à ce serment.
Şuna ne dersin? Sadece şunu yaz :
Et pourquoi... et pourquoi tu n'écrirais pas juste,
Şu anda 5 kiloluk bir yığın var karşımda ve hepsi son bir saat içinde yazılanlar.
En une demi-heure, je croule sous les coupures de presse.
Anonim hakaret asla havalı bir şey değil kirli arabanın üstüne "yıka beni" yazılması dışında.
Les insultes anonymes, c'est jamais sympa. Sauf quand on écrit "lave-moi" sur une voiture sale.
Mail hesabının linkini web tarayıcına yaz.
Va dans ton compte EarthLink sur Internet.
Şimdiye kadar sadece, çocukların daha az "müzikal" yapmaya çalıştıkları Hıristiyan yaz kampında bir terapiye girmiştim.
Ma seule thérapie, c'était une colo catho pour garçons trop "musicaux".
Beyazlıkta inanıImaz bakıyorum ve el yazım korkunç ve insanlara pantolonları çıkarmalarını ve çıkmalarını söylemeyi seviyorum ve sonra bir saat orada otururlar.
Je suis trop beau en blanc. J'écris affreusement mal et j'adore dire aux gens de se déshabiller, partir et les faire poireauter une heure.
Warner Kardeşler'le senaryonun haklarının gelecek yaz için alıp almayacaklarını tartışıyorduk.
On attend que Warner dégote les droits du bouquin.
Ne yazık ki, bu şehirdeki en güzel kızın bir erkek arkadaşı var.
Hélas, la plus belle pour moi ici a déjà quelqu'un.
Gidip karın üstüne adını yaz.
Va écrire ton nom dans la neige.
Burada palyaçoluk eğitimi aldığın yazıyor.
C'est marqué que vous avez étudié le clown au
Öğrenim kredini bitirir bitirmez yüksek lisansa mı yazılacaksın?
Tu finis de rembourser ta dette d'études et tu fêtes en t'inscrivant au doctorat?
- Yanı başında oyuncu ajansından gelen ve "Parayı Kaldırın" yazılı pankart sallayan bir berduş dururken şirketlerin açgözlülüğünü protesto eden adamın inandırıcılığı büyük ölçüde azalır.
- On va vraiment se servir de figurants? - Le type qui hurle contre l'avidité des multinationales est beaucoup moins crédible à côté d'un faux clochard qui porte une pancarte "abolissons l'argent".
Az sonra konuşacaklarımızdan, ofiste ve email yazışmalarınızda ancak şifreli olarak bahsedebilirsiniz.
Ce dont nous allons parler ne peut être évoqué au bureau ou par courriel que de manière codée.
İnsanlara rüzgarın estiği yöne göre değişmeyecek tartışılmaz haklar vermek için yazıldı.
Elle a été écrite pour garantir des droits inaliénables qui doivent perdurer et non changer au gré du vent.
Önüme mantıklı ve geçerli bir argüman koyabilseler seve seve onların tarafına geçerdim, ama Anayasa'da, İncil'de yahut yıldız falında "öyle yazıyor" demek, geçerli bir argüman değil!
- S'ils avaient le moindre argument rationnel, je me rangerais volontiers de leur côté, mais que ce soit écrit dans la Constitution, dans la Bible ou dans mon horoscope, ce n'est pas un argument valable.
Formdaki el yazısına bakın Bayan Sloane.
Regardez l'écriture sur ce formulaire, madame Sloane.
O el yazısını tanıdınız mı?
Est-ce que vous reconnaissez cette écriture?
Tarayıcınıza söyleyeceğim adresi yazın.
- Veuillez taper l'adresse suivante dans vos navigateurs :
Vakti gelince, boğazını kimin keseceğine yazı turayla karar veririz ama şimdi olmaz.
Quand le moment viendra, On lancera une piece pour savoir qui aura le plaisir de lui couper la gorge, mais pas tout de suite.
Şimdi yazı yazdığınız elinizi çözeceğim.
Je vais libérer votre main qui peut écrire.
Ne yazık ki bazı orospu çocuklarının kalıcı olarak kör kalmasından ötürü yasaklandı.
