English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Z ] / Zorladı

Zorladı tradutor Francês

3,631 parallel translation
Beni zorladığın bir adamla.
Un homme que vous m'avez forcé.
Bay, çok zorladığından dolayı bir sorun yokmuş gibi davranman gerektiğini hissettiğini biliyorum, ama- -
Bay, je sais que tu veux donner l'impression que tout va pour le mieux car tu as fait tellement d'efforts, mais...
Seni ihanet etmeye mi zorladım?
Vous ai - je forcer à être infidèle?
Beni buna zorladın, Ronald.
Mais vous m'y avez forcé, Ronald.
Jerry de koşullarını bir şekilde zorladı. Çılgınca eğleneceğimiz kesin.
Jerry s'est bizarrement imposé... ça va être de la folie.
Herb Cramer, Alyssa'nın ampütasyonuna izin vermen için onu zorladığını söyledi.
Herb Cramer vient de me dire que tu l'avais poussé à choisir l'amputation pour Alyssa.
Kimseyi zorladığım falan yok Callie. Yapılması gerekenin bu olduğuna inanıyorum.
Non, je n'ai poussé personne, Callie mais c'est ce qu'il faut faire.
Onlara beni zorladığını söylerim.
Je... je leur dirai que tu m'as forcée.
Sen karımı birini öldürmeye zorladın.
Ma femme a tué quelqu'un pour toi.
- Sen işe koyuluyor olabilirsin ama beni, senin için çalışmaya zorladığın gün korkuyla yaşamaya başladım.
Vous commencez juste. Le jour ou vous m'avez forcé à travailler pour vous, Ma vie est devenue effrayante.
Peki, yani seni iki yıl boyunca daha kim olduğunu bile bilmeden Beth'i gözlemlemeye zorladılar, öyle mi?
Bien, alors, ils t'ont forcé à être le surveillant de Beth pendant deux ans, sans savoir pourquoi.
Seni çok zorladım.
Je t'ai poussé à bout.
Seni olmadığın biri olmaya, zorladığım için çok üzgünüm.
Je suis désolée de t'avoir poussé à être quelque chose que tu n'es pas.
Ormanın ortasına gittik, onu kafasına boynuz takması için ve ormanın içinde geyik sesi çıkararak koşması için zorladım.
Nous étions au milieu des bois je lui ai fait mettre des bois sur sa tête et courir dans la foret en faisant le cri du cerf. Ok.
Kayınbiraderinin etrafta dolaşıp geyik sesi çıkarması için zorladığını söylemiştin.
Tu as dit que tu avais fait courir ton beau-frère autour en criant comme un cerf.
İki ekip de, Sahra'da mükemmel görüntü... almak için sınırları zorladı.
Dans les deux cas, le Sahara a mis les équipes à rude épreuve pendant leur quête de la prise parfaite.
Beni FBI veritabanına sızmaya zorladı.
Elle m'a obligée à pirater la base de donnée du FBI.
Zack, kimsenin seni bir şey yapmaya zorladığı yok.
Zack, personne te fais faire quelque chose.
Conrad'ı anlaşmamızdan vaz geçirdiğinde beni buna zorladın.
Tu m'as forcé quand tu as convaincu Conrad de se retirer de notre marché.
Onu bayağı zorladım.
J'en suis ravi. J'ai été un petit peu dur avec lui.
Ray beni zorladı.
- Je...
Jody zıvanadan çıktı üstelik bunun olacağını söylediği halde sürekli onu zorladım da zorladım...
Jody pète les plombs. Il m'avait dit que ça arriverait, je l'ai poussé et poussé.
Şifreyi vermesi için onu ben zorladım!
Je l'ai forcé à me donner le code.
Bu serayı yapmak için Ezra'yı çok zorladım.
Tu sais, il faudra insister auprès d'Esra Pour que l'on puisse construire les serres.
- Aslında zorladım sayılır.
- Tu ne m'a pas forcé.
- Beni zorladığın falan yok.
- Tu ne m'a pas forcé à faire ça.
- Evet, zorladım.
- Si, je l'ai fait.
