Yurttaşlar tradutor Francês
326 parallel translation
Ekselansları, bu mükemmel adada size bazı şikayetleri olan muhtelif yurttaşlar bulunmakta.
Divers citoyens de l'île viennent se plaindre!
Gemiyi ele geçiren cesur yurttaşların partisi olmalı bu.
Des hommes ont réussi à s'emparer du navire.
Baylar, bunların niçin yapıldığını biliyorsunuz! Vatandaşlar! Yurttaşlar!
Si vous saviez tout ce qui a été fait pour me déshonorer.
Ama yurttaşlarımın İngiltere'ye yaptıklarını gördükten sonra, Norman olduğum için.
Mais c'est d'être normande, après avoir vu ce que nous faisions.
Pskov ve Novgorod'un iyi yurttaşları! Eğer Buz Savaşı'ndan bahsetseydiniz size saldıracak, aklınızı başınıza getirecektim.
Oh, je vous aurais battus, si nous avions perdu la bataille.
Sizlere bu gerçekleri ispatladıktan sonra siz 12 kişilik sadık, zeki mert yurttaşların Adam ve Matt'i cinayet sebebiyle suçlu bulacağınızı umuyorum.
Une fois que j'aurai apporté la preuve de tout ceci, je ne doute pas que douze hommes loyaux, intelligents et sains comme vous déclareront finalement les frères Clay coupables de meurtre.
Bu ulus Tomanya İmparatorluğu'na katılacak ve yurttaşları büyük liderimiz tarafından bize ihsan edilen kanunlara uyacaktır.
Cette nation est annexée à l'Empire de Tomainie et son peuple obéira aux lois de son grand chef,
Bütün namuslu yurttaşlar, yoksulları dar gelirlileri, açları korumak için elimden geleni yapacağımı biliyorlar.
Je ferai tout pour protéger les citoyens ordinaires, les déshérités, les mal payés, les mal nourris!
Alman yurttaşların kalbi acıyor çünkü aptallığınız yüzünden günahsız kadın ve erkekler ölüyor...
Le cœur des Allemands souffre de voir tuer des innocents à cause de la bêtise...
Kendi yurttaşlarını iyi bilirler.
Ils sont três au courant.
Yurttaşlar zevkten çılgına döndü!
Le peuple exprime sa joie.
Biliyorsunuz, Alman yurttaşları için sokağa çıkma yasağı var.
Je dois rentrer. Il y a un couvre-feu pour les civils allemands.
Yurttaşları onu göreve uygun bulursa, fakir bir adamın bile vali olacağını düşünen bir köylüydü o.
II pensait qu'un paysan pouvait devenir gouverneur... si on Ie jugeait apte à exercer cette fonction.
Milattan önce 5. yüzyılda bir zorbanın yönetiminde zulüm çeken Atina yurttaşları onu sürgüne gönderdiler.
5 siècles avant J.C. les citoyens d'Athènes ayant souffert d'un tyran... le bannirent.
Yıllar sonra paralı askerlerden kurulu ordusu ile zorba geri döndüğünde aynı yurttaşlar ona şehrin kapılarını açmakla kalmadılar hükümet üyelerini idam ederken onun yanında durdular.
Quand il revint avec une armée... ces mêmes citoyens lui ouvrirent les portes et lui permirent d'exécuter les membres du gouvernement légal.
Vergimizi ödeyen yurttaşlarız!
On paye des impôts.
" Sezar iç savaşta Pompeius'u yendikten sonra Roma'ya döndüğünde yurttaşları onu dördüncü kez konsül ve ömür boyu diktatör seçti.
" CÉSAR, DE RETOUR À ROME APRES AVOIR VAINCU POMPÉE DURANT LA GUERRE CIVILE FUT ÉLU CONSUL UNE 4e FOIS, PUIS DICTATEUR À VIE...
Yurttaşlarım!
Citoyens!
Romalılar, yurttaşlarım sabırlı olun sözüm bitinceye kadar!
Romains, citoyens, écoutez-moi jusqu'au bout!
- Yurttaşlarım... - Durun!
- Citoyens!
Sevgili yurttaşlarım, bırakın tek başıma gideyim.
Chers concitoyens, je pars seul.
Dostlar, Romalılar, yurttaşlar, kulak verin bana!
Romains, mes amis, mes concitoyens, écoutez-moi!
Ah, o ne düşüştü o, yurttaşlarım!
Quelle chute ce fut là, ô Romains!
Ama dinleyin yurttaşlar, beni dinleyin önce!
- Écoutez-moi! - Nous nous révolterons! Écoutez-moi!
Dayanın yine de yurttaşlar, başınızı dik tutun!
Malgré tout, compagnons, gardez la tête haute!
Benim için önemli olan Custoza'da yurttaşlarımın bugün yaşanan savaşı kaybedeceklerini bildiğim halde kazanmış olmalarıdır.
Que m'importe que mes compatriotes aient gagné cette bataille à Custoza, quand je sais qu'ils perdront la guerre. Et pas seulement la guerre.
