Yazıyor tradutor Francês
11,766 parallel translation
İçinde adın yazıyor da.
Il y a ton nom à l'intérieur.
Sporu sevin, Tanrı'yı birinci sırada tutun. - Tişörtlerinizde ne yazıyor?
Il y a marqué quoi sur vos T-shirts?
- Google'da yazıyor... "Yanlış pozitif sonuç, bazı mide tümörlerinin belirtisi olabilir."
Google dit qu'un faux positif peut cacher une tumeur à l'estomac.
Anlamıyorum, burada yazıyor... "Eğer iki çizgi çıkarsa, bunun anlamı yumurtlama döneminde olduğunuzdur."
Ça dit : "Deux lignes, vous ovulez."
En azından, ölüm belgesinde öyle yazıyor.
Du moins, c'est ce qu'indique son certificat de décès.
Bir çocuk kitabı yazıyor olmalısın.
Vous devriez écrire un livre pour enfant.
Charlotte'ın notunda insanların boşlukta fazla kalamadığı yazıyor.
Les notes de Charlotte disent que les humains ne font pas long feu dans le Néant.
- Harekete geçecekmiş gibi yazıyor.
Il parle comme quelqu'un - qui va passer à l'acte.
Üzerinde yazıyor.
C'est écrit dessus.
- Nerede yazıyor?
- Où est-ce indiqué?
Tristan hakkında bak ne yazıyor.
Il y a un truc avec Tristan.
Leo Butler'ın adı Evan Lee Hartley'nin incilinin her yerinde yazıyor.
- Leo Butler a son nom écrit partout dans la bible d'Hartley.
İşte orada'çay servisi'yazıyor.
Ici ça dit "service à thé."
Kadın bu konuyu çok kafaya takmış. Her kavanozun yanında giriş kaydı var. Fotoğraf, açıklama, satın aldığı tarih ve ödediği para yazıyor.
Elle était vraiment à fonds dedans - - chaque pot a sa propre entrée avec une photo, une description, la date à laquelle elle l'a acheté, combien elle a payé.
Gündoğumu Lokantası, 12 : 5 gibi bir şey yazıyor.
On dirait "Snack Sunrise, 12 : 5."
- İnternette onun hakkında ne yazıyor?
Que dit internet sur lui?
Birisi internetten bir yakınının göreve gönderildiğini yazıyor. Erkek kardeş, kız kardeş, baba ya da koca fark etmez.
Quelqu'un poste qu'un membre de sa famille est déployé... frère, soeur, père, mari.
Son gönderilen mesajda Malik'le Pistachio'nun bugün Malik'in dairesinde buluşacakları yazıyor.
Le message le plus récent dit que Malik et Pistache se retrouvent aujourd'hui chez Malik à Alexandria.
Daire 2A yazıyor.
Pour l'appartement 2A.
- Ne yazıyor?
Qu'est-ce que ça dit?
Ad olarak "Jessie Gordon" yazıyor.
Il est écrit qu'ils sont pour "Jessie Gordon".
Geminin evraklarında senin adın yazıyor.
Votre nom est partout sur les papiers de ce bateau.
Çöp kovaları, minivan, tulum, hepsinde de "Johnny-kardeşler Temizlik" yazıyor. Rasgele değil.
Les poubelles, le van, les combinaisons, y a écrit "Johnny le Concierge" partout dessus.
Burada göz çukurundan küçük, konik bir cisim çıkardığın yazıyor.
Vous avez retiré un petit objet conique de son orbite droite?
Üzerinde T yazıyor.
Je vois un "T" dessus.
Çok ilginç, ama söylesene benim yüzümde "Cimri" mi yazıyor?
Très tentant. Mais dis-moi une chose... J'ai l'air d'un radin?
Dosyayı bir açtım, 6 dava yazıyor.
J'ouvre le coffre arrière du camion : 6 boites.
Para nerede yazıyor?
Ils offraient combien?
Şöyle yazıyor :
Grossièrement traduit, cela disait :
Bu mesajda Yao-guai'yi yenmenin yolları yazıyor olmalı.
Ce message doit contenir la clé pour défaire le Yao-guai.
Franklin'in notlarında mesajın ne olduğu yazıyor mu?
Est-ce que les notes de Franklin disent ce qu'il y avait dans le message?
Ya da bir barda köşesine çekilmiş tekila bombalarını yuvarlıyor ve görelilik teorisini baştan yazıyordur.
Ou il se terre dans un bar quelque part, en vomissant de la tequila et en écrivant des théorèmes sur la relativité.
Geçici yazıyor ama daha yeni bir ev aldık.
C'est temporaire, on a acheté une maison.
Ne yazıyor?
Que dit-elle?
Senin vefatını yazıyor.
Il est en train de planifier ta mort.
Nişanlısı An Bai tarafından, babasıyla Washington'da yaşamaya gittiği için mihrapta terk edildikten sonra intihar ettiği yazıyor.
Il paraît qu'il se serait suicidé après que sa fiancée, An Bai, l'ait quitté sur l'autel. Elle a ensuite émigré à Washington pour vivre avec son père.
İki isim yazıyor.
J'ai deux noms.
Doğru tarihi yazıyor... oysa yanlış tarih olmalıydı, biliyorsun.
Elle a la date exacte... tu sais, qui n'est pas la bonne date.
Numaram arkada yazıyor.
Mon numéro est inscrit derrière.
Karınızın hastaneye giderken ambulans içinde öldüğünü ve onların yeniden hayata döndüremedikleri burada yazıyor.
Le dossier dit qu'elle est morte dans l'ambulance sur le chemin de l'hôpital, qu'ils n'ont pas pu la réanimer.
Burada Dr. Escanso'nun Connie Turk adlı Amerikalı bir kadınla evli olduğu yazıyor.
Il est marié à une Américaine du nom de Connie Turk.
Burada, yaklaşık bir hafta önce 18 kilo diyamorfinin Escanso'nun çalıştığı hastaneden çalındığı yazıyor.
Voilà une info intéressante. Il y a moins d'une semaine, 18 kg de diamorphine ont été volés à l'hôpital d'Escanso.
Bütün gazeteler yazıyor.
Ça fait la une.
Brick, neden şortunda Tobolski yazıyor?
Brick, pourquoi y a écrit "Tobolski" sur ton short?
- Ne yazıyor tişörtte?
Plus fort!
Burası sadece First Lady ofisi değil aynı zamanda evim. Bu ofis ayrıca Beyaz Saray Halkla İlişkiler ve Yazışma Birimi olarakta kullanıIıyor.
C'est notre maison, pas seulement pour le bureau de la Première Dame, mais au bureau du secrétaire social de la Maison Blanche et au département de la correspondance.
SCA diye yazılıyor fakat Z gibi okunuyor.
Orthographié avec un SCA mais prononcé comme un Z.
Bu olaylar gerçekten karmaşık ve ne yazık ki iyi adamlar her zaman kazanamıyor.
Ces choses sont compliquées et, malheureusement, les bons gars ne reçoivent pas toujours de gagner.
Ne yazıyor?
Qu'est-ce que ça dit?
Fakat bunlar ne yazık ki Defiance halkına karşı yaptığın terör eylemlerini ve ihanetini açıklamıyor.
En revanche, ça n'explique pas que tu ai commis des actes de terrorisme et de trahison contre les habitants de Défiance.
3. sınıf bitimindeki yaz tatilini hatırlıyor musun? - Steph'lerin çatısına çıkıp göl üzerindeki şimşek fırtınasını izlemiştik.
Tu te souviens de l'été en première année, quand on a été sur le toit de Steph pour observer la foudre sur le lac?