Yık duvarı tradutor Francês
299 parallel translation
Yatağının yanında bir yanık lekesi ve duvarında... prova yaparken açılan kurşun deliği olan Linda Mills.
Chez elle le sol est brûlé près du lit et il y a un trou dans le mur. Vous avez répété là.
Artık duvarı aşmış olmalıyız.
On a du dépasser l'enceinte.
Bir sabah dışarı çıktı. Ağıl duvarı yıkılmıştı. Domuz ise gitmişti.
Il est venu me voir un matin, son plus beau cochon s'était échappé.
" General J. Lawford, KCBDSO ve Yüzbaşı Ronald Shaw MC, bugün, bombalanan bir bölgede yıkılan duvarın altında kalmaktan son anda kurtuldular.
Le général J. Lawford et le capitaine Roland Shore ont failli être écrasés par un mur, aujourd'hui, durant un bombardement.
Çünkü üzerinize bir duvar yıkılabilir.
Un mur pourrait s'effondrer.
Karşına koskoca bir taştan duvar çıkıyor.
Il y a une gorge de 25 kilomètres à passer.
O duvarın başına yıkılmasını mı istiyorsun?
Les murs risquent de s'effondrer.
Orada eski katedralin duvarına doğru yükselen bin yıllık eski bir gül olduğunu söylerlerdi.
Ils ont vu le rosier millénaire qui grimpe le long de la cathédrale.
Acımazsızlık ve sürekli yapılan denetlemeler kanun kaçağını koruyan duvarı yıkmak için yeterli değildi.
Une surveillance acharnée et régulière ne suffit pas à effriter sa protection.
- Hücremin duvarını yıkıyorlar.
- On abat le mur de ma cellule.
Duvarın tırmanacağın yerinde sürekli hareket eden bir ışık var.
Il y a un spot de contrôle sur le Mur à l'endroit où vous devez grimper.
Duvar yıkıldı.
Le roc a cédé.
Ve duvar yıkıldı!
Le mur est tombé!
Ne anlama mı geliyor? Eğer yıkılacak bir duvar varsa, biz bunu yıkarız anlamına geliyor, değil mi?
Ça veut dire qu'un mur, il faut l'abattre.
Duvarında bir kalp... şey, bir kız resmi var.
Il y a une peinture qui représente un cœur, ou plutôt une femme.
Yıkık bir duvar parçası ve..,... birkaç ezik üzüm için 2 milyon Liret!
2 millions pour un pan de mur effondré et quelques raisins écrasés?
Bir duvarı yıktık. Altın bir lahit bulduk.
Nous avons percé un mur et trouvé un sarcophage d'or.
Yıkılacak bir duvar.
Un mur que tu dois pousser!
Duvar bölmesi kapıyı sıkıştıracak kadar bükülmüş olmalı.
La cloison s'est tordue et a coincé la porte.
Birkaç duvar yıkılabilir.
On pourrait abattre quelques murs.
Jürgenlerin kırtasiye dükkanının içinde olduğu bina yıkıldı ve bir duvar dikildi.
La papeterie Jürgens a été démolie. On a dressé une clôture.
Sonra aniden bu adamlar duvarı yıkıp girdiler
Quand des goys sont soudain arrivés
Ama dostum, yüzleşmişsin zaten en büyük korkunla mahkum ediyorum seni, benzerlerinin karşısına çıkıp duvarı yıkmaya!
Mais, mon ami, vous avez révélé votre crainte la plus vive Je vous condamne à être exposé à vos semblables
Yık duvarı! Yık duvarı! Yık duvarı!
Abattez le mur!
Duvar kağıtları kaplanıp birkaç da duvar yıkılırsa burası yaşanacak hale gelebilir.
En recouvrant le papier peint et en abattant quelques murs... ça sera tout juste vivable.
Evet istediğiniz gibi o duvarı tamamen yıktırdık ve...
Oui, on a détruit le mur qui donnait...
Hep şu duvarın kızlığını bozmak istemişimdir.
Il y a longtemps que je veux dépuceler le mur d'en face.
Duvarı falan kırdıramaz mıyız?
Tu crois qu'on pourrait abattre un mur?
Doğru hani duvar filan yıkıldı ya.
