English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Y ] / Yıp

Yıp tradutor Francês

18,218 parallel translation
Adamı kayıp ve ortalıkta bir Deri Değiştiren olduğunu bilmiyorsa da yakında öğrenecek.
Son homme n'est pas là, et si il ne savait pas qu'il y avait un Change-peau dans la nature, ça ne va pas tarder
Birkaç yıl bir dizide oynayıp geliriyle orantılı yaşayan ve dizi iptal edildikten sonra sabit bir geliri ve bankada parası olmadan yine iş aramaya başlayan birçok aktör arkadaşımı görmüştüm.
Plusieurs de mes amis acteurs ont travaillé dans une série et ont vécu selon leurs revenus, puis une fois la série annulée, ils recherchaient du travail, sans revenus fixes et sans argent à la banque.
Yani Paramount, hakkı olmamasına rağmen on yıldır beni Spock olarak pazarlamakla kalmayıp bu on yılın beşinde bana kazançtan hiçbir pay yollamamıştı.
Paramount avait donc commercialisé mon image de Spock pendant 10 ans, sans avoir le droit de le faire, et ils ne m'avaient rien versé du tout sur les cinq dernières années.
Benim oğlum da neredeyse bir haftadır kayıp ve sizinle kızınız Jane hakkında konuşmak için geldik.
En fait, mon fils a disparu il y a presque huit jours, et on se demandait si on pourrait vous parler de votre fille, Jane?
Silah taşıyıp taşıdığını anlamak için süslü duyulara ihtiyacım yok.
Il fait chaud. Inutile d'être extralucide, il doit avoir un flingue.
Mühendis ekibi, ortağım ve ben konuklar parka adım atmadan üç yıl boyunca parkta yaşayıp ince eleyip sık dokuyarak ev sahiplerini uygun hale getirdik.
On a vécu trois ans dans le parc pour parfaire les hôtes avant d'y faire entrer un visiteur. Moi, une équipe d'ingénieurs, et mon associé.
- Kayıp eşya bölümü ne tarafta?
Il y a des objets trouvés?
Paraya kıyıp gerçeğini alamadın mı?
Maman, tu pouvais pas acheter les vrais?
Bir de lise yıllığımdaki fotoğrafımı göğüslerimle oynayıp koymuşsun.
Mais c'est une photo du lycée! Tu m'as photoshoppé les seins. Ils sont énormes!
Kuzey sıradağlarına yansıyıp kırmızıya bürünen günbatımı.
C'est le coucher de soleil qui tape sur la chaine des montagnes du nord et qui la rend rouge.
Gitmiş olabileceğin yerlerin seslerini dinleteceğim, tanıyıp tanımadığını söyle.
Je vais te faire écouter différents sons, et tu me dis si tu les reconnais.
Yarın yıldönümü kutlamasında herkesi bir araya toplayıp, onları ne kadar sevdiğimizi söyleriz.
Demain, c'est leur fête d'anniversaire. On rassemble tout le monde, on leur dit à quel point on les aime, et ensuite on les jette sur le trottoir.
Benim hatam. o olayda hiç kayıp yokmuş.
Il'ma faute. Il n'y avait pas de victimes.
Tek yapacakları daha fazla masumun canına kıyıp bu bloktaki koşulların daha da ağırlaşmasını sağlamak olur.
Tout ce qu'ils vont faire c'est prendre d'autres vies innocentes et faire en sorte que les conditions dans ce bloc soient encore pires.
Adamın birine ilk buluşmada acayip bir sakso çekmiştim herif 3 yıl beni arayıp durdu.
J'ai fait une super pipe à un mec une fois, et il ne m'a plus lâchée pendant trois ans.
Hareket edişin, adım atışın, her duvarı yıkıp geçme isteğin ki bunu kapıyı veya kapının anahtarını bile aramadan yapman.
Votre façon de bouger, votre rythme, toujours vouloir passer à travers les murs sans chercher la porte - ou seulement la clé pour ouvrir.
Hayal kırıklığınızı hissettim. Sadece bu gence ulaşıp neler bildiğini öğrenmenin bir yolu olduğuna inanmak istiyorum.
Je veux croire qu'il y a un moyen de joindre ce jeune homme et d'apprendre ce qu'il peut savoir.
Bana inanmıyorsanız burada kalıp şansınızı deneyebilirsiniz.
Il y a d'autres personnes qui veulent voir ce jeune homme mort.
Ajan Einstein, seni telaşlandırmak istemem ama altı hafta önce kendi kanımı alıp genomumu sıraladım ve bir anomali keşfettim.
Je ne veux pas vous alarmer, Agent Einstein, mais... il y a 6 semaines, j'ai pris mon sang, en ai séquencé le génome, et j'ai trouvé une anomalie.
Bakalım doğru anlamış mıyım ; Lou diye biri sizi çalılıklara bırakıp gitti mi?
Récapitulons, celui qui s'appelait Lou vous a conduit dans la lande?
1970'li yıllarda kırıp dökmek ve alem yapmak?
Sortir et faire la fête dans les années 70?
Gözlerimin içine bakıp, bunu bizim hallediceğimize inandığını söyle.
Je veux que tu me regardes et que tu me dises que tu y crois.
Yani hemen kıçlarımızı kaldırıp hastanelere gitmemiz lazım. Kurbanlarla konuşmalıyız..
