Çalınmış tradutor Francês
1,162 parallel translation
Eşofmanların nedeni Bu sabah çamaşırhaneden getirdiğim tüm çamaşırların birisi tarafından çalınmış olması.
La raison de ce survêtement est que quelqu'un a volé tous les vêtements que j'avais à la laverie ce matin.
Homer'ın kamyonetini buldukları yerden çalınmış.
Aux voitures d'occasion, où ils ont trouvé le camion d'Homer... ils ont dit qu'une Toronado noire leur a été volée.
Sanırım emilen fetüs bir araçtı ya da çalınmış bir vücut.
Je pense que le foetus absorbé n'était qu'un instrument. Un corps volé, si tu veux.
- Çalınmış bir kamyon'dan duydunuz mu?
- Un camion volé, t'es au courant? - C'est à toi?
Askeri kamyonlardan sinir gazı çalınmış.
Du gaz toxique a été volé sur des camions militaires.
Olmaz. O uyarılarla, hiçbir şey çalınmış olmayacak.
Avec les écriteaux, un vrai voleur s'enfuira.
- Bende de bir tane var. - Hayır! Kuzenimin eliyle yazılmış, onun cebinden çalınmış.
Et en voici un autre, tombé de la poche de ma cousine, écrit de sa main et exprimant son affection pour Bénédict.
Bilgisayar çalınmış.
Ton ordinateur a disparu.
- Bir şey çalınmış mı?
- Rien n'a disparu?
- Hey benim tabancam çalınmış
- Mon arme! On me l'a volée.
Bu adamın ya uyuşturucusu çalınmış ya da uyuşturucu çalıyormuş.
Soit ce type s'est fait voler sa drogue, soit il essayait d'en voler.
Marge, bu çocukların içindeki tüm canlılık çalınmış.
Marge, quelqu'un doit étouffer la vie de ces gamins.
- Telsizi çalınmış.
On lui a volé sa radio.
Birşeyler çalınmış ve bizde onu arıyoruz nöbetçi
- Quelque chose a été volé et on va le retrouver. Garde!
Sadece dinle. Trende çalınmış.
On lui a volé à bord du train et il ne l'a pas retrouvé!
O şey çalınmış. Ne yapacağım?
Qu'est-ce que je vais faire?
Norman Hatıra Tabaklarım yine çalınmış.
Mes assiettes Commémoratives de Normandie!
Bir kutu şırıngayla birlikte 200 ünite insülin çalınmış.
- 200 boîtes d'insuline ont été volées.
Kamyon iki hafta önce Fresno'dan... kamyonet ise önceki gün Whittier'dan çalınmış.
Volé á Fresno il y a 15 jours. Le pick-up, á Whittier avant-hier.
Hepsi çalınmış.
Volées.
Kimden çalınmış?
Volés à qui?
Bu çalınmış bir araba ve başımız iyice belada.
Non! C'est une voiture volée! Nous allons avoir de gros ennuis.
Hainlerden çalınmış.
À des traîtres!
Yeni şok cihazım çalınmış! Çekilin!
On m'a déjà volé mon chariot?
Söylentiye göre bir biyolojik silah bu konferans sırasında çalınmış.
Monsieur! On parle d'une arme biologique qui aurait été volée et qui serait ici?
Mike Donely çalınmış bir polis arabasını Kapitol Caddesine doğru sürüyor.
Recherché pour incendie, il fonce sur Capitol Bd, dans une voiture de police volée.
Ruhu çalınmış.
On lui a volé son âme.
Kesin şu kutuda bir sürü çalınmış araba parçası vardır.
La boîte est remplie de pièces volées.
Bugünün ücretleri çalınmış.
On m'a volé la paye de la journée.
Oturmuş, en yakın arkadaşımın birinden birkaç saat önce çalınmış fazlaca samimiyet ve yakınlık içeren bir filmi izlerken hayatımda önemli bir eksikliğin olduğunu fark ettim.
Alors que je regardais ce film intime et tellement personnel, volé quelques heures auparavant à un de mes meilleurs amis, j'ai compris qu'il me manquait quelque chose d'important.
Posta servisinin Bay Zip'inin babamın çizdiği Manikdepresif Postacı'dan çalınmış olduğunu buldu.
Il a découvert que le M. Zip des services postaux était une copie du dessin original du Postier maniaque de mon père.
Sayın Yargıç, bu belge çalınmış, idari bilgiler içermektedir ve kanıt olarak sunulamaz.
Ce document contient des mémos volés. Irrecevable!
Daha önceden gelebilirmiş, ama arabası çalınmış.
Elle serait venue plus tôt, mais on lui a volé sa voiture.
Bu kiralanmamış, şef. Çalınmış.
C'est pas loué, c'est volé.
- Şans. Taşıdığın şey askeriyeye iş yapan bir firmadan çalınmış, adı da Cummins Havacılık.
Mulder, ça a été volé chez un constructeur militaire.
Cesedi ve nasıl veya neden öldüğünü açıklayabilecek deliller, dün gece morgdan çalınmış.
Son corps a disparu de la morgue, ainsi que les autres preuves de sa mort.
Ne çalınmış?
Est-ce que quelque chose a été pris?
Yitmiş ya da çalınmış olabilir.
Elle a pu être volée ou perdue.
Ra'nın gücüyle. Size keyif ve zevk vermesi umuduyla..... uzak diyarlardan çalınmış egzotik bir güzel getirdik.
Par le pouvoir de Râ... voici pour ta délectation et ta satisfaction une apparition exotique, volée dans des contrées lointaines.
Bir şey çalınmış mı?
Rien de volé?
Şu çalınmış numarası yaptığın araba.
La voiture que tu as prétendu volée?
Söz konusu kalıntı çalınmış ve müze müdürü öldürülmüş.
Le rocher a disparu et le conservateur a été assassiné.
Ölçü Taşı çalınmış, efendim.
La clef de voûte a été volée.
Sadece bir saat önce devriyeler, çalınmış olduğunu öğrendiğimiz arabayı durdurmaya çalıştırlar.
Il y a moins d'une heure, la police a tenté d'intercepter la voiture que nous présumons volée.
Çalınmış olması akla uygun ancak Moskova'dan bir doğrulama gelmedi.
Il peut s'agir d'un vol. Mais Moscou n'a rien confirmé.
Ciftlik aletleri calınmıs hayvanlar katledilmiş.
les animaux massacrés...
"Saklanırken aksırma, yalan söylerken gülme ve asla ve asla gelinliği, arabası veya köpeği çalınmış bayanların parasını alma."
bien des choses... mais aussi : " N'éternue pas quand tu te caches...
Ayrıcalıklı kılınmış.
La privilégiée.
Görünüşe göre tabutundan çalınmış.
Un vol, apparemment.
Çalınmış!
On m'a volé mon H!
Meslektaşım ve ben, çiçek üreten... tanınmış bir grubu temsil ediyoruz... ve çok zor koşullar altında çalışıyoruz.
- Nous représentons des horticulteurs confrontés à des conditions très hostiles.