Çağır tradutor Francês
17,188 parallel translation
- 1, 2, 3. Dr. Savetti'yi çağır..
Prévenez le Dr Savetti que nous avons trouvé son patient.
Bizi operasyon odasına mı çağırıyorlar?
demandent notre présence à l'OP peut être?
Destek ekibi çağır.
Appelle du renfort.
Doktor çağırın!
Ramenez un médecin!
Yerimize geçmesi için tesisatçı çağırıp dışarıda takılmaya ne dersin?
Que dirais-tu d'appeler un plombier pour prendre la relève, et que toi et moi allions nous détendre?
Bacağıyla ilgilenmeleri için ortopediden birini çağır.
Faites sûr de faire venir un orthopédiste pour jeter un oeil à cette jambe.
Sonra görev gücüne çağırıldım... -... ve eve gelme zamanı olduğunu anladım.
Puis on m'a appelé pour mener les choses et je suis rentrée à la maison.
Düşmanca bir durumu tartışmak için bir toplantıya çağırıldı
Il a convoqué un conseil d'administration pour discuter d'un rachat hostile.
Yardım gerekse çağırın!
Appelez si vous avez besoin d'aide!
- Biliyorum da arkadaşlarımdan birine dokunmak istediğimi söylersem İnsan Kaynakları'na çağırılırım.
- Je le sais. Mais si je dis que je veux toucher l'un de mes amis, les RH vont me convoquer.
Matias, çağırılmaktan hoşlanmam.
Je n'apprécie pas qu'on me convoque.
Ona bir taksi çağırın.
Appelez lui un taxi.
- Neal'ı çağır, Jesse.
- Allez chercher Neal, Jesse.
Hemen güvenliği çağırın.
Appelez la sécurité.
Hemen Shahir'i çağır.
Appelez Shahir. Nous avons besoin de lui maintenant.
- Ambulans çağır.
Appelez une ambulance.
Setten çağırıyorlar.
Ils ont besoin de toi sur le plateau.
Evet, Hapstall davasının hâkimi çağırıyor gitmezsem Bayan Keating şüpheye düşer.
Le juge sur l'affaire Hapstall me veut à une réunion. et si je n'y vais pas, Mme Keating sera suspicieuse.
Merak etme, yardım çağırıyoruz.
Ne vous inquiétez pas. L'aide arrive.
Selam, bende arada işe çağırılan bir şeker kızım.
Salut, je suis à peine employées Arm Candy.
Eyalet Scott Pierre Paul'u çağırıyor.
L'État appelle Scott Pierre-Paul.
Eğer bana ihtiyacınız olursa çağırın.
Criez juste si vous avez besoin de moi.
Hayır, ben çağırmadım.
Non.
Konsültasyona çağırıyorlar.
J'ai une consultation.
O doktorun odasına çağırıldığım an oyun biter.
Dès que je passerai la porte du médecin, c'est fini.
Onu çağırır mısın?
Vous pouvez aller le chercher?
Ambulans çağırın lütfen.
Appelez une ambulance.
Brick, ablan çağırıyor.
Brick, ta soeur est sur le truc.
Belki de bu sabah beni buraya çağırıp Beckket'ın telfonunu hackleyip ona mesaj atan gizemli kişiyi bulmam için çağırdığını söylemeyi de unutmuşsundur?
Tu as aussi du oublier la partie où tu m'as demandé de venir ce matin pour pirater le portable de Beckett et découvrir qui lui a envoyé ce texto?
Biraz öyle ama Einstein'dan alıntılayacak olursam "Bilimin peşinden gitmek bizleri insanların koyduğu kuralları görmezden gelmeye çağırır."
Un petit peu, mais... si je peux citer Einstein, "La recherche scientifique nous demande d'ignorer les règles créées par l'homme"
Abe, çok üzgünüm ama görev beni çağırıyor.
Abe, je suis désolée, le devoir m'appelle!
Dr. Cole Guthrie'yi çağırın.
Bipez le Dr Cole Guthrie.
Lanet olsun, beni çağırıyorlar.
Et merde. Je suis bipé.
Çağırıyorum ama cevap yok.
J'arrête pas de le biper. Rien.
Hançer beni çağırıyor.
C'est la dague. Elle m'appelle.
30 yıldır devam ettiği senfonisinin son dokunuşlarını yaparken kayda almam için beni çağırdı Maestro.
Le maestro m'a personnellement invité chez lui pour documenter comment il va mettre sa dernière touche à une symphonie qu'il écrit depuis 30 ans.
Kardiyodan Pierce'ı çağırın.
Bipe la cardio. Je veux Pierce.
Birilerini çağırıyorlar ama geleceklerini sanmıyorum.
Enfin, ils font appeler des gens, mais ça ne va pas arriver.
- Doktorları çağırın!
Appelez le médecin!
- Doktorları çağırın!
Appelez les secours!
- Hemşireyi çağırmamı ister misin? - Hayır, sadece bebeğin nasıl olduğunu öğrenecektim.
- Je veux juste du nouveau sur la santé du bébé.
Eğer onu görürsen destek çağır.
Si vous le voyez, appeler pour la sauvegarde.
Ama olay şu ki Bruntouchables olarak çağırıldığımızda hazırız ve hazır kalmalıyız. Çünkü James anti-programlamadan çıktığında dünya bizi tekrar çağırabilir.
Mais le point est l'Bruntouchables, lorsqu'il est appelé, étions prêts, et nous devrions rester prêt, parce que dès que James sortir de la programmation, le monde pourrait faire appel à nous à nouveau.
Görev çağırıyor.
Ah, le travail m'appelle.
Firavunlar ve Bravolar üç eyaletten de destek çağırıyorlar.
Les Pharaohs et les Bravos appellent * des renforts dans trois etats.
Taksi çağırıyorum.
Pour le taxi.
Yardım için Lopez'i çağır ve kan hazırla.
Appelez Lopez pour assister et apporter du sang de secours.
Benim için Kaptan Patterson'ı çağırır mısın?
Pouvez-vous aller chercher le capitaine Patterson?
Bağışçılar çağırıyor.
Appels de donateurs.
Tamam, Kadın ve Doğum uzmanını çağırın.
D'accord.
- Kepner, Pierce'ı üç numaralı ameliyathaneye çağır. - Tamam.
- Kepner, bipez Pierce au bloc 3.