Ölmene izin vermeyeceğim tradutor Francês
109 parallel translation
Barney, ölmene izin vermeyeceğim.
Barney... Barney...
Ölmene izin vermeyeceğim.
Tu ne vas pas mourir.
Ölmene izin vermeyeceğim. İzin vermeyeceğim.
Je ne vous laisserai pas mourir.
- Ölmene izin vermeyeceğim. - Hayır, çok geç. - İyi olacaksın.
Treadstone, troisième étage, ta chambre...
Ölmene izin vermeyeceğim.
Je t'en empêcherai.
Ölmene izin vermeyeceğim.
Je ne te laisserai pas mourir.
Hımm! Ben bu kadar kolay bir şekilde ölmene izin vermeyeceğim!
Tu ne mourras pas sans souffrir!
Bana açıklama yapana kadar ölmene izin vermeyeceğim Cinayetlerimi neden çalıyorsun?
Je ne te tuerai pas, tant que tu ne me diras pas... pourquoi tu as volé mes crimes.
Öylece buradan çıkıp giderek ölmene izin vermeyeceğim.
Je ne vous laisserai pas mourir.
- Ölmene izin vermeyeceğim. Ölmek istemiyorum...
Je ne te laisserai pas mourir.
- Ölmek istemiyorum... - Ölmene izin vermeyeceğim.
Je t'en prie, meurs avec moi.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
Je t'en prie, meurs avec moi.
Ölmene izin vermeyeceğim!
Viens, je te laisserai pas mourir.
Ve ölmene izin vermeyeceğim. Ne olduğunu kanıtlamak için, içindekini kanıtlamak için.
Je ne te laisserai pas mourir pour prouver qui tu es et quel mal te ronge.
Bana onun yerini söylemeden, ölmene izin vermeyeceğim, anlıyomusun.
Je ne te laisserai pas mourir avant que tu me dises où elle est.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
- Je ne te laisserai pas mourir.
Şehit düşme olayını bırak Aeryn. Ölmene izin vermeyeceğim.
Ne joue pas les martyrs, Aeryn, tu ne vas pas mourir.
İnanç ve çok çalışmak. Çünkü benden önce ölmene izin vermeyeceğim.
"Persévérance et travail"... car vous n'avez pas intéret à mourir avant moi!
- Ölmene izin vermeyeceğim.
- Je ne peux te laisser mourir.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
Je ne te laisserai pas mourir.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
- Tu ne vas pas mourir.
Ölmene izin vermeyeceğim.
Je ne t'abandonnerai pas.
Ölmene izin vermeyeceğim!
Je ne te laisserai pas mourir!
Ölmene izin vermeyeceğim.
Je ne te laisserais pas mourir.
Senin de ölmene izin vermeyeceğim.
Et je ne te laisserai pas mourir ici non plus.
Kolayca ölmene izin vermeyeceğim.
T'inquiète, ce n'est que le début.
Ölmene izin vermeyeceğim, bunu yapmayacaksın.
Rentre avec moi. Donne-moi le téléphone.
Ölmene izin vermeyeceğim.
Je ne vais pas te laisser mourir.
Ölmene izin vermeyeceğim.
Je ne vous laisserai pas mourrir
Burada ölmene izin vermeyeceğim bir tür bitki gibi böyle.
Je ne vais pas te laisser mourir, comme un légume.
Ölmene izin vermeyeceğim.
Je ne vous laisserai pas mourir.
Ölmene izin vermeyeceğim!
Je te laisserai pas mourir!
Hatta ölmene izin vermeyeceğim.
Tu ne vas pas mourrir, point.
Ölmene izin vermeyeceğim.
- Je ne te laisserai pas mourir.
Ölmene izin vermeyeceğim, seni sürüklemek zorunda bırakma!
Je ne vais pas vous laisser mourir, alors ne m'obligez pas à vous traîner!
Sana söylemiştim, açlıktan ölmene izin vermeyeceğim.
Je te l'ai dit, je te laisserai pas mourir de faim.
Bu kadar kolay bir şekilde ölmene izin vermeyeceğim.
Je n'étais pas admis dans ton petit groupe.
Ölmene izin vermeyeceğim.
Je te laisserai pas crever.
Ölmene izin vermeyeceğim! Vermeyeceğim!
Je ne te laisserai pas mourir!
Sen ölmeyeceksin. Ölmene izin vermeyeceğim. Senin ölmene izin vermeyeceğim.
Je ne te laisserai pas mourir.
Ölmene izin vermeyeceğim.
Je te laisserai pas mourir.
Ve tek başına ölmene izin vermeyeceğim.
Et je ne te laisserai pas mourir seul.
- Bay Charter, ölmene izin vermeyeceğim.
Vous garder en vie.
Ölmene izin vermeyeceğim. - Sık dişini.
Je te laisserai pas mourir.
Yalnız ölmene izin vermeyeceğim.
Je ne te laisserai pas mourir seul.
Ölmene izin vermeyeceğim. Yaşayacaksın!
Je t'aiderai à vivre.
- Ölmene izin vermeyeceğim.
- Je ne te laisserai pas mourir!
Ölmene izin vermeyeceğim.
Je ne peux pas te laisser mourir.
Kolay kolay ölmene izin vermeyeceğim.
Je ne te laisserai pas mourir aussi facilement.
Ve ben senin ölmene de izin vermeyeceğim.
Et je ne vais pas te laisser mourir aussi.
Ölmene izin vermeyeceğim.
Je ne vais pas vous laisser mourir. Allez.