Zaafım tradutor Francês
297 parallel translation
- Sana karşı da zaafım var.
- Je t'aime assez aussi.
Benim tek zaafım.
C'est mon seul péché.
Kaybedilen davalara hep zaafım olmuştur, gerçekten kaybedilince.
Parce que j'ai un faible pour les causes perdues.
- Bu benim zaafım.
- C'est mon point faible.
Yok canım. Asla öyle bir zaafım olmadı.
Jamais d'alcool.
Eğer zaafım olan bir şey varsa o da koca bir kavanoz içinde konyakla konserve edilmiş şeftalidir.
Si j'ai un péché mignon, c'est bien les pêches à l'eau-de-vie.
İyi bir hindiye olduğu kadar hiçbir şeye zaafım yoktur.
Il n'y a rien qui me fasse plus plaisir qu'un bon dindon.
En büyük zaafım.
Ma faiblesse!
Donanmada teğmen. Denizcilere olan zaafımı biliyorsun.
J'ai un faible pour les marins.
Senin anlayacağın, benim tatlılara karşı zaafım var.
C'est dur à expliquer, mais voilà... je craque pour les sucreries.
Çiçeklere karşı zaafım var.
Il se trouve que j'ai un faible pour les fleurs.
Öğretmenlere karşı her zaman zaafım olmuştur.
J'ai toujours eu un faible pour les institutrices.
Kadınlara karşı zaafım var.
Je suis pas encore guéri des femmes.
Selam, zaafım benim.
Bonjour, ma toute belle.
Benim sana karşı bir zaafım var.
J'ai comme qui dirait un défaut.
Zaafımdan dolayı Marta beni Yahudi bir çocuğu kurtarmak gibi kirli bir işe alet etti.
J'étais humiliée. A cause de ma faiblesse Marta m'avait entrainée dans un sale boulot complice d'une tentative pour sauver un enfant juif
Benim de böyle bir zaafım var işte...
C'est décoratif. J'apprécie ce genre de mouches.
" Bir tek zaafım var.
" J'ai une seule excuse.
Çocuklarıma karşı olan zaafımdan dolayı onları şımarttım.
J'ai une faiblesse pour mes enfants. Je les ai trop gâtés.
- Afyona karşı zaafım var.
- J'avais une faiblesse pour l'opium.
Ona karşı bir zaafım var.
D'ailleurs j'ai un faible pour elle. - Vous?
Bu zaafımı nasıl yargılarsın?
Tu oses me juger?
Sonuç olarak, deniz kıyısındaki yerlere zaafım vardır.
J'ai une certaine prédilection pour les propriétés pieds dans l'eau.
- Değil mi? Güzel elbiselere karşı bir zaafım var.
J'ai un faible pour les beaux vêtements.
- Doğum günlerine karşı bir zaafım var.
Les anniversaires me tiennent à cœur.
Daima sanatçı, ressam, yazar ve kaşiflere karşı bir zaafım olmuştur.
J'apprécie beaucoup les peintres, les écrivains et les inventeurs.
Ona zaafım var diyebiliriz.
C'est comme qui dirait une passion.
Büyüklerine zaafım var..
- Gros.
Büyüklerine zaafım var.. Üzgünüm.
Désolé, je suis nerveux.
Zor durumda olanlara karşı meşhur bir zaafım vardır.
J'ai un faible pour les causes perdues.
Zor durumda olanlara karşı zaafım var.
J'adore les causes perdues.
Küçük erkeklere karşı zaafım var. Güç saplantısı olan küçük püritanlara.
J'ai un faible pour les hommes de petite taille, les petits puritains obsédés par le pouvoir.
Hayır. Ama saçları dökülen.. .. adamlara karşı bir zaafım var.
Non, j'ai juste un faible pour les types qui perdent leurs cheveux.
Kel adamlara zaafım var.
Ce sont les chauves qui m'attirent le plus.
Bıçaklara karşı zaafım var.
J'adore les couteaux.
Elmas bileziklere müthiş zaafın var mı hala?
Vous aimez toujours les diamants?
Yani halamın ona zaafı mı vardı?
Elle avait un faible pour lui?
Rica ederim, buyurun. Mesela, bana gelmenizin tek sebebi, insanların zaafına gösterdiğiniz edebi meraktan mı kaynaklandı diye ciddi bir soru sorsaydım?
Si, par exemple, je vous demandais de me dire sérieusement, si un intérêt littéraire au sujet de la fragilité humaine était votre seule raison pour m'approcher?
Öyle bir zaafım olduğunu söyleyemem.
Pas moi, en tout cas...
Pekâlâ, Adelaide'a zaafım var!
D'accord!
Onlara çok bağlandım. Biliyorum, bu bir zaaf.
.. chez un homme qui devrait être le plus pauvre du pays.
Yoksa sanata karşı zaafınız mı var?
L'amour de l'art?
Zaaf mı?
Vices?
Sana olan zaafımı kullanıyorsun çünkü kölen olduğumu sanıyorsun.
Mais j'ai une âme!
Seni tanıyorum, Henry. Sendeki her zaafı biliyorum. Ve her köşe başında seni bekliyor olacağım.
Je connais tous tes tours et tes détours... et je t'attend rai à chaque tournant.
Ve kapıldığımız zaafın.
Et notre faiblesse.
- Senin de zaafın var mı?
Des faiblesses? - Ça m'arrive.
Bu da benim zaafım.
C'est mon défaut.
- Dalga geçebileceğimiz bir zaafı var mı?
Il a un handicap dont on pourrait se moquer?
Dikkat et, bana zaafın olduğunu düşünmeye başlayacağım.
Attention, je vais croire que tu flashes sur moi.
Ama senin zaafını kullanmalıyım.
Mais je dois avoir un faible pour vous.