C'est juste. Tu sais, depuis l'effondrement du Mur et tout...
Giriş noktaları, bu duvar boyunca birbiri arasında, 25 metre aralık olacak şekilde düzenlenmiştir.
On y pénètre par là et des accès ont été aménagés tous les 25 mètres.
- Şu duvarı yık. İşte. - Tamamdır.
Abattez le mur!
Bu duvar yıkılacak.
Débarrassez-moi de ce mur.
Berlin Duvarı bile yıkıldı.
Même le mur de Berlin.
Duvar yeni yıkılmıştı. Sen de kutlamalara katılmak istediğini söylemiştin.
Le Mur venait de tomber et tu voulais assister à la célébration.
Oldukça kabayımdır. Biri erkekler tuvaletinin duvarına açık seçik şiir yazmış.
Il y a un petit poème paillard sur le mur des toilettes.
Eğer bu duvar olmasaydı aynı yatakta yatıyor olacaktık.
S'il y avait pas ce mur, on dormirait dans le même lit.
21, 22 ve 23. düzlemdeki bütün hava kabinlerini kapattık fakat... herhangi bir kristalleşme olmadığından emin olmak için dış duvarı kontrol etmemiz lazım.
Nous avons verrouillé tous les sas des niveaux 21, 22 et 23. Il nous reste à vérifier qu'il n'y a pas cristallisation des cloisons par des décharges de plasma.
Duvar yıkıldığı için herkes izlemeye gitti. O zaman henüz yıkılmamıştı ama durumlar gevşemeye başlamıştı işte.
Le Mur n'était plus là... il était pas encore vraiment parti, mais c'était plus facile... et puis... il est devenu...
Alarmları atlatıyorlardı, bu mümkün değilse... matkapla delik açıp çekiçlerle duvarı yıkıyorlardı.
Ils débranchaient les alarmes. Ou ils foraient à la perceuse et finissaient les murs au marteau.
" Efendiyle k öleyi ayıran sarp duvar yıkıldı.
" Le mur tranchant entre le maître et l'esclave est tombé.
O yüzden doğru düzgün yapılmalı. Radyoaktif Serpinti Çocuk, 12 m yüksekliğindeki sülfürik asit duvarı yıkılıp ta her yeri yakıp yıkmadan Radyoaktif Adamın bağlarını çözeceksin.
Atomic Boy détachera Radioactive Man et le sauvera, lui évitant ainsi de mourir sous une vague d'acide sulfurique de 10 m, qui brûlera tout sur son passage.
Haklısınız, Kaptan. Duvarın burasında yaklaşık 2 derecelik fark var.
Il y a une différence de deux degrés.
Duvar yıkıldığından beri bu tip şeyler ortalıkta dolaşıp duruyor.
Depuis la chute du Mur, il y en a tant qu'on veut.
Berlin Duvarının yıkılışı,
La chute du Mur.
AT Alanını yık, yani kalbindeki duvarı.
Libère ton AT Field, la barrière de ton esprit.
ClA Berlin duvarının yıkılacağını da bilemedi. ... duvarın taşları kafalarına düşmeye başlayana dek.
La CIA n'a compris le mur de Berlin que quand il s'est effondré.
Üstüne duvar yıkılmış.
Un mur lui est tombé dessus.
Duvar yıkıldıktan sonra Avrupa'da görevlendirildim. Yöneticimiz, yabancı terörizm endişeleri yüzünden geri çağırana kadar.
Je suis allée en Europe après la chute du mur de Berlin, quand le directeur se préoccupait du terrorisme étranger.
Ortadaki duvarı kaldırdık.
Il devait y avoir un mur ici.
Yarım yüzyıllık ayrılıktan sonra keder ve utançla dolu trajik tarihimizi yarıp geçtin ülkemizi yeniden birleştirmek için duvarı yıktın.
Après un demi-siècle de division, tu as ouvert une voie au travers de notre tragique histoire, cassé le mur qui séparait notre pays.
High Guard'ın Yıkılmış Duvarına bir çelenk koyup hayatımı sürdüreceğimi mi sanıyordun?
Tu pensais que j'allais juste déposer une gerbe à l'autel des Gardes Tombés et continuer ma vie?