English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Z ] / Zartan

Zartan tradutor Francês

32 parallel translation
Pirzola kızartan adamın biri.
réduit à cuire des côtelettes pour gagner sa vie.
Şu tesadüfe bak ki, bir saat kadar önce Lionel ile birlikteydik. Tavır ve konuşmasından, ikimiz arasında ateşin başında kestane kızartan eski dostların arasındakinden farklı bir ilişki olabileceğinden en ufak bir şüphe duymadığı açıkça belli oluyordu.
J'étais chez Lionel, il n'y a pas une heure et il était évident, d'après son attitude qu'il ne soupçonnait rien entre toi et moi, sinon des relations "de vieux copains" qui ont joué ensemble étant petits.
Bunu seni kızartan hapishane müdürüne söyle.
- C'est ce que tu diras sur la chaise.
Kocasını en çok kızartan arabaya sahip olur.
Celle qui infligera le plus de jus à son mari repart avec la voiture.
Seagrave ve Cosgrove'u kızartan... her kimse, hem yanarak ölmeleri için, hem de... yangının kendiliğinden sönmesi için çok uğraşmış.
Il s'est assuré que Seagrave et Cosgrove crameraient, mais aussi que le feu s'éteindrait.
İyi balık kızartan bir yer biliyorum.
Je connais un bon endroit pour manger du poisson grillé.
Duygularımıza kapılsak... yüzümüzü kızartan alaylara kulak versek... bu işi bırakır, kendimize zarar vermekten vazgeçerdik.
Si nous nous laissons faire par nos émotions... et si nous prenons au sérieux les taquineries qui font rougir nos oreilles, nous allons quitter notre travail et de cette façon nuire à nous-mêmes.
Yoksa çocukluğunla ilgili yüzünü kızartan hikâyeleri başka kimden dinleyebilirim?
- Merci. Qui d'autre va me raconter des histoires embarrassantes sur toi quand tu étais petite? - Ca va?
Patates kızartan kızla da konuşacak mısın?
Et la serveuse, tu vas la pistonner aussi?
Dudaklarımız kanarken kızartan güneş ve etrafımızı içersek bizi öldürebilecek olan sularla kuşatmanı sağlayan komik fikrin için.
Le Soleil qui brûle nos lèvres jusqu'au sang, et ton idée hilarante de nous entourer d'eau qui pourrait nous tuer si on la buvait.
Jeff'e arkadaşından bahsediyordum, hani kız kardeşini kızartan ve cenazede saçmalayan.
Je parlais à Jeff de ta copine qui a carbonisé sa soeur et qui a pété un câble à l'enterrement.
İşte biz de bunu düzelteceğiz, Bay Zartan.
On va y remédier, M. Zartan.
Senin için bir istisna yapacağım, Zartan.
Pour toi, Zartan, je ferai une exception.
Hazır mısın, Zartan?
Prêt, M. Zartan?
Onu kızartan icat.
Le truc qui l'a fait dérailler.
Babana ne yapmış olabilirsin ki, seni yüz kızartan acı sistemleriyle dolu bir şehre atmak istesin?
Qu'est ce que tu as fait pour que ton père veuille t'envoyer dans une ville où des émetteurs te brûlent la peau?
Ve büyüdüğünde farkedeceksin Paige, Seni utandıran yüzünü kızartan bir adam...
Plus tard, Paige, tu verras que celui qui te fait vomir et rougir...
Belli bir yarıçaptaki elektronik bütün aletleri kızartan bir enerji dalgası gönderiyor.
Ça émet des ondes qui détruisent tout ce qui est électrique autour.
Dün Twinkie kızartan bir adam gördüm.
J'ai vu un type frire un beignet.
Maruz kalan kurbanın beynini kızartan ses dalgaları yayıyor.
Il émet une impulsion sonore qui grille tout le cerveau de la victime.
Bilgisayarı kızartan oydu. Git odamdan diz üstü bilgisayarımı getir!
Cet ordinateur est cuit, prends mon portable dans ma chambre.
Fakat Kobra ajanlarından Storm Shadow ve Zartan sırra kadem basmışlar.
Les deux agents de Cobra, Storm Shadow et Zartan courent toujours.
Seni çözecekler Zartan.
Vous serez démasqué, Zartan.
Kobra ve Zartan Beyaz Saray'daysa dünya tehlikede demektir.
TOKYO, JAPON Si Cobra et Zartan sont à la Maison Blanche, le sort du monde est en jeu.
Zartan.
Zartan.
Zartan kendini tümüyle bu nükleer zirveye odaklamış.
Zartan est focalisé sur ce sommet.
Zartan çantayı tutacak.
Zartan aura la mallette.
Zartan o düğmeye basarak otomatik bırakma işlemini başlattı.
En pressant ce bouton, Zartan a initié le largage automatique.
Zartan'dan kontrol çantasını al.
Seule compte la mallette. Elle doit pas tomber entre leurs mains.
Eskiden havuz partilerimizde biftekleri kızartan adam kimdi?
C'était qui déjà le mec qui grillait nos steaks à nos journées piscines?
"Kütüphanede kendini kızartan bir tavuk var." Tuhaf.
"Il y a un poulet qui se fait frire dans la bibliothèque." - C'est bizarre.
Zartan mı?
Zartan?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]