English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Z ] / Zaaf

Zaaf tradutor Francês

748 parallel translation
- Sana karşı da zaafım var.
- Je t'aime assez aussi.
Tabii bu Chambers'a karşı zaafın olduğunu da bilmiyorum değil.
Tu as toujours eu un faible pour ce garçon, Chambers.
Dr. Werdegast'ın zaafını hoş görmelisiniz.
Soyez indulgente devant la faiblesse du Dr Werdegast.
Tek zaafımdır.
C'est mon seul péché.
Benim tek zaafım.
C'est mon seul péché.
Elmas bileziklere müthiş zaafın var mı hala?
Vous aimez toujours les diamants?
Eşinizin esmerlere zaafı vardı. Uzun ve görkemli.
Votre oncle avait un faible pour les grandes brunes.
Kaybedilen davalara hep zaafım olmuştur, gerçekten kaybedilince.
Parce que j'ai un faible pour les causes perdues.
Sana karşı zaafı vardır.
Il a un faible pour toi.
- Bu benim zaafım.
- C'est mon point faible.
Yani halamın ona zaafı mı vardı?
Elle avait un faible pour lui?
Kişilik zaafımdan dolayı, onayını verdiğiniz yemeğe çıkıyorum.
J'ai la faiblesse de déjeuner au Savoy.
El çantalarının astarlarına garip bir ilgi duyuyorum, bir zaaf işte.
J'ai un intérêt bizarre pour les doublures de sac à main.
Yok canım. Asla öyle bir zaafım olmadı.
Jamais d'alcool.
Eğer zaafım olan bir şey varsa o da koca bir kavanoz içinde konyakla konserve edilmiş şeftalidir.
Si j'ai un péché mignon, c'est bien les pêches à l'eau-de-vie.
İyi bir hindiye olduğu kadar hiçbir şeye zaafım yoktur.
Il n'y a rien qui me fasse plus plaisir qu'un bon dindon.
Rica ederim, buyurun. Mesela, bana gelmenizin tek sebebi, insanların zaafına gösterdiğiniz edebi meraktan mı kaynaklandı diye ciddi bir soru sorsaydım?
Si, par exemple, je vous demandais de me dire sérieusement, si un intérêt littéraire au sujet de la fragilité humaine était votre seule raison pour m'approcher?
Çıkarımlar benim zaafımdır Doktor Watson'ın da bildiği üzere.
La déduction est mon péché mignon.
En büyük zaafım.
Ma faiblesse!
Harika. Demek ihtiyar delikanlının kadın edebiyatına karşı zaafı oluştu.
Il s'attendrit sur la littérature féminine?
Donanmada teğmen. Denizcilere olan zaafımı biliyorsun.
J'ai un faible pour les marins.
Senin anlayacağın, benim tatlılara karşı zaafım var.
C'est dur à expliquer, mais voilà... je craque pour les sucreries.
Kocanız ve siz... O'Hara'ya karşı zaaf gösterdiğiniz için kavga etmediniz mi?
Ne vous êtes-vous pas disputée avec votre mari... parce que vous étiez éprise de O'Hara?
Kadın zaaf demekmiş meğer.
Fragilité, ton nom est femme!
Çiçeklere karşı zaafım var.
Il se trouve que j'ai un faible pour les fleurs.
- Size zaafı olabilir bayan.
- Il a un faible pour vous.
Öğretmenlere karşı her zaman zaafım olmuştur.
J'ai toujours eu un faible pour les institutrices.
Kadınlara karşı zaafım var.
Je suis pas encore guéri des femmes.
Bunlar Blanche için önemli, küçük bir zaafı işte.
Pour elle, ça compte, c'est sa faiblesse.
Soygun parası için dua etmek benim zaafımdır.
J'ai toujours été l'esclave de Mammon.
Tanrısı zaaf göstermeye başlamıştı.
Ses divinités s'écroulèrent.
Bir de viski ve kadınlara zaafı olanlar vardır.
Et il y a ceux qui ont un faible pour le whisky et les femmes.
- Takezo bir erkek, birçok zaafı olan.
Takezo n'est qu'un homme avec des faiblesses d'homme. Oui.
Günaha aşırı zaafı olanlar, günahtan aşırı korkarlar.
Qui est anormalement attirée par le sexe, et en a donc peur.
Özellikle de bu zaaf, dünyanın her yanında erkeklerin yakalandığı bir hastalıksa. Bak.
Surtout quand ce point faible affecte une multitude de gars?
Onlara çok bağlandım. Biliyorum, bu bir zaaf.
.. chez un homme qui devrait être le plus pauvre du pays.
Ayrıca, kadınların o tip adamlara karşı zaafı var.
D'ailleurs, les femmes ont un faible pour les vauriens.
Ya da birini ölüme terkettiği için kendi zaafının trajik sonuçlarıyla baş edemeyeceğini düşündüğüne ve kaçtığına inanabilirsin.
Ou croire qu'il a encore une fois laissé quelqu'un se tuer n'a pu affronter la conséquence de sa faiblesse et s'est enfui
Yoksa sanata karşı zaafınız mı var?
L'amour de l'art?
Bu erkeklerin zaafı.
C'est le point faible des hommes!
Selam, zaafım benim.
Bonjour, ma toute belle.
Kardeşiniz 1 yıldır zaafımdan faydalanıyor. Sırtımdan geçiniyor.
Un an que votre frère spécule sur ma faiblesse.
Zaaf mı?
Vices?
Ne zamandan beri zaaf sayılıyor?
Depuis quand sont-elles un vice?
Benim sana karşı bir zaafım var.
J'ai comme qui dirait un défaut.
İnsanların zaafından faydalanıyorsun.
Tu profites de la situation!
Zaafımdan dolayı Marta beni Yahudi bir çocuğu kurtarmak gibi kirli bir işe alet etti.
J'étais humiliée. A cause de ma faiblesse Marta m'avait entrainée dans un sale boulot complice d'une tentative pour sauver un enfant juif
Öyle bir zaafım olduğunu söyleyemem.
Pas moi, en tout cas...
Merak en büyük zaafımdır.
La curiosité est mon faible.
Pekâlâ, Adelaide'a zaafım var!
D'accord!
- Onlara zaafı vardır.
- Il a un faible pour eux.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]