Zekâya tradutor Francês
53 parallel translation
Flossie, bakışlara, zekâya ve her tür donanıma sahipti.
Elle avait le cerveau, le châssis et tout ce qui va avec.
Enright Evi'ni yapabilecek zekâya sahiptin.
Vous êtes assez génial pour édifier la Enright House.
Ben zekâya saygı duyarım.
J'estime les gens instruits.
Diyelim ki babaları da aynı, anneleri de hiç tamamen aynı zekâya sahip altı kız ve erkek kardeş duydunuz mu siz?
Mais avec le même père et la même mère, connais-tu six frères qui ont la même intelligence?
Neden zamanımızın en şeytanî zekâya sahip kişisinin etrafı aptallarla çevrilidir?
Pourquoi l'esprit le plus machiavélique de notre temps... s'entoure-t-il de demeurés?
Sybok kadar inatçı bir zekâya sahip kimseyi tanımadım.
Sybok avait une intelligence des plus vives.
Yani yapay zekâya girecektin.
- Vous alliez... Pénétrer l'intelligence artificielle.
Phoebe, hiç bir zaman senin gibi zekâya sahip olamam, ne yaparsam yapayım.
Quoi que je fasse, je n'aurai jamais ton intelligence.
Senin gibi bir zekâya sahip olan birisinin öğrenmesi, fazla zaman almaz.
Avec un cerveau comme le tien, tu apprendras vite.
Zekâya zekâ yeteneğe yetenek eklendikçe vites değişir.
Alors que la connaissance s'entasse sur la connaissance... alors que les aptitude s'entassent sur les aptitudes... la vitesse change.
Hadi, liderlik yeteneği için kavga etmek yerine duygusal zekâya prim verelim.
Revalorisons l'intelligence des émotions... les capacités de médiation plutôt que de combat...
Hepimizin karar verebilecek zekâya sahip olduğunu biliyorum. Ama bana göre Sloane hâlâ bir suçludur.
Nous pouvons tous prendre des décisions, mais Sloane reste un criminel.
Ne zaman ki bilgisayarın biri yerini bir parkmetre memuruna bırakır üstüne alınma Ya da şişman olduğu için kendini öldürür işte o zaman yapay zekâya inanırım.
Quand un ordi pétera les plombs à cause d'un parc-mètre - ne le prends pas mal - ou se suicidera parce qu'il pense être devenu trop gros, là je croirai en l'intelligence artificielle.
Yaygın bir kanıya göre geri zekâlılar, ortalama zekâya sahip olanlara göre işledikleri suçlarda daha az sorumludurlar.
Selon un consensus général les arriérés mentaux sont moins responsables de leurs crimes que les personnes d'intelligence normale.
"Dikkat! Şeytani bir zekâya sahip."
"Prudence, diaboliquement intelligent."
Büyük tutkulara, şahane bir zekâya sahip!
Il a de grandes ambitions et une main de fer.
Zekâya bak.
M. Le génie.
Bununla beraber, kayıtlar bize, büyük duyarlılık ve zekâya sahip bir adam portresi çiziyor.
Les recueils le décrivent néanmoins comme un homme de grandes sensibilité et intelligence.
- Gerçekten mi? Sana açıklayayım, görülen o ki kıvrak bir zekâya sahip değilsin.
un type à l'intérieur, retour garanti, bla-bla-bla.
İnanılmaz zekâya sahip olan biri gerekiyor.
Cela implique quelqu'un avec une incroyable intelligence.
Zekâya dair bir şey göremedim henüz.
Et je n'en pas beaucoup vu jusqu'ici.
Ortalamanın altında zekâya sahip kişilerin vatandaşlarımıza karışmasını engellemeye çalışıyoruz.
Nous empêchons les petites gens de se mêler à nos citoyens.
Bir nebze olsun zekâya sahip, bir nebze duyarlılığı olan bir yapımcı nasıl olur da böyle bir şarkıyla filmin başlamasına izin verir?
Comment un producteur doté d'un minimum d'intelligence, un tout petit peu de délicatesse, peut-il laisser une chanson comme celle-là ouvrir le film?
Afedersiniz ancak, başka bir gezegende zekâya sahip yaratıklar olduğu keşfedilse bundan bizim de haberimiz olmaz mıydı?
On en aurait entendu parler, si on avait découvert une forme de vie intelligente sur une autre planète?
Bir kadının belirli bir meziyeti varsa örneğin, derin bir zekâya sahipse, o meziyet, derinlerde bir sır olarak kalmalıdır.
Si une femme possède une qualité supérieure, par exemple un esprit profond, mieux vaut le garder secret.
Ne zaman onu zorlasam, punduna getirip, Dutch'a dönüyor tabii bu arada, keskin bir zekâya sahip olduğu belli.
Dès que je le questionne, il accuse Dutch qu'il semble bien comprendre.
Kas gücü, zekâya gerek yok.
