Çıktın tradutor Francês
21,106 parallel translation
sevgili Bayan Ross, beni dışarıda bırakmak istediniz, ve "Venere Bella" aryası başlamadan aceleyle çıktınız,
Ma chère Mlle Ross, vous essayiez de m'enfermer dehors, et après vous quitteriez la représentation immédiatement avant "Venere Bella,"
Sen... -... pek bir ısrarcı çıktın be.
Tu... tu es têtu.
Amma taşaklı çıktın.
T'as du cran.
Bir anda deli gibi çıktın gittin tıpkı günü kurtaracak bir süper kahraman gibiydin.
Tu es sorti d'ici comme un fou, comme un super héros parti sauver le monde.
Sara'dan daha bebek çıktın sen de.
Tu es un plus gros bébé que Sara.
Siz sulular kontrolden çıktınız.
Vous êtes déchaînées.
"WrestleMania bahsi" oynamak gibi aptalca. Ama haklı çıktın.
Comme parler sur WrestleMania stupide.
O şeyden nasıl çıktın?
Comment es-tu sortie de ce truc?
Niye dışarı çıktın o zaman?
Pourquoi tu es sorti? Pourquoi tu ne m'as rien dit?
Ne yazık ki, yoluma çıktın.
Malheureusement, tu es sur mon chemin.
- Ama orası ortaya çıktı.
- Mais l'endroit n'est plus sûr.
Tünel konusunda haklı çıktığını söyle.
Dis-lui que c'était les tunnels.
Scott'a haklı çıktığını söyle.
Dis à Scott qu'il avait raison.
Haklı çıktığını söyledi.
Elle a dit que tu avais raison.
Maalesef Dark Druid'in gözlerime şifası geçici çıktı.
Malheureusement, la guérison de mes yeux par un Dark Druide ( druide sombre ) n'est que temporaire.
Çıktığımız zaman da herkes sistemin voltaj düşüklüğü yüzünden yeniden başladığını düşünecek.
Et quand nous serons partis, Tout le monde va croire que le système a redémarré à cause d'une coupure de courant.
Evet, kız arkadaşın,... "Ölümcül silah" diye Kaplumbağa'ya 1'den 4'e kadar saymaya karar verince, işler biraz yolundan çıktı.
Les choses ont dérapé après que ta copine ait décidé de devenir une "arme fatale".
Nasıl çıktığını hatırlıyor musun?
Comment tu es sorti?
Bir asırı aşkın süredir her gün kalbim parçalanarak göğsümden çıktı.
Chaque jour durant plus d'un siècle, j'ai eu le cœur arraché du torse. C'était une vraie misère totale.
Pişman olacağım tek şey, senin ne kadar kontrol dışına çıktığını geç farketmem ve terk ettiğini unutman.
La seule chose que je regrette est de réaliser à quel point tu es hors de contrôle, et tu peux oublier de partir.
Pişman olduğum tek şey senin nasıl kontrolden çıktığını fark edememiş olmam!
La seule chose que je regrette est de réaliser à quel point tu es hors de contrôle.
Ameliyattan çıktığın an buradaydım ben.
J'étais là dès qu'ils t'ont ramenée du bloc.
Thea Felicity'nin ameliyattan çıktığını söyledi.
Thea a dit que Felicity était sortie de chirurgie?
Evet ama Chang kimliğinin açığa çıktığını ve özellikle Waller'la konuşman gerektiğini söylemiş.
C'est vrai, mais tu as dit que Chang disait qu'il était compromis. Et il t'a précisément dit d'aller parler avec Waller.
Yemeğe çağırmak için üst kata çıktığımda orada olmadığını gördüm.
Je suis montée le chercher pour le dîner et il était parti. Parti.
Evime gelip yalanlarını fısıldama oyunundan da bıktım bitti her şey!
Cette habitude que nous avons où tu viens dans mon appartement et où tu me murmures tes mensonges. C'est terminé!
O evlilikten iki iyi şey çıktı kızım ve yalan dedektörüm ki kusursuzdur ve şu an acayip ötüyor.
Il n'y a eu que deux choses qui sont sorties de ce mariage, ma fille et un détecteur à conneries, ce qui est impeccable, et juste maintenant, il en détecte.
Bu inanılmaz bir teknoloji kendi ses dalgalarını okuyor ve onları, çok kanallı dijital bir çıktı olarak işliyor.