Malheureusement, il a été abandonné après que ces enfoirés soient devenus aveugles pour de bon.
İşin bitince de gelip şu yazıcıma bakarsın belki.
Et quand tu en auras fini avec ça, peut être que tu pourrais jeter un œil à mon imprimante.
Yaz kamplarının eğlenceli olduğunu sanırdım.
Je pensais qu'un camp d'été c'était marrant.
Hayır, ne yazık ki henüz ekibin bir parçası değilsin.
Oh non, désolé. Tu n'y est pas encore.
İnternette çamaşırın dahil olduğu yazıyordu.
L'annonce disait que c'était inclu.
Bu gün giydiğimiz bu formada, "Red Sox." yazmıyor. "Boston." yazıyor.
Le chandail qu'on porte aujourd'hui n'arbore pas les Red Sox, mais Boston.
Sonradan Spock'ın kötü Kirk'e arkadan gizlice yaklaşıp başına silahın kabzasıyla vurduğu senaryo yazıldı.
Le scénario disait que Spock arrive par-derrière, qu'il se faufile derrière Kirk et lui donne un coup de crosse sur la tête.
87 yılı bayram sezonuna damgasını vurduğu yazıyordu.
Ça a été le succès de l'hiver, pendant les fêtes de 1987.
- Bardağın üstünde yazıyor.
C'est écrit sur la tasse.
Bütün bir yaz boyunca duyduğumuz, Thomas'ın birlikte çalıştığı bayanlara nasıl davrandığı konusundaki söylentiler vardı ya? - Evet.
Tu te souviens des rumeurs sur Thomas et ses employées?
O bizi aramadı, bir başkası onun köşe yazısını gönderdi tanığı varmı?
Son article nous a été envoyé. Et elle a un témoin corroborant.
Spitzer'ın da adı otobandaki levhalarda yazıyordu.
Spirzer a son nom sur tous les panneaux d'autoroute aussi.
Blogumda iş takımı modasının tekrar modaya girmesi hakkında bir yazı yayınladım ama tekrar düşünmeme sebep oluyorsun.
Tu sais, je viens juste d'écrire sur mon blog, que je rêve que toutes les tendances trébuchent et tomberent dans un volcan actif, mais tu me fais reconsidérer ça... un peu.
Yüne nasıl bakacağını ve çiftlikteki hayatım hakkında bir kaç bir şey yazıyor.
C'est juste quelques informations sur comment entretenir la laine et des réflexions sur ma vie à la ferme.
Çok yazık olmuş, çünkü elimde hiç iyi niyet kartı kalmadı.
C'est dommage, je n'ai plus de cartes de condoléances.
Yaz şarabı gibi güzel görünüyorsun.
Ta beauté n'a d'égal que le vin des soirées d'été.
Yazıcının toneri bitmişti, bu yüzden Luschek tamir edecek.
Y a plus d'encre dans l'imprimante, Luschek va arranger ça.
C ile yazıldığını sanmıyorum.
Je ne crois pas qu'il y ait un "C".
2004 yılında profesyonelliğe başladı ama bütün yazı diz ardı kirişi ve sırtını tedavi ettirmek için masör, doktor ve fizyoterapist arayarak geçirdik.
2004 était sa première année chez les pros, mais on a passé l'été à chercher des chiropracteurs, des médecins, et des kinés pour soigner son dos et ses ischios.
Yaz tatilinden daha tehlikeli bir şey yoktur.
Il n'y a rien de plus dangereux que les vacances estivales.
Şimdi bunun yarısı kadar akıllıca bir söz yazıp ona uygun bir beste yapın.
Utilise cette verve pour écrire un texte et une musique.
Evet, ama eskiden Ezra'ya olan duyguların hakkında yazıyorsan...
Oui, mais si tu écrivais à propos de ce que tu ressentais pour Ezra...
Deniz komandosu ve marketten aldığın kitaplardan yazıyor.
Il est soldat d'élite et écrivain à succès de romans à l'eau de rose.
Bence, yapmak istediğin şey için Matt ile çıkmanın artı ve eksilerini yaz.
Envisage un rencard avec Matt et fais une liste des "pour" et des "contre".