English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Z ] / Zincirlenmis

Zincirlenmis tradutor Francês

150 parallel translation
Beraber zincirlenmis insanlar kardeştir.
Avec des chaînes, nous sommes tous frères.
Hayır, fazla çalışıyor. Masasına zincirlenmiş gibi.
Toujours dans son bureau.
Hayatını, son anına kadar bir kadına zincirlenmiş bir şekilde geçirecek ve o zincirlerle ölecek.
"Il sera enchaîné à une femme jusqu'à la fin de ses jours. " et mourra dans ses chaînes. "
Jüri üyeleri, bu kadına mutlaka acımalıyız. Mahvolmuş bir deve zincirlenmiş, korkunç bir kızgınlıkla yanıyordu.
Membres du jury, cette femme mérite notre pitié pour avoir vécu enchaînée à un géant déchu, consumé par le ressentiment.
Bu gemide, Alice ve Johannes ile birlikte zincirlenmiş gibiyim.
Toutes ces années, je suis resté enchainé à ce bateau, enchaîné à Alice et Johannes.
Cola gibi, Acitrezza'da açlıktan bitap düşmüş ve ölmek üzere olan, zincirlenmiş köpek gibi çocuklara ne vaat ediyor?
[Que promet-il aux jeunes comme Cola.. ] [.. qui ne veulent plus faire cette vie-là,.. ] [.. qui ne veulent plus mourir de faim..]
Samson hapishanede zincirlenmiş Her şey yolunda
Samson est enchaîné dans la prison. Tout va bien.
Onları gördüm. Onlar sadece zincirlenmiş köleler.
Je les ai vus, ils sont tels des esclaves enchaînés.
İnsansa, zincirlenmiş olarak getir.
S'il est homme, rapporte-le-moi enchaîné.
# Zincirlenmiş yaşamak... #... aşağılanmaya ve alçaklığa boyun eğmektir. # Borazan sesine kulak verin.
Écoute l'appel du clairon aux armes, peuple vaillant, en marche!
Şimdi beni, el arabasına zincirlenmiş... olmama karşın kelepçeleyecek misin?
Vas-tu me lier les mains, maintenant alors que je suis déjà enchaînée?
Eflatun'un zincirlenmiş esirleri.
Les prisonniers enchaînés de Platon.
Zincirlenmiş halde oturuyorum burada zaten bir de kuduz köpek gibi davranmak üzerine eğittiğiniz şu adamları üzerime gönderiyorsun
Je suis attachée à cette chaise. Pourquoi envoyer ces gens dont vous avez fait des chiens enragés?
Söyle bana isa, buraya dövülmüş zincirlenmiş halde
Parle-moi, Jésus-Christ On t'a amené ici
Zincirlenmiş.
Enchaîné.
Kafesteki bir hayvan gibi zincirlenmiş.
Enchaîné comme un animal en cage.
Ayak bileklerininde sıkıca zincirlenmiş olması poposunun mükemmel görünmesini sağlamış.
Ses chevilles étaient bien enchaînées, donnant une excellente vue sur ses fesses.
Beraber zincirlenmiş insanlar kardeştir.
Avec des chaînes, nous sommes tous frères.
- Pantolonuna zincirlenmiş!
- Elles sont enchaînées à son pantalon!
Etrafı zincirlenmiş.
Toujours pareil.
Karıştırırken sanki zincirlenmiş bir hayaletten sesler çıkıyormuş gibi olurdu.
Quand elle remuait sa cuiller, on aurait dit les chaînes d'un fantôme.
İspanya'ya zincirlenmiş olarak dönersin.
Tu rentreras en Espagne couvert de chaînes.
Onları barış içinde karşıladık ama sonraki 100 yılı zincirlenmiş olarak geçirdik.
Nous les avons accueillis avant de passer les cent années suivantes enchaînés.
"Şu anda zincirlenmiş durumda Cinque adında cesur bir adam " ve siz efendim.
Un homme courageux mis aux fers, du nom de Cinque, et vous, monsieur.
Seni o hücrede hırpalanmış ve zincirlenmiş olarak gördüğümde- -
Quand je vous ai vus dans cette cellule, battu, enchaîné...
Burada başka zincirlenmiş kimse görüyor musun?
Tu vois d'autres filles enchaînées ici?
Ben mi? Zincirlenmiş mahkum sensin. Ne oldu?