Cette technologie est géniale. Ça lit vos propres émissions vocales et les renvoient par sortie numérique à plusieurs canaux.
Silahımız var, ama onların da silahları var bu yüzden oraya çıktığımızda öldürmekte tereddüt edemeyiz, anladın mı?
On a des pistolets, mais eux aussi, donc quand on sort, tu ne peux pas hésiter à tuer, tu comprends?
Günün birinde, bana buraya nasıl girip çıktığını anlatacaksın.
Un de ces jours, vous me direz comment vous entrez et sortez d'ici.
Bay Seldon, ne iradesiz bir pislik çıktın sen de.
M. Seldon, espèce d'acarien sans volonté.
Lazarus Çukuru'ndan çıktım ve Speedy oldum. Ama son zamanlarda ben böyle bir insan mıyım diye soruyorum kendime. Bir adamı küçük kızını öldürmekle tehdit ettim.
Speedy, mais, je me demandais juste si c'est qui je suis vraiment, et j'ai menacé de tuer une petite fille, et j'ai réalisé que j'étais la fille de mon père, donc j'ai pensé à Laurel
Adamlarım çaldığınız malları ormanda aramaya çıktılar fakat siz arkadaşlarınızla ölmeyi tercih etmediniz.
Mes hommes font des recherches dans les forêts de ma propriété mais vous avez choisi de ne pas mourir avec eux.
Thea'nın sevgilisiyle birlikte şehir dışında çıktığını söylemiştin hani?
Tu avais dit que Thea et son copain avaient quitté la ville.
Üzgünüm, cevabınız yanlış çıktı.
Je suis désolé, c'est une mauvaise réponse.
Dışarı çıktığınızda Beklerken servisin gelmesini
♪ Et en sortant, en attendant le car, ♪
Dövmelerin zor çıktığını biliyorum. Hele derinse. Eğer evde yapılmışsa daha da zordur.
Un tatouage, c'est difficile à effacer.
Captain Bay Seavers'ın kan tahlilinden silikatlı mineraller çıktı.
Capitaine, l'analyse du sang de mademoiselle Seaver révèle des traces de silicates.
Güçlerinin ortaya çıktığını anlamayacağımı sanarak aptal olduğumu sanmışsınız.
Vous devez penser que je suis stupide pour ne pas soupçonner que vos pouvoirs ont émergé.
Oranın morg olduğunu bilmiyordum avluya çıktığını sanmıştım.
J'ignorais que c'était la morgue.
Yerini gizliyor ama laptop'a, civardaki kablosuz ağ işlemlerinin bir çıktısını yollayan gizli bir program yükledim.
Ça masque son emplacement, mais j'ai été capable d'installer un programme espion qui envoie des captures des activités locales sans fils.
Paraların sahte olduğu ortaya çıktığından ve iş ortaklarınız sizi bıraktıktan sonra hapse gireceksiniz Sybil Griffiths de yerinize geçip müşterilerinizi ve ticaret yollarınızı elinizden alacak ve size hiçbir şey bırakmayacak.
Les billets seront signalés comme contrefaits, vos associés vous abandonneront, vous serez en prison, et Sybil Griffiths s'installera, prenant vos clients et vos axes commerciaux, vous laissant sans rien.
- Evet, haklıydın. Vargas'ın kanında yüksek miktarda iblis zehri çıktı.
Grosse quantité de venin dans le sang de Vargas.
Robin'in kadın olduğunu sandın ve bir erkek mi çıktı? Evet.
Était une femme et non un homme?
Stigmatamın ortaya çıktığı gün!
Le jour où j'ai eu les stigmates.
Yerleştirme tamamlanmadan hemen önce uçağın gövdesindeki bakım ambarına tırmanıp çıktılar.
Ils sont sortis juste avant que l'atterrissage soit achevé... on escaladé le fuselage jusqu'à une trappe de maintenance.
Odana bensiz çıktığını.
Que tu allais dans ta chambre sans moi?
Lucilla'nın ateşi çıktı.
Elle est désolée mais elle a de la fièvre.
Yemek yerken telefonu masanın üstüne koymak kabalıktır.
C'est déplacé d'avoir son portable sur la table pendant qu'on mange.
Çıktığın biri yok ki Dennis.
T'as plus de meuf.
Ve, daha da önemlisi, omuzluklar çıktığında hayat kalitesinin yükselişte olmasını sağlamak.
Et, plus important, une vie paisible, hors du terrain.