English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Z ] / Zevkin

Zevkin tradutor Francês

357 parallel translation
İyi zevkin temelinde sadelik yattığını, düşünürüm hep.
J'ai toujours pensé que la sobriété est la clé du bon goût.
Bay Bogardus vermenin getirdiği zevkin güzel bir örneğidir.
M. Bogardus illustre magnifiquement la joie de donner.
Ama ağabeyim, sen de benzeme sakın şu iki yüzlü papazlara. Bizi dikenli, sarp cennet yollarına sürerler kendileriyse, aldırmayıp verdikleri öğütlere, göbekli, gamsız sefihler gibi zevkin göl bahçelerinde gezerler.
Mais ne soyez point comme ce faux pasteur... qui m'engage à l'austérité... et prend, lui, les sentiers fleuris...
Medenileşememiş bir zevkin ürünü.
C'est inhumain.
Kendi zevkin için burada değilsin.
Où crois-tu être? Tu n'es pas ici par caprice ou pour ton plaisir.
En medeni tarafın, püro zevkin.
Tu as un goût civilisé!
Bende burayı seviyorum... yüksek ve rezil dünyanın tüm endişelerinden uzak. O senin zevkin.
Tant pis.
Zevkin biraz değişmiş, değil mi Sam?
Tes goûts ont bien changé, Sam!
Zevkin dışında başkalarının mutluluğu da var.
Il n'y a pas que votre plaisir! Il y a le bonheur des autres!
Rönesans döneminde yaşamalıydım. Ya da bir başka dönemde, incelik, kültür ve zevkin gerçekten bir şeyler ifade ettiği bir dönemde.
J'aurais vécu à la Renaissance, ou une autre époque, quand le raffinement, la culture et le goût signifiaient quelque chose.
Kaçıracağın zevkin
À ton plaisir de vainqueur
İyi bir damak zevkin olduğunu unutmuşum.
J'oubliais que tes amants ont toujours des situations importantes.
" çok göz yaşı dökcen Zevkin kalıcak yarım
" Bientôt c'est toi qui pleureras
" çok göz yaşı dökücen Zevkin kalıcak yarım
" Un jour, c'est toi qui pleureras
Tam senin mücevher zevkin değil mi? Ölmüş insanların mücevherleri.
Ouais, on paie tous pour nos péchés un jour ou l'autre.
İşte benim vaktim geldi, saat 11'de zevkin doruğuna varırım.
C'est mon heure, à 11 heures j'atteins le sommet de mon désir.
Zevkin özü.
Le plaisir suprême...
Seter So Har bize zevkin bütünlüğünü yaratan,... on elementin derinliğini gösterir.
Le Sepher Zoohâr... nous initie aux mystères des Séfarades.
Dünyaya açıl. Hayatı yaşa, zevkleri tat bu şekilde zevkin tadını alan bedenin aklını rahatlatacak.
Allez dans le monde, se vautrer dans le plaisir Jusqu'à la nausée.
Müzik zevkin mükemmel!
Votre goût en musique est excellent!
Trajedi yoksa zevkin anlamı nedir ki?
Sans tragédie, où est le plaisir?
İzlerken bizim aldığımız zevkin yarısını aldıysanız biz iki misli zevk almışız demektir.
Si vous avez pris la moitié du plaisir que nous avons pris à faire ça, alors nous avons pris deux fois plus de plaisir que vous.
Gerçek bir kadınla zevkin doruklarında.
... prendre du plaisir avec une vraie jeune femme.
İzin verilseydi, karını zevkin doruğuna çıkarmayı büyük bir zevkle denerdim fakat bu imkansız.
Si je pouvais, j'essaierais de faire jouir ta femme avec grand plaisir... mais c'est impossible.
"aynı zamanda zevkin en yüksek zirvelerindeyken, inliyor, ve onun acı ile boğulan sesi duyuluyor."
"Elle pousse un jappement rauque qui est un appel au plaisir."
... ama orgazmın son saniyelerinde zevkin doruğuna ulaşılır.
... mais une jouissance extrême à la fin de l'orgasme.
Bu, zevkin kaynağıdır, nezaketin ve samimiyetin dalgasıdır insanı yükseltir ve daha da yalnız hale getirir.
C'est une source de plaisir, une vague de douceur et de chaleur, par laquelle l'homme est transporté et rendu moins seul.
Zevkin doruğunu istiyor musun llsa?
Tu veux ressentir l'extase, Ilsa?
Aşkım nasıl ölebilir... Nasıl sonsuz yaşamlılar yitip giderler? Aşkın ve sonsuz zevkin beklediği o mutlak gaflet dünyası için yanıp tutuştuklarından mı?
Comme cet amour est bon... et comme celui qui vit sans cesse finit par mourir, aspirant à la cécité éternelle... où l'amour et le ravissement attendent pour toujours.
Kendini zevkin kollarına bırakman yanlış bir şey değil.
Il n'y a pas de mal à s'abandonner au plaisir.
İyi bir zevkin varmış.
Vous avez du goût.
Benim kederim senin saklı zevkin mi?
Ma douleur est-elle ton plaisir secret?
Zevkin doruğunda olduğunu yüzündeki ifadede görebilirsin
Regarde son visage s'illuminer de plaisir.
Gel bülbülüm, önce zevkin doruklarına çıkalım, sonra dua edelim.
Viens... recueillons-nous en religion...
Çok ince bir zevkin var hayatim.
Vous avez un goût très sûr ma chère
Ve tam zevkin doruğuna ulaşırken..... yüzündeki o gülümsemeyle yere yuvarlandı ve öylece kalakaldı.
Il hurlait de plaisir, et au point culminant de l'extase, il s'est effondré avec ce sourire aux lèvres.
Nasıl bir yemek zevkin var böyle?
T'as des drôles d'habitudes alimentaires, toi!
Nasıl, zevkin son parçasını bağışlayarak hafifçe ölmeyi ve geçici bir çatının korumasında ölümden sonra yeniden alevlenmeyi, bir kelime gibi.
Comment, en donnant la dernière part de joie mourir lumineusement et sous l'abri d'un toit de fortune s'enflammer posthumement, comme un mot.
Tuhaf zevkin var!
Tu as des goûts étranges, ma chérie.
Senin zevkin için bu adamın aletini sallamasını seyredemem.
Cet homme ne sortira pas ses bijoux pour votre plaisir.
Yatakta alınacak en büyük zevkin uyumak olduğunu düşünürdüm.
J'ai toujours pensé que dormir était le plus grand des plaisirs au lit.
Hayır. Dışarı çıkıp herkese nasıl bir moda zevkin olduğunu göster.
Tu sors et tu leur montres que tu es une vraie gravure de mode.
Psikologlar, bir gecelik anlamsız zevkin uzun dönemli bir ilişkiyi etkilediğine inanıyorlar.
Les psychologues pensent qu'une nuit de plaisir sans lendemain compromettrait une relation durable.
Günlük yaşamda bir an önce zevk alma ve bu zevkin varoluşun örnek parametresini teşkil etmesi.
L'idée de recevoir de son quotidien des gratifications immédiates... dont la mesure constitue le paramètre normatif du vécu.
- Zevkin bir parçası bu.
- Ça fait partie du plaisir. Le sexe rend malade.
Ne dedi? "Kadın seçmedeki zevkin Fransızcan kadar kötü."
"En matière de femmes, votre goût vaut votre français."
Usta, zevkin iyi. Yap bakalım bir teklif!
Maître, vous avez bon goût, faites-moi une offre!
Zevkin yok, espri anlayışın yok ve kokuyorsun.
Aucun goût, un humour lamentable, et vous sentez mauvais.
Bana ilginç gelen, bu savaşı seyretmekten aldığınız zevkin... eskiden kazanmaktan aldığınız zevkten fazla olması.
Il vous amuse plus d'observer le combat que de jouir de votre victoire.
Tam bir heyecan fırtınasıydı. Benim için ilk kez zevkin ötesine geçti.
Une jouissance totale, qui... pour la première fois, a survécu au plaisir de la chair.
Dansın gibi aptalsın ve hatta zevkin!
D'abord, ils t'humilient en te faisant danser.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]