English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Z ] / Zart

Zart tradutor Francês

892 parallel translation
Hayır. Meşe zehri... Kızartıcı tür.
Sumac Vénéneux, espèce irritante.
Eğer seni bir daha bu şekilde yakalarsam mideni söker ve kızartıp yerim.
"Si je t'y reprends, je t'arracherai le gésier et je le ferai frire!"
Raynald'dan pek fazla büyük değildim, Loti burada bana elma kızartırdı.
Loti faisait cuire des pommes quand je n'étais pas plus grand que Raynald.
- Baba elma kızart.
- Préparez une pomme.
Tavık çalıyorlar... Tavuk. Sonra da onu kamp ateşinde kızartıyorlar.
Ils volent des poulets et les font cuire dehors, avec des patates et du maïs, et du beurre, et...
- Sosis kızartıyoruz.
- On fait griller des hot-dogs.
Siz de kızartırsınız.
Vous aussi, le père de Tina.
Bundan alınacak ders şu ki, akşam yemeğinde kızartılmış peynir yemeyin.
Morale : ne mangez pas de toasts au fromage.
Söylersen kalbin ve ciğerlerin sökülür ve kızartılıp yenir.
Sinon, ton coeur et ton foie seront arrachés, grillés et mangés!
Bütün gün boyunca... Joe'nun o yalın ve saf asaleti yüzümü kızartıp durdu.
Sa dignité simple me fut... toute la journée, un reproche.
Bu, banker Lord Ascoyne D'Ascoyne'in oğluydu. Daha saygın bir kariyer için bana yardımı reddeden şu anki yüz kızartıcı işte bulunmama sebep olan adamın oğlu.
Le fils de Lord Ascoyne D'Ascoyne, le banquier dont les refus m'avaient conduit à cette profession ignominieuse.
Ben de kendime dedim ki, "Neden eski dostum, Louis Mazzini'yle bir zamanlar ateşin başında kestane kızartıp neşeli günler geçirdiğimiz adamla konuşmuyorum."
Alors, je me suis dit : Pourquoi ne pas en parler à mon vieux copain Louis avec qui j'ai passé tant de si belles années de mon enfance?
Harry için yüz kızartıcı olan bir şeyi de gömdüğünüzü farz edin.
Qui sait ce que vous pourriez découvrir?
- Kaynatır, pişirir, haşlar yada kızartırız.
- On le fait bouillir. Griller. Frire.
Çin bezelyesi, kızartılmış pirinç ve Çin ıstakozu.
Pois chinois, riz frit et homard à la cantonaise.
Ekmek kızart, Madam Kelebek.
Occupe-toi des toasts, Madame Butterfly.
Büyük bir ateşte senin avladığın yaban domuzunu kızartırız.
On aurait une grande cheminée... où nous ferions rôtir le sanglier que tu tuerais à la chasse.
- Onlar senden önce davranıp seni oturtup kızartırlar.
Mais ils vous grilleraient d'abord.
Tek yapman gereken ekmeği kızartıp yumurtayı üzerine koymak.
Mettez l'œuf sur une tranche de pain grillé.
Tavada kızartılmayı bekleyen tavşanlarımız var buralarda.
Il y a des lapins dodus qui attendent la casserole.
Küçük sardalye. Tereyağında kızartılıyor.
La friture de sardines au beurre.
Beni yağda kızart.
Fais-moi frire dans l'huile.
Hijiki ve havuç mantar, kurutulmuş turp taze veya çok kızartılmış soya peyniri. Biftekle domuz pirzolasına ne oldu?
Les algues aux carottes, les champignons parfumés, les radis séchés, les grillades, le porc pané...
Şey, bizim yaşımızdakiler için bile, bu konular biraz yüz kızartıcı.
J'ai honte d'en parler mais il n'y a pas de limite d'âge.
Üzgünüm, ama sahtekarlık... benim her zaman yüzümü kızartıyor.
Je m'excuse, la malhonnêteté me fait voir rouge.
Bu yüz kızartıcı durum bir çok evi ne yapacağı konusunda çaresiz bırakmış durumda.
Les seigneurs des clans ne savent quoi faire.
Ama yüz kızartıcı..... bir nedenle ihraç edildiğinde lağım bile temizletmiyorlar.
Mais quand est congédié honteusement, on n'est pas digne de nettoyer les égouts.
Egsozuyla bahçede tavuk kızartır...
II va griller tous les poulets.
Kızartılmış sığır eti olmayan
Sans le rôti de boeuf
Kızartılmış sığır eti olmayan
Sans rôti de boeuf
O ekmek kızartıcısını nereden bulmuş? Ve o eski şarabı?
D'où sort-il le grille-pain, ce vieil ivrogne?
40, 50 dolarlık ekmek kızartıcısı.
Un grille-pain à 40-50 $.
Bu iflasın nedeni oğlunun yüz kızartıcı hareketiydi.
Et l'inqualifiable conduite de votre fils en est la cause.
" Bir denizcinin yüzünü bile kızartır
" Parlant a travers et a tort
Ne demek oluyor bu? Yüz kızartıcı suçlar söz konusu demek.
Pour des horreurs!
Soğuk et ve patates. Pazar günü kızartılmış pazartesi.
Lundi, viande froide et pommes sautées du dimanche.
Yüz kızartıcı bir rezalet!
Honteux et obscène!
Biberli kırmızı lahana, tereyağında kızartılmış.
Chou rouge poivré, sauté au beurre.
Akıllarını mı kaçırsınlar? Siz bu ızgarada birbirinizi kızartın!
Faites-vous rôtir entre vous!
Ama Basini yüz kızartıcı davranışlarıyla bizi tahrik etti.
Mais l'attitude indigne de Basini nous provoquait sans cesse.
Kızartırız, kaynatırız ve servis yaparız.
Laisser faisander, faire bouillir, et servir.
Öğrendiklerinde, soruşturma komisyonu olacak ve canlı olarak kızartılacaksın.
Il y a aura une commission d'enquête, et ils ne vous épargneront pas.
Şeytanın dağlama demiri onlara uğrar, etlerini işkence edercesine kızartır.
Ses chairs torturées seront marquées aux fers rouges du diable.
Meleğim onları fırınımızda kızartıyor.
La céleste les prépare dans notre petit four à combustion.
Biz yüce bir amaç için savaşıyoruz, siz ise sazanı Çek usulüyle kızartıyorsunuz?
Nous luttons pour de nobles causes et tu prépares les carpes à la tchèque.
Zart zurt ediyor.
Il a dit "sinistre".
Ama "yüz kızartıcı" kelimesinden hoşlanmıyorum.
Mais je n'aime pas le mot "dégradant".
Efendim, eğer burada kalırsak, hepimiz kızartılacağız.
Si on reste là, on va cramer.
Bu bir narbülbülü... kara tavuk ve pamukçuk. Hepsini seviyorum, özellikle kızartıldıklarında.
le merle, et la grive, que je préfère à tous les autres quand elle est rôtie.
Biftek kızart. Bu kez et kullan.
Fais-moi un steak, et avec de la viande!
Oh, ve kahrolası ekmek kızartıcıyı tamir et.
Et répare le grille-pain.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]