Gabrielle, ödeme yapmak için mi yoksa banka zorladığı için mi bir yerden para bulmaya çalıştı, bilmiyoruz. Ama sonuç aynı.
On ne sait pas s'il a essayé de gagner de l'argent facile pour payer Gabrielle ou si la banque lui a forcé la main, mais le résultat est le même.
Bak, ne istediğini biliyorum ama senin beni zorladığın gibi...
Écoute, je sais ce que tu veux, mais je ne forcerai pas Sam au catholicisme
Dr. Byrnes.Eminim insanların bize yalan söylediğinde bunun hayatlarımızı çok daha fazla zorladığını hayal edebiliyorsunuzdur.
Je suis sûr que vous comprenez bien à quel point cela rend nos vies difficiles quand les gens nous mentent.
Otelden ayrıldık ve ardından o adam bizi minibüse binmeye zorladı ve sonrası biraz bulanık.
Nous sommes parties de l'hôtel et ensuite ce gars, nous a poussé dans le van et... la suite est floue.
Sonra da seni çürük morina kafalarını yemeye zorladı.
Et puis il t'a fait avaler des têtes de morues pourries.
Collier olduğunu söylemeye zorladılar sizi.
Ils vous ont forcé à dire que c'était Collier.
Sadece yeğenim olduğun için değil... Kendini burada ısrarcı iş kadınları gibi zorladığın için. Kekini zorla boğazıma tıktın.
Pas... pas car tu es ma nièce, mais car tu t'es imposée ici comme une femme d'affaires forte,... tu m'as fourré ton cupcake au fond de la gorge.
beni kaba kuvvete sen zorladın.
669 ) } Tu m'as obligé à recourir à la violence.
Beni korkak gibi kaçmaya oğlumu bir zindanda görmeye zorladı!
M'obliger à fuir comme un lâche... me conduire ici pour avoir mon fils dans un donjon!
Onu bakım kapısından çıkarmaya zorladı beni.
Il m'a forcé à l'amener à la sortie de la maintenance.
Fyers'ın Yao Fei'den ne istediğini ve kendisine yardım etmeye nasıl zorladığını bildiğini söylemiştin.
Tu as dit que tu savais pourquoi Fyers voulait Yao Fei, et comment il le forçait à aider.
Metrodaki işlediğini düşündüğümüz cinayetin karısını ikinci kez onu terk etmesine mi zorladı?
Quelles sont les chances que l'assassinat nous pensons qu'il est responsable sur le quai du métro obligerait à quitter sa femme le mariage pour une deuxième fois?
- Zorladıkları için özür dilerim.
CECE : Je suis désolé
Küçüklükten beri kendini buna zorladığını söylerdi çünkü babasının gidişinden sonra annesini üzmek istemezmiş.
Il a dit qu'il avait appris ça quand il était petit. pour ne pas énerver sa mère, quand son père est parti.
* Çok zorladın kendini, unuttun kendi ihtiyaçlarını *
♪ you re so ahead of yourself that you forgot what you need ♪
Seni tavsiye etti, hatta bayağı zorladı.
Il vous a recommandée, a aussi poussé assez durement.
Geçmişim hakkında dürüst davranmadığımı biliyorum ve beni zorladığında bir şeyler anlattım ama o zaman bile dürüst davranmadım.
Je sais que j'ai été louche dans le passé, et je ne t'ai parlé que de ce que tu m'as forcé à dire et nous sommes loin du compte.
Bay Barbosa öne geçmek için şartları çok zorladı.
Mr Barbosa est allé jusqu'à prendre d'extrêmes mesures
İster inan ister inanma, beni Nolan zorladı.
Crois le ou non, Nolan m'a forcée à le faire.
Onu ben zorladım.
Je l'y ai obligée.
- Oldu. Belki kuşları, başına açılan dertlerin valiyi, başkanla görüşmek ve Katie'nin okul gösterisine gitmek arasında seçim yapmaya zorladığı gibi Benson'ı canlandırtırız. Hadi baba!
Allez!
Quinn kullanmamız için zorladı.
- La même chose que toi.
Beni zorladılar...
Ils me violaient...
Beni telefon takip cihazı kullanmaya zorladı.
Je l'ai localisé grâce à son portable.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]