English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Z ] / Zorluyorlar

Zorluyorlar tradutor Francês

180 parallel translation
Size söylüyorum, bizi kaçmaya zorluyorlar.
On n'a plus qu'à se tailler!
Herkese sorun çıkarıyorlar. İnsanları taraf tutmaya zorluyorlar.
Ils nous embêtent, ils nous obligent à choisir.
İlla döğüşe zorluyorlar.
Ils m'obligent à me battre.
Capua civarındaki çiftlikleri yakıp yıkıyorlar... başka köleleri de kendilerine katılmaya zorluyorlar.
Autour de Capoue, ils ont dévasté la campagne et forcé les autres... esclaves à se joindre à eux.
Beni babama bakmaya zorluyorlar.
Ils me forcent à le regarder.
Beni zorluyorlar.
Ils m'y forcent.
Bizi, onlar için gemi inşa etmeye zorluyorlar.
Ils nous forcent à leur construire des vaisseaux.
- Çarpışmaya zorluyorlar.
- Nous forcer au combat.
Erich Stahler ve Michael Delaney, arabalarını limitlerini zorluyorlar, Le Mans tarhindeki en çekişmeli mücadelede.
A la 3e et 4e place, Stahler et Delaney poussent leur voiture au maximum dans ce qui est le finish le plus serré de l'histoire des 24 Heures.
Belgrad'a iniş yapmam için zorluyorlar.
Je leur ai expliqué mais les ordres viennent de Belgrade.
Asıl onlar insanları korsan olmaya zorluyorlar
S'il y en a, c'est à cause d'eux. Oui.
Bir yerlere gitmek için zorluyorlar beni.
Mais on me pousse à partir.
Nasıl oluyor da herkes ceza-yok kuralına göre oynarken beni ayrılmaya zorluyorlar?
Pourquoi doivent-ils tous jouer sans pénalités, et pourquoi est-ce qu'on me pousse à partir?
Urquhart'ı nehirden çıkmaya zorluyorlar.
Ils essaient d'éloigner Urquhart du fleuve.
Ellerindeki araçları ve silahları satın almamız için bizi zorluyorlar. Hem de on katı fiyatına.
Ils veulent nous forcer à acheter d'eux les armes et les outils, pour qu'on les paient dix fois plus chers.
Sadece seni dövüşmeye zorluyorlar, hepsi bu.
Ils veulent que tu te battes.
Hep sınırları zorluyorlar.
Toujours des combines.
Beni korkunç bir silah yapmaya zorluyorlar.
Ils m'obligent a créer une arme terrifiante.
Baba, beni kan içmeye zorluyorlar.
Papa, ils me font boire du sang!
Beni zor bir karar vermeye zorluyorlar.
Je suis dans une situation délicate.
- Bunu yapmam için zorluyorlar.
Tu comprends rien. ils me forcent à faire ça.
Bizi Hong Kong'u terk etmeye zorluyorlar.
Ils nous forcent de partir Hong-Kong.
Kafayı üşütene kadar zorluyorlar seni.
Ils te poussent jusqu'à ce que tu déjantes.
Seni buna zorluyorlar mı?
Vous ont-ils forcé à agir ainsi?
Seni zorluyorlar mı Fergus?
Tu t'es fait engueuler, Fergus? Ça arrive.
Piskoposlar seni zorluyorlar.
Nous savons tous que les évêques vous rendent la vie difficile.
Bonanza Jellybean'le birlikte benim emirlerime karşı gelerek. Bir gün konukları Kundalini Yogası denilen şeyi yapmaya zorluyorlar.
Avec l'accord de Bonanza Jellybean et contre mes ordres formels... elle a instauré la pratique du yoga de kundalini.
Ateş yılanını omurgama tırmanması için zihinsel olarak zorluyorlar.
Il s'agit de forcer mentalement un serpent de feu à remonter le long de votre colonne vertébrale.
Yönetim oğlumu hapiste tutuyor Iron Monkey i yakalayayım diye beni zorluyorlar
Le Gouverneur retient mon fils jusqu'à ce que j'attrape Singe de Fer.
Beni sürekli ayakkabı giymeye zorluyorlar.
CENTRE DE detention FEDERAL Ils me font porter ces chaussures tout le temps.
Evet efendim ama benim söylediğim bu kadınlar, yasanın sınırlarını zorluyorlar.
Mais justement, elles veulent qu'on applique la loi.
Sizi olmayacak bir şeye zorluyorlar.
Ils vous poussent à la faute.
Beni zorluyorlar, zorluyorlar.
Ils me poussent à bout!
Seni, bakım ekipmanları olan ekibi kullanmaya zorluyorlar.
Ils te poussent à employer leur personnel et leur matériel.
- Bizi teslim olmaya zorluyorlar.
Ils nous affament
Bizi künyeleyebilmek için dışarı çıkartmaya zorluyorlar.
Ils veulent nous déloger pour nous iso-étiqueter.
Terapistin seni ikna edemeden... işini bitirebilmen için sınırlarını zorluyorlar.
Ils te poussent à le faire... pour que ton psy ait le droit de t'enfermer.
Sana sürekli emirler veriyorlar ve organize "eğlenme" ye zorluyorlar, özellikle iğneleyici tırnak işareti kullanıyorum.
On te dit quoi faire, on te force à faire des trucs "rigolos". Entre guillemets sarcastiques.
Onu iddia edenler mantık sınırını zorluyorlar.
On ne peut pas dialoguer avec ces gens.
Erkekler eşlerini kendilerinden memnun kalmaya zorluyorlar.
Il est écrit que l'homme doit satisfaire sa femme.
Afro-Amerikan, Sami-Amerikan Kadın-Amerikan'la yaşamaya zorluyorlar beni gene!
Ils me font cohabiter avec un Afro-américain, un Sémite-américain et une femme américaine.
onlar marklar'ı kendi marklarına inanması için zorluyorlar!
Ils forcent les Marklars à croire en leur Marklar.
Beni zorluyorlar. Basit bir memurum.
Je ne suis qu'un humble fonctionnaire.
Sana geçer not vermemem için beni zorluyorlar.
Ils m'obligent à invalider les points de mon cours.
Beni yazı burada geçirmeye zorluyorlar. Ama sabahleyin gidiyorum.
Ils veulent que je passe tout l'été ici, mais je pars demain.
Kapı kontrollerini aşırı yükleme yapmaya zorluyorlar.
Ils essayent d'ignorer les commandes de porte.
Birazcık ateş etmeye zorluyorlar, efendim.
Ils ont l'air d'être assez nerveux.
Beni buna zorluyorlar. 'Beni buna zorluyorlar! ''Beni buna zorluyorlar!
"Je suis obligé de faire ça."
Evet, beni biraz zorluyorlar.
Ouais, ils me cherchent des noises.
Üstüne üstlük işe yarayan taktiklerini de ellerinden alıyorlar. Onları işe yaramayan taktikleri kullanmaya zorluyorlar.
Ensuite, ils leur prennent les méthodes qui marchent... et les accusent pour celles qui sont approuvées?
Yanlarında yaşamaları için Menkleri zorluyorlar.
Ils forcent les Manks à vivre dans des réserves.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]