Tout dans les muscles, rien dans le cerveau.
- Mantığa inandığını söylüyorsun. Ve zekâya.
Tu dis croire en la raison, en la logique.
İçinde savaşma arzusu olan adamlar, neden savaştıklarını bilip, kiminle savaştıklarına bakmaksızın askeri dehaların ya da, normal zekâya sahip insanların komutasında dakikada 30 mermi atabilen makineli tüfekle ya da sopayla bile mücadele edebilirler.
Ceux qui sont motivés par le combat et comprennent pourquoi ils se battent, indépendamment de qui ils affrontent, qu'ils obéissent à des militaires de génie ou à des personnes normales, qu'ils se battent avec des gourodins
Yaşına göre ortalamanın çok üstünde bir zekâya sahip olduğu ortaya çıktı.
Quoi? Ses résultats sont bien au-dessus de la moyenne pour son âge.
Biliyorum. Suç konusunda üstün zekâya sahip.
C'est un authentique génie du crime.
Güce ve zekâya sahipsin.
Ainsi que ton intelligence.
Quantum Fiziğinde okuyor...,... ve aynı seviyede zekâya sahip olacaklar.
Il commence son doctorat en physique quantique, donc ils vont certainement être sur la même longueur d'onde intellectuellement.
Senden üstün bir zekâya saygı göstermekte zorlanıyorsun, değil mi?
Je ne pourrai accorder plus de crédit à quelqu'un résistant à une compréhension accrue
Senin gibi zekâya ve vizyona sahip biri Gözcüler tarafından fark edilir değer verilir, hatta saygı gösterilirdi.
Ce visionnaire à l'intellect puissant serait admiré par les Observateurs. Estimé. Révéré, même.
Seni iyi yetiştirmeyi istemem, makul bir zekâya sahip olmam ve orta derecede hijyenli olmam da benim hatam değil.
Et ce n'est pas de ma faute si je préfère les bonnes familles, et les gens avec une lueur d'intelligence et un brin d'hygiène.
Bu kadar inanılmaz bir zekâya sahip olmanın bedelini ödüyorsun.
C'est le prix à payer pour avoir une tête extraordinaire.
Ne yazık ki dünyadaki en büyük zekâya sahip olmak imkânsızı başarmanı her zaman sağlamıyor.
Malheureusement, la plus grande intelligence au monde ne peut pas toujours réussir l'impossible.
Ama o bunu yapacak zihinsel zekâya sahip biri.
Mais elle a certainement les capacités intellectuelles pour le faire.
O zaman birkaç telgraf çekecek kadar zekâya sahip olmalısın.
Dans ce cas vous devriez avoir l'intelligence nécessaire pour envoyer quelques télégrammes.
Keskin bir zekâya sahipsin.
Vous avez un sens aigu... vif.
Biz burada zekâya, sanata takım çalışmasına ve spora önem veririz.
L'attention ici est vraiment sur ton esprit, les arts, l'architecture et le sport.
İlk karşılaştığımda seni ortalama zekâya sahip biri sandım ama yaptığın plan aptalca.
Au début, je pensais que vous étiez quelqu'un de moyennement intelligent, mais ce plan est stupide.
Keskin zekâya sahibiz.
Deux esprits vifs.
Böylesine ender zekâya sahip birinin niye eski, hurda bir buz nakliye gemisinde çatlakları kapatıp, göstergeleri onararak hayatını heba ettiğini hiç merak etmedin mi?
Vous ne vous êtes jamais demandé pourquoi quelqu'un si intelligent gâchait sa vie en scellant des fissures et réparant des instruments de mesure sur un vieux transporteur de glace déglingué?
Bir yaşındaki bir çocukla aynı zekâya sahip görünüyor.
Il a les capacités mentales d'un enfant d'un an.
Evet. Gordon Clark çok eşsiz bir zekâya sahip.
Gordon Clark a un esprit unique.
Eğer karşımızda ortalama, normal, yaşına uygun zekâya, davranış biçimine ve hafızaya sahip biri olsaydı bu doğru da olabilirdi.
Et c'est peut-être vrai quand on est face à quelqu'un avec une intelligence, une attitude et une mémoire moyennes.
- Tanrı biliyor ya, gerekli zekâya sahip.
Dieu sait qu'il en a les capacités.
Bana devlet için çalışan özel zekâya sahip biri olduğunu söyledin ama bundan şüpheliyim, çünkü beynin yarısını kullanan biri bile o akşam yemeğinin bir başarı olduğunu düşünemezdi.
Tu-tu dis que tu es le génie qui travaille pour le gouvernement, mais j-j'en doute, parce que même quelqu'un avec un demi-cerveau ne penserait pas que ce dîner ait été un succès.
Bugüne kadar ölçülen dördüncü en yüksek zekâya sahibim : 197.
J'ai le quatrième plus haut QI jamais enregistré : 197.