English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Ö ] / Ölmüsler

Ölmüsler tradutor Francês

370 parallel translation
Balıkları o kadar az ki yalnızlıktan ölmüşler herhalde.
Il a si peu de poissons qu'ils meurent de solitude!
Sokağa çıkmışlar. Karar verememişler, yürümüşler, yürümüşler, yürümüşler, sonunda açlıktan... ölmüşler.
Ils sont sortis et ils ont marché, marché, et finalement, ils sont morts de faim!
Ya hepