Çörek tradutor Francês
1,995 parallel translation
- Çörek?
- Un beignet?
Sadece çörek, bir düzine gül değil.
C'est un beignet, pas des roses.
Bazen çörek, sadece çörek olmakla kalmaz.
Parfois, un beignet n'est pas qu'un beignet.
Sana bir çörek verdim Sam.
Je t'ai donné un beignet.
Bir de pudra şekerli çörek.
Et des donuts au sucre glace.
- Çörek aldım. Paskalya için daha uygun gibi geldi bana.
- J'ai acheté des pains perdus, qui me paraissaient plus appropriés pour ces fêtes.
Çörek'i 3 numaralı muayenehaneye götürün.
Amenez-le dans la salle 3.
Daha önce Çörek'i hiç o kadar sakin görmemiştim.
Je n'avais jamais vu Muffin aussi calme.
Aile mücevherini verir, ardından da fırında çörek pişirirken bulursun kendini.
Ça exhibe ses bijoux de famille, et on finit en cloque!
Pekala, ben... Gitmeliyim, çünkü nasıl çörek yapıldığını öğrenmem gerek, yani...
Bien, je... { \ pos ( 192,225 ) } Je dois y aller, car je dois trouver comment faire des scones, alors...
Bakmak istersen, annemin çörek tarifi var.
Ma mère a une recette de scone, si tu veux.
Jenny'nin annesi dün gelip çörek dağıtırken ona yardım etti, neden birkaç arkadaşımı yardıma çağırmam sorun oluyor anlamadım.
La mère de Jenny l'a aidée à distribuer des gâteaux, je vois pas pourquoi mes amies pourraient pas m'aider.
Biraz daha çörek ve sos isteyen var mı?
Quelqu'un veut du pain au lait, de la sauce?
Mesela şu çörek meselesi.
comme ce truc des donnuts?
İşe çörek getirdiğinde insanlar seni sevecek mi?
T'apportes des donnuts au boulot pour que les gens t'apprécient?
Konuşmamı dinlemek için çörek ve bilete ne dersin?
Un donut et un ticket pour ma conférence?
Çörek alayım.
Juste un donut.
Bu çörek işi sen de işe yarıyor, değil mi?
- à venir à ta conférence? - Le truc des donuts a marché avec toi.
Dünya tersine dönmüş. Polisler çörek yemiyor.
Il a dû geler en enfer si les flics mangent plus de donuts.
Çörek sever misin?
Vous aimez les donutt?
Tıpkı jöleli çörek üstündeki toz şeker gibi.
Quelle ironie. C'est comme du sucre en poudre sur un beignet glacé.
Çocukları dert etme Onları Eugenia'ya emanet ettim Onlara iyi bakarsa, ona çörek pişireceğimi söyledim İyi olacaklar, kaltak çöreğe bayılır.
T'inquiète pas pour les gosses. Ils sont avec Eugenia. Je lui ai promis une tarte en échange du service.
Kanada'da insanlar arkadaşça yaklaştıkça onlara bir sigara ya da çörek verdiğiniz sürece nereli olduğunuzu umursamazlar.
Au Canada les gens se foutent d'où vous venez, tant que vous êtes amicaux et peut-être si vous leur filez une clope ou un donut.
Bilemiyorum, sıcak çörek ya da baharatlı et?
- Peut-être "pain chaud", "porc épicé"?
Tarçınlı çörek paketini açmaya çalışıyorum.
J'essaie d'ouvrir cette boîte de pâte.
Sanırım imansız bir çörek paketimiz var.
On est tombés sur une boîte rebelle.
Ve yumurtalar da çörek paketin mi?
- Oui. Les œufs, c'est bien ton tube de pâte?
- Yaban mersinli cevizli çörek.
- Des brioches myrtilles-noix.
Hadi ama.Buraya Kevin hakkında üzüntümü paylaşmaya ve çörek yediğimi görmeye gelmediğini anlayacak kadar tanıyoruz birbirimizi.
Allons. On se connaît depuis assez longtemps. Je ne vais pas croire que tu es là pour t'apitoyer sur mon neveu et me regarder manger un beignet.
Kokulu bir mum koydum. - Artık gömleklerin tarçınlı çörek gibi kokacak. - Vay.
J'ai mis une bougie parfumée dedans, et maintenant tes blouses vont sentir comme les petits pains à la cannelle.
Sadece arkana yaslan ve çörek ye.
Assieds-toi, relax, mange un donut.
Çörek ister misin?
Un scone?
Pişiyor. - Çörek? - Fırında.
Cuisinée au four.
Lavantalı çay ve kuru üzümleri çıkarılmış çörek istiyorum.
Un thé à la lavande et quelques scones sans raisins.
Müdürün sahnesi çörek gibi ufalanıyor.
On dirait que l'arène du gardien s'émiette comme un cookie.
Kahve mi istersin yoksa çörek mi?
Vous voulez du café ou un muffin?
Çörek mi?
Écoute-moi, trésor.
- Gidip çörek almamı ister misin?
- Je vous achète des donuts?
Çörek yapıyorum.
J'ai fait des donuts.
Çörek istemiyor musun?
Tu ne veux pas de donuts?
Çörek ister misin?
Tu veux un donut?
Çörek istemiyor musun?
Tu veux pas un donut?
Mardi Gras bayramında, babam evde çörek yapardı.
Pour Mardi gras, mon père faisait des bugnes.
Suratım içine bademli çörek sokulmuş koi balığına benzer.
Mon visage ressemble à une carpe coincée dans un cookie aux amandes!
Yapabilirsin. Dört tarçınlı çörek...
On veut simplement des gâteaux à la cannelle.
Çörek sütsüz yenir mi?
Un beigne sans lait, c'est nul.
Selam Çörek.
Salut, Muffin.
Çörek, cidden mi?
- pour pouvoir repasser tes partiels. - Des muffins, vraiment?
Çörek ve bilet?
- Un donut et un ticket?
Çörek ve viski.
Pâtisseries et whisky?
- Çörek yok mu bugün?
- Hé, pas de donuts, aujourd'hui?