English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Z ] / Zekasının

Zekasının tradutor Francês

337 parallel translation
Kaba sabalığı salçası gibidir zekasının. İnsanların midesi daha büyük bir istekle sindirsin diye söylediklerini.
Sa rusticité pimente son esprit et met en appétit pour digérer ce qu'il dit.
Hayır anlamıyor ama her yeni gün onun zekasının ayrı bir kanıtı oluyor.
Non, et pourtant chaque jour m'apporte des preuves de son intelligence.
O kitapları raflara geri koy çünkü çalışmalarında keşfettiğin bir şey varsa o da insanoğlunun zekasının bilinmeyen güçlerle olan savaşında üzücü bir şekilde yetersizdir olduğudur.
Reposez ces livres sur leurs étagères, car s'il y a une chose que vous devriez avoir découverte dans vos études, c'est que l'intelligence humaine est pathétiquement inadéquate lorsqu'elle est opposée aux forces de l'inconnu.
İnsan zekasının başarıları, Marvel.
Ne me regarde pas avec cet air sceptique.
Diğer birçok sevdiğim esprinin... kaynağının da Groucho Marx olduğunu söylerler ama bence temelinde Freud'un zekasının ve bilinçaltı üzerine fikirlerinin yattığını söyleyebilirsiniz.
Il y a une autre blague que j'aime. Celle qu'on attribue à Groucho Marx. Je crois qu'elle est de Freud dans Le mot d'esprit et sa relation à l'inconscient.
Görüyorsun ki, dostumuzun bile zekasının sınırları var.
Il y a des limites à l'intelligence de notre ami.
Şimdi de sizlere seven bir eşin zekasıyla işlerin sizin bile beklemediğiniz hale nasıl geldiğini göstereyim.
Je vais vous montrer à présent comment l'astuce d'une femme amoureuse va précipiter les événements dans un sens que vous-mêmes, n'auriez pu imaginer.
"Thomas B. Chambers, Londra'nın önde gelen oyun yazarı ve en parlak zekası."
"Thomas B. Chambers. " Le plus grand auteur de Londres, et son plus bel esprit. "
Şüphesiz keskin zekası olan bir kadın.
Sans doute une femme très perspicace.
Burada babam... mücevher değerindeki parlak zekasıyla hayatın kaynağı hakkında... nice teoriler üretti.
Ici, dans ce bureau... les facettes lumineuses de son brillant esprit ont conçu... sa théorie remarquable... de l'origine de la vie.
Elizabeth'in zekası ve sivri dili dışında diğerlerinden bir farkı yok. Ama siz hep onun tarafını tutarsınız.
Elle ne vaut pas mieux que les autres, mais c'est votre préférée.
Her şey kadının zekasına bağlı.
Je lui fais confiance.
- Zekasını geliştirmek istiyormuş.
Il veut meubler son esprit!
- Şarap onların zekasını köreltmiş.
Le vin ramollit leurs esprits.
- Neden kendi zekasını kullanmıyorki?
Qu'il se serve de son cerveau!
Onun bu zekası karşısında, küçük dilimi yutmuştum, ve doğanın ulaşamadığı bu yerdeki hükümdarlığını kıskanmıştım.
Emerveillé par son ingéniosité, j'enviais son règne sur ces étendues oubliées de la nature.
Maymunların zekası karıncalardan çok, insanlardan azdır.
Les singes sont plus intelligents que les fourmis et moins que l'homme.
Üç buçuk kilo doğacak. Güzelliğini senden, zekasını benden alacak ve yaşlılığımızda bize bakacak.
Il pèsera 8 livres, aura ton visage et mon intelligence.
Her ne olursa olsun gerçek şu ki, kızınızın bu aşamadaki zekası Afrikalı bir gorilladan pek farklı değil.
Votre fille, à son stade de développement actuel, est au niveau intellectuel du gorille.
Zekam hâlâ bir insanın zekasıydı.
L'intelligence d'un homme.
Atın sadakati ve zekası.
La loyauté et l'intelligence du cheval.
Zekası sayesinde, Kral olan bir adamın buraya yalnız gelecek kadar aptal olması çok şaşırtıcı.
Pour un homme dont la sagesse est renommée, tu es bien imprudent en venant ici seul.
Diğerlerinden daha iyisini yapacağımı sanmıyorum. Fakat öyle sanıyorum ki bizler sık sık insanların zekasını hafife alıyoruz.
Je ne suis pas plus convaincant qu'un autre, mais je crois... qu'on sous-estime souvent les gens.
Ama zekasını, havasını beğensin.
Il apprécie son intelligence, son tempérament.
Zekası olup biteni hemen kavramasını sağlar.
D'une intelligence quasi surhumaine, il comprend d'un coup d'oeil.