Qu'est-ce que tu fais enchaîné?
Bu kalede bir yerlerde, zincirlenmiş ve 200 kilitle kelepçelenmiş.
- Quelque part, enchaîné et bouclé par 200 cadenas.
Küvete zincirlenmiş halde kupadan domuz kanı içiyorum. Zaggat'ın Rehberi'nde...
Boire du sang de porc, enchaîné dans une baignoire...
Lisede okuduğumuz o hikayeyi hatırlayın. Mağaraya zincirlenmiş esirleri...
Vous vous souvenez de cette histoire apprise au lycée...
Birbirimize zincirlenmiş olmasaydık çok daha iyi taş kırardık.
Nous casserions plus de cailloux si nous n'étions pas enchaînés.
" Ben, zincirlenmiş anavatanım.
" Je suis la patrie enchainée.
Ön kapı zincirlenmiş.
Il y avait des chaînes sur la porte.
Deli bir adamın ahırında bir grup Unas ile zincirlenmiş durumdayım.
Je suis enchaîné chez un fou furieux avec une bande d'Unas.
Çok değil, daha dün Prometheus gibi kayaya zincirlenmiş bir adamdım.
J'étais un condamné. On m'avait enchaîné à un rocher... J'étais enchaîné, comme Prométhée.
Senin bir guguk kuşu, zincirlenmiş nişancı, olduğunu sanmıştım ama ödleğin tekiymişsin.
Je croyais que t'étais un sniper condamné, un coucou... Mais t'es un sacré malin, tu m'as poussé dans le feu.
Memuriyetin zincirlenmiş gibi Şerif...
On dirait que vous êtes enchainé à vitre travail, shériff.
Boca'yı görebiliyorum, bir evi görebiliyorum ve zincirlenmiş timsahı görebiliyorum.
Je vois Boca, je vois l'appartement. Je vois l'alligator... enchaîné.
Kaderini bekleyen, zincirlenmiş bir kadın.
C'est une image habituelle, une femme attachée dans les flammes.
Geçen yıl, kanalizasyon sisteminde bir duvara zincirlenmiş olarak bulundu.
On l'a trouvé dans les égouts d'Alexandria l'an dernier, attaché à un mur.
Bileğinden zincirlenmiş, tıpkı hikayedeki gibi.
Elle est enchaînée aux poignets. Comme dans le mythe.
Köpek gibi zincirlenmiş.
Il est attaché comme un chien.
Bu sahillere zincirlenmiş olarak geldiğini sakın unutma, Smith.
Rappellez-vous, Smith, vous êtes arrivé enchaîné sur ces rivages.
Bir tanık trende eline evrak çantası zincirlenmiş birini görmüş.
Un témoin a vu un homme avec une valise attachée par des menottes.
Görüyorsun, sorun şu ki McDowd o sırada zincirlenmiş olmalıydı.
Le problème, c'est que McDowd était censé être enchaîné.
Ve hâlâ, tüm rozetlere, dilekçelere konuşmalara ve tasarılara rağmen zincirlenmiş insanlarla dolu gemiler yük taşırmış gibi dünyanın etrafında turluyor!
Pourtant, après toutes ces plaques... ces pétitions, ces discours et ces projets de loi... des vaisseaux remplis d'hommes enchaînés... naviguent encore sur les mers du monde!
Andrea! O masaya zincirlenmiş olacaksın.
Andrea tu ne bouges pas de ce bureau.
Bayanlar ve baylar, İllüzyonun büyük ustası harika Edward... üzerine 50 kiloluk ağırlıklar zincirlenmiş şekilde ölüm zincirlerinden kaçmaya çalışacak.
Mesdames et Messieurs Edward le maître de l'illusion. Il va tenter de s'échapper des chaînes de la mort, enchaîné à une surcharge de 30 kilos.
Bayanlar ve baylar, İllüzyonun büyük ustası harika Ambrose... üzerine 50 kiloluk ağırlıklar zincirlenmiş şekilde ölüm zincirlerinden kaçmaya çalışacak.
Mesdames et messieurs le grand Ambrose le maître de l'illusion va tenter de s'échapper des chaînes de la mort, enchaîné à une surcharge de 30 kilos.
Yatağına zincirlenmiş olmalıydın.
Vous être censé être au lit.
Zemine zincirlenmiş durumda!
Il est enchaîné au sol!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]