Tüm yurttaşları sadakatle babam Grandük Charles'ın yönetimini benimsemeye çağırıyorum.
Je demande aux citoyens... de s'unir loyalement... sous la régence de mon père le grand-duc Charles...
Fransa ise huzursuzdu. Yurttaşlar, General Lamarque hasta.
Tu as fait un long chemin avant d'arriver jusque ici.
Değerli yurttaşlar, burada kanlarının son damlasına kadar düşmana karşı savaşmış kahraman askerlerimizi ağırlama şerefi bize ait.
Citoyens, nous avons l'insigne honneur de donner l'hospitalité à de glorieux soldats qui, au prix de leur sang, ont repoussé la fureur des barbares.
Sonra da, yurttaşlar küçük Prenses'e bağlılıklarını sunabilsinler diye tüm ülkede tatil ilan edildi.
On proclama un jour de fête à travers le royaume, afin que tous, riches ou pauvres, puissent venir rendre hommage à la petite princesse.
Senin deyişinle, kabul görmesi halinde. Bizim adımıza, Warlock yurttaşları adına hareket edecektir.
Il serait habilité à agir au nom du Conseil du Hameau.
Anladığım kadarıyla, tam yetkiye sahibim, size, yurttaşlar komitesine karşı sorumluyum.
Il est donc entendu que j'ai carte blanche. Je ne dois de comptes qu'à vous, Conseil du Hameau.
İkincisi, yurttaşlar komitesi de bu konuda benimle aynı fikirdedir, biri bela çıkarır, çıkarmaya da devam ederse, kendini kasabanın dışında bulur.
Secundo, en accord avec le Conseil du Hameau... quiconque provoquera du grabuge, sera interdit de séjour ici.
Tam şu anda yurttaşlar komitesi toplantı yapıyor.
Le Comité du Hameau se réunit.
Ateizm çöplüğünü yurttaşlarımızın kulaklarına kusması için Henry Drummond'u neden buraya getiriyor peki?
Pourquoi fait-il venir ici Drummond qui distillera son venin d'athée aux oreilles de nos concitoyens?
Yurttaşlarım ve görünmez dinleyici dostlar, antik zamanlarda kutsal Sina'nın kutsal tepelerinden bizi koruyup ve burada, bu mahkeme salonunda bu mahkeme salonunda...
Citoyens et amis auditeurs, sur les hauteurs sacrées du mont Sinai en des temps fort lointains, fut fondée la Loi... Et ici, dans ce tribunal...
"İnsanların ölmediği, adalet içinde yaşadığı bir Almanya." "Özgürlüğe ve insanlığa bağlı bir Almanya." "Yurttaşları için en iyisini isteyen bir Almanya."
"Une Allemagne plus juste, qui privilégie la vie, la détermination, la liberté, la fraternité, et ce que l'homme a de plus noble."
Silah başına yurttaşlar! Taburlar kurulsun!
Aux armes citoyens formez vos bataillons
Beyaz Yurttaşlar Konseyinin üyelerini çağırın.
Appelez le Conseil des Citoyens Blancs.
Kral Harald'ın yurttaşları!
Sujets du roi Harald!
Evet, ben de okuyorum. Batı medeniyetinin kurtarıcısı... olduğuna dair, yurttaşların düzenlediği çok büyük gösteriler oluyor.
Bien des gens le considèrent... comme le sauveur du monde occidental.
Değerli yurttaşlar bizler barış yürüyüşüne katılan yerel temsilcileriz.
Chers concitoyens... nous sommes les délégués régionaux de la marche pour la paix...
Bakın, hepimiz iyi yurttaşlarız, ama vakit geç oldu burada yapabileceğimiz başka bir şey yoksa...
Nous avons l'esprit civique mais il est tard et si nous n'avons plus rien à faire ici...
Sevgili yurttaşlar, Millet Meclisi üyeleri ülkemiz tehlikede.
Citoyens, membres de l'Assemblèe Nationale, notre pays est en danger.
Yurttaşlar bir tercihte bulunurlar.
Oui, comme tous les ans.
Topluluğun çıkarları benim çıkarlarımdır, ve yurttaşların güvenliğinin devamını sağlamak benim öncelikli görevimdir.
Le Village doit savoir que nos intérêts sont identiques. Assurer la sécurité de mes concitoyens sera mon premier objectif.
Belediye sarayına git. Yurttaşlar Meclisi herkese yardım ve öğüt sözü veriyor!
Allez à la mairie, votre Conseil des citoyens est là pour vous aider.
Durun yurttaşlarım!
Attendez, citoyens!
Yurttaşlar, lütfen buraya kayıt olun.
Présentez-vous ici, camarades.
Bunlar yurttaşlarımızın korunması için.
Ces règles protègent les citoyens.
"ve yurttaşların güvenliğinin devamını sağlamak benim öncelikli görevimdir."
Mon premier objectif sera d'assurer la sécurité de mes concitoyens.