Yoksa bu tradutor Francês
7,669 parallel translation
Yoksa bu çocuk mu aldı otumu?
Le gosse a pris ma beuh?
Hiç, hem de hiç kipirmadan dur Dunnybum yoksa bu gece evine gelir annen olacak kaltagi öldürürüm.
Bouge pas, d'un pouce Dunnydébile. Ou je passe chez toi ce soir et je tue ta mère, la trainée.
Kımıldamayın Bay Burke. Yoksa bu iğneyi kemiğinize saplarım.
Restez tranquille M. Burke, ou je vais serrer ce vilain garçon jusqu'à l'os.
Hedef fiyat 3 $, yapabilirsen, işi sen alırsın, yoksa bu iş olmaz. " diyor.
Le prix visé est de trois dollars. Si tu peux le faire, on va faire affaire, sinon on ne va pas faire affaire. "
Senin için de sakıncası yoksa bu aşamada senin de katkı sunmanı çok isterim.
J'aimerais avoir ton avis avant, si c'est possible.
Yoksa bu yüzden mi yaptın?
Ou c'est pour ça que tu l'as fait?
Bunu başarabilir misin yoksa bu bir Nestrian'a ağır mı gelir?
Est-ce que tu peux gérer? Ou bien, est-ce trop demander à un Nestrien?
Hadi. Mm... - Yoksa bu ilk mi?
Allez C'est ta première fois?
Hiçbir zaman numara yapmadım. - Yoksa bu...
Je n'ai rien prétendu.
Bütün gün burada böylece duracak mıyız yoksa bu davetin bir amacı var mı?
Devons-nous rester là toute la journée ou y a-t-il un but à cette convocation?
Yoksa bu teröristle evlenmeniz konusunda sizi yöneten babanız gibi suçlu kocanınız hayatını kurtarmak için oğlununuz hayatını yöneteceksin.
Sinon, tout comme votre père a gâché votre vie en vous mariant à ce terroriste vous gâcherez la vie de votre fils en protégeant votre criminel de mari.
Kimsenin haberi yoksa bu bir bağış değildir.
Une BA, ça se partage.
Peki kime inanıyorsunuz bir demirciye mi yoksa bu hıyara mı?
Qui croyez-vous, un forgeron ou une merde pareille?
Yoksa bu da, sözde sana işlenmiş mucizelerden biri mi?
Ou est-ce l'une des merveilles que tu es censé avoir apportées?
Bu çalmak mı olur yoksa paylaşmak mı, bu semantik bir sorudur belki.
Peut-être c'est une question de sémantique, je suppose que ce soit en vol ou en partage.
Dedi ki, kipirdama Dunnybum yoksa bu gece evine gelip annen olacak kaltagi öldürürüm.
"B... B... Bouge pas... pas... pas d'un pouce Dunnydébile"
Bu fidye için mi yoksa para için mi?
C'est une rançon? Ou de l'argent?
Bu yüzden sakıncası yoksa yanınızda olmak istiyorum.
Alors, ne vous en déplaise, je resterai à vos côtés.
Ama siz çalışanlar bu greve derhal bir son vermelisiniz yoksa fabrikayı kapatacağım ve hepiniz işsiz kalacaksınız.
Mais vous, les ouvriers, devez arrêter l'occupation immédiatement. Qu'est-ce qu'il raconte? Sinon je vais fermer l'usine et vous vous retrouvez sans emplois.
Ziyarete geldiklerinde, bilmiyorum bu onu mutlu mu eder yoksa daha kötü mü yapar?
Je ne sais pas si leur visite lui fera du bien ou non.
Bu greve hemen bir son vermelisiniz yoksa yoksa yoksa ben yoksa... Kes!
Vous devez cesser l'occupation sur le champs autrement autrement autrement autrement je je...
Bu komediye hemen bir son vermelisiniz yoksa ben...
Vous devez cesser l'occupation sur-le-champ. Sinon, je peux... Je peux...
- Ömrü billâh şansın yok! - Ama bu kadehimi geçirdiğimiz yıllarda yaptığımız ne var ne yoksa, onlara kaldırıyorum.
... je porte quand même un toast... à toutes nos années passées ensemble.
Büyük planın bu mu yoksa?
C'est ça, ton foutu plan?
Bu ev senin mi? Yoksa kira mı?
Es-tu proprio ou locataire?
Ama işte bu yüzden durup düşünüyorum... Nehrin akışını mı izleyeceğim yoksa.. hayatımla ilgili karar mı alacağım.
C'est pour ça que je dois m'arrêter et décider si je suis le courant ou si je prends des décisions qui...
- Sessizliğinin bedeli bu mu yoksa?
Est-ce là le prix de ton silence?
- Bu tarafta mı yoksa çevrelesinler mi?
- Sur ce flanc?
Bu ziyaretim sırasında konuşacak mıyız yoksa böyle sessiz sedasız oturacak mıyız?
Est-ce qu'on va parler pendant ma visite ou on va juste rester assises comme ça à ne rien dire?
"Jack Nicklaus, ayakaltından kaçıl, yoksa bu golf sopalarımla seni yerim."
J'ai de meilleurs clubs. "
O yüzden şimdi ikinize de paranın nerede olduğunu ve bu fikrin kimin başının altından çıktığını söylemeniz için 10 saniye veriyorum. Yoksa Derrick ikinizi de öldürecek.
Je vais vous donner 10 secondes pour me dire où est l'argent et qui a eu l'idée de le prendre en premier lieu, ou Derrick ici vous tue tous les deux...
Onu bu otobüsten çıkar yoksa onu öldüreceğim.
Faites-lui quitter ce putain de bus. ou je vais le tuer!
Bu yasak şimdi mi başlıyor yoksa biz gemiye binince mi?
Est-ce que cette interdiction est valable tout de suite, ou quand nous serons sur le bateau?
Bu gerçek mi yoksa masal mı?
C'est vrai, ou ce n'est qu'une histoire?
Bu yüzden başıma bir şey gelmesin diye dua etmelisiniz yoksa kocanızın dilekçesi Londra'ya asla ulaşamaz.
Donc vous feriez bien d'espérer que rien ne m'arrive, ou la demande de votre mari n'arrivera jamais à Londres.
Dinleyin, bu arabadaki bütün lavuklar kafaya Strawberry Hill dikecek şimdi, yoksa arabadan atılacaklar.
Ecoutez, tous les fils de pute dans ce van boient du Strawberry Hill, maintenant, ou sinon vous virez.
- Elbette geldik. O zaman bu durumda bana başka bir sorunuz yoksa her şey tamam.
- Eh bien, dans ce cas... à moins que vous ayez des questions pour moi... bienvenue.
Bu bir iş görüşmesi mi yoksa aşağılama oturumu mu?
C'est une réunion d'affaires ou... une session d'insultes.
"Bu bir iş görüşmesi mi yoksa aşağılama oturumu mu?"
"C'est une réunion d'affaires, ou une session d'insultes?"
Bay Deshmukh, bu ülke yasalarla mı yoksa sizin isteklerinize göre mi yönetiliyor bilmek istiyorum. - Ne oldu?
M. Deshmukh, je veux savoir si c'est la loi ou votre volonté qui dirige ce pays?
- Bu akşama özel bir şey mi bu yoksa...
- C'est à cause de ce soir, ou on...?
Bu röportaj işini acilen hallet, yoksa halledecek başka birini buluruz.
Obtenez cette interview très vite, ou on trouvera quelqu'un qui le pourra.
Bu ifade düşündüğüm ifade mi yoksa?
C'est la tête à laquelle je pense?
Açıkçası sizin yoksa bile benim bu hafta sonuna ihtiyacım var.
Franchement, j'ai besoin de ce weekend même si ce n'est pas votre cas.
Bu sezon yün mü kullanayım yoksa ipek mi?
Devrais-je acheter de la laine ou de la soie cette saison?
Kral'ına karşı bu hainden mi taraf oluyorsun yoksa?
Prenez-vous la défense d'un traître contre votre roi?
Bu iksire ihtiyacı var onun, yoksa hiçbir ilişkisi düzgün gitmeyecek.
Elle a besoin d'un élixir, sinon la relation ne tiendra pas le coup.
Bir kez daha soracağım. Yoksa sükunetiniz bu teklife katıldığınızın bir işareti mi?
Je vais vous redemander, dois-je déduire par votre silence que vous êtes d'accord avec cette proposition?
Bu yüzden kimse iyi şerif mi yoksa kötü şerif mi olduğunu bilmez.
Voilà pourquoi personne ne sait s'il est un bon shérif ou un mauvais shérif.
Ancak gittiği için Anne'e mi kızgınsın yoksa ona bu fırsatı sağladığım için bana mı kızgınsın?
Mais l'es-tu parce qu'Anne est partie ou l'es-tu contre moi car je lui en ai donné la possibilité?
Hayır, bu onun düşüncesi mi yoksa seninki mi?
C'est son opinion ou la tienne?