Gördüm ki bir güvensizlik anında,..... zekasını az göstermişim.
J'ai trouvé que j'avais, dans un moment d'insécurité... sous-estimé l'intelligence du personnage.
Alman insanının zekasına çok az inanıyorsun.
Vous n'avez guère confiance dans le génie allemand.
Genç kadının birazcık bile mekanik zekası olmadığını herkes görebilir.
Cette jeune personne n'est pas du tout douée pour la mécanique.
Zekası batsın.
Ils sont très malins, c'est sûr.
Şimdi bunun zekası olan bir yaratık olduğuna daha çok inandım, fakat 11 yıl önce Farragut'un mürettebatını yok eden aynı şey galaksinin diğer bir tarafındaydı.
Je suis plus que jamais convaincu que cette créature est intelligente, et que c'est elle qui a décimé l'équipage du Farragut il y a 11 ans dans une autre région de la galaxie.
Zekasını hissediyorum, düşündüğünü, neler plânladığını hissediyorum.
j'ai senti son intelligence, j'ai senti qu'elle pensait.
Zekasını hissettiğini söylüyorsun.
Vous dites avoir senti son intelligence.
Ama fotoğrafçı Bay Yamana'nın sanatsal zekasından çok etkilenmiştim.
Mais j'ai été très touchée par le sens artistique du photographe, M. Yamana.
Amerikan askerinin zekasını asla küçümsemeyin efendim.
Ne sous-estimez jamais l'intelligence du soldat américain.
Birisi ya da birşey gorillerin zekasını kurnazlıkla altetti.
Quelqu'un ou quelque chose s'est montré plus malin que les gorilles.
Zekası sınırlı.
Son intelligence est limitée.
- Bu bir semenderin zekasını bile ölçemez.
- Incapables de tester le Q.l. d'un triton!
Ama bunlar, bahsedilen 2,000 yıl sonunda, yani iddia edildiği üzere..... insanlar, hayvanların kısıtlı zekasına sahip dilsiz yabaniler olduğunda, .. hala zulüm olarak kabul edilebilir mi?
Mais les jugerait-on ainsi dans 2000 ans, quand l'homme sera probablement devenu une brute muette dotée de l'intelligence limitée d'un animal?
Zekasını benden almış.
Elle est spirituelle comme moi.
Her şeyi oluşturmalarına babanın zekası yardımcı oluyordu.
Son cerveau a contribué à tout monter pour eux.
Dersu'nun benim için yaptıklarını ancak sonradan fark edebildim. Zekası beni kurtarmıştı.
Je compris alors comment il s'était débrouillé pour nous sauver.
Karınca gibi küçücük bir yaratığın zeka ölçeğinde insanoğlunun zekasına denk bir zeka gösteriyor olması?
N'est-il pas effrayant de voir qu'une créature aussi minuscule est digne d'une comparaison avec l'homme en ce qui concerne son intelligence?
Dünyanın en az bilinen zekasını kutlama uğruna. Hakkımda demek.
En hommage à l'intelligence la moins connue au monde, ça doit parler de moi.
"Margaret Thatcher'ın İnce Zekası" gibi. Veya "Ünlü İngiliz Aşıklar" gibi.
Avec "La Sagesse de Margaret Thatcher", ou "Les Grands Amants Anglais".
Ayrıca Lex Luthor " ın keskin zekası.
Plus, l'esprit aigu de Lex Luthor...
Babasının zekası, annesinin güzelliği ve şeytan tüyü var.
la beauté de sa mère... et le charme du diable.
Gerzeğin zekasını kaslarına tercih mi etti?
Comme ça, hein?
Bohemya Krallığı'nı tehdit eden ne kadar büyük bir skandaldı, ve Bay Sherlock Holmes'un planı, bir kadının aklı tarafından çiğnenmiş olsa bile ne kadar mükemmel bir plandı. Kadınların zekasını küçümsemeye alışmıştı, ama bir daha onun böyle yaptığını işitmedim.
Et c'est ainsi qu'un grand scandale menaçant le royaume de Bohême fut évité, et que le grand Sherlock Holmes fut berné par la femme la plus rusée.
Adem'i zekasından dolayı sevmiyorum fakat ileride gelişeceğini düşünüyorum!
Je n'aime pas Adam pour sa clarté d'esprit bien que je pense qu'avec le temps cela se developpera.
Şunu anla : Sana kıyasla çoğu insanın zekası havucunkine eşit.
Comprenez que comparé à vous, les gens ont un QI de carotte.
Ekibimizden en yüksek Amerikan zekası ve teknolojisini kullanmalarını istedik.
Nous avons demandé à notre personnel dévoué de nous donner... Ie meilleur postiche tiré de la technologie et du génie américains.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]