Il faut qu'on interroge les victimes.
Bana sorarsanız, bu gemiyi onarıp vaktinde kaçabilirsek şanslıyız.
À mon avis, on aura de la chance si on peut réparer ce vaisseau et repartir à temps.
Şöyle yapıp külçe gibi yere yığıldı.
Il a fait ça et est tombé comme une pierre.
Kapıyı çalıp içeri girmeyi rica edenler oluyordu.
Certains frappaient à la porte et demandaient à entrer.
Ben sadece dinlenmek istedim orada, yatağa yatıp uyumak saç fırçasını kullanmak.
Je voulais seulement m'y reposer. Dormir dans un lit. Utiliser un sèche-cheveux.
Sıcak bardağı bulaşık makinesinden çıkarıp, içine soğuk su koydum. Sonra müşteri bardağı kaldırdığında, bardağın dibi düştü.
J'ai pris un verre encore chaud du lave-vaisselle, j'y ai mis de l'eau froide, ensuite le client prend le verre, et le fond tombe par terre.
Çıkıp onu aramalıyız.
On devrait le chercher.
Geçmişi bir düşünün. İlk defa dinlediğinizde ensenizdeki tüyleri diken diken eden şarkıyı hatırlayın. Dans etmeyi, sevişmeyi ya da dışarı çıkıp kavga etmeyi istemenizi sağlayan şarkıyı düşünün.
Rappelez-vous la première chanson qui vous a collé la chair de poule, qui vous a donné envie de danser, de baiser ou de frapper quelqu'un.
Clarence Thomas, Marshall'ın hayatı boyunca yıllarca çalışıp savunduğu değerlerine hakarettir.
Clarence Thomas est une insulte à la vie et à l'héritage de Thurgood Marshall, ainsi qu'à tout ce qu'il a défendu.
Biz önden dalıp da cezai takibatta kaybedersek SPK'daki Spyros sivil olarak yine haklayabilir herifi.
On y va en premier et on perd l'action pénale, Spyros à la SEC peut toujours gagner l'action civile.
Sonra OAB toplantıları, gönüllülük ve veli-öğretmen konferansları var.
Il y a les réunions de l'A.P., le bénévolat et les rencontres parents-enseignants.
Teslimatçıyı içeri alıp annemin adıyla imzaladım.
J'ai ouvert au livreur et imité la signature de maman.
Günün geri kalanında izin yapıp bunları düşüneceğim.
J'aimerais prendre le reste de la journée pour y réfléchir.
Isabella'yı kurtarıp...
Et sauverai Isabella de...
Taşıyıp, marşla yürüyerek onurlandıracağız. İnan bana...
Croyez-moi...
Dokunmadım. Sadece açıp içinde ne olduğuna baktım.
- J'ai touché à rien, juste ouvert pour voir ce qu'il y avait dedans.
Kılımızı kıpırdatamıyoruz çünkü ihtiyar bir çığ olasılığının paniğini yapıyor. Sen ve Hrafn.
Tu t'imagines que les gens vont bondir pour lancer l'alerte car tu paniques à l'idée qu'il y ait une avalanche.
Barakadaki yangını başlatıp onu içeri kilitleyen Eirikur.
Il l'a enfermé dans le cabanon et y a mis le feu.
Kameralardan kaçınıp metroya dönmenin bir yolunu bulmalıyız.
{ \ pos ( 192,220 ) } On devait échapper aux caméras, retourner dans le métro.
Şu anda lityum iyon yedeğiyle çalışıyor ama bu ışık yanıp sönmeye başlarsa başımız büyük dertte demektir.
Il y a une batterie de secours, mais si ce voyant clignote, c'est la catastrophe.
Washington'un dikişleri yırtılmak üzere. Senin çözümün de koparıp atmak mı?
Washington craque au niveau des coutures, et votre solution est de tout déchirer?
10 yıl önce adli tıp, sübyancının parmak izlerini buldu üzerinde.
Lex experts avaient pris les empreintes du pédophile dessus il y a 10 ans.
- Geri vermeden önce tüm aşılarını yaptırıp, bir güzel yıkarım.
Je m'assurerai de le faire vacciner et de le laver avant de le rendre.
Neden bu küçük hanımları alıp...
Allons-y avec ces petites coquines...
Ryan öne çıkıp bunun kendi fikri olduğunu söylerse, küçük bir uyarıyla yırtacağını biliyordu.
Ryan savait que s'il se avança, prendre le blâme, Il recevrait une réprimande de peu d'importance, mais après Omaha...
Belki de biri panik yapıp ateş etmeye başladı.
Peut-être, quelqu'un a commencé à tirer quand ils ne s'y attendaient pas.
Pasta getirdiniz diye çalışmalarımı yıkıp geçemezsiniz.
Ce n'est pas parce que vous m'avez apporté de la tarte que ça vous donne le droit de vous servir parmi mes créations.
Çok daha kötü bir şeyden kaçıp bu acıya katlanıyorum. İnanabiliyor musun?
J'ai subi cette blessure, eh bien, pour éviter quelque chose de pire, si vous pouvez y croire.
- Teli alıp yeni bir bobine sarabiliriz.
Nous pouvons enlever le fil et y enfiler une nouvelle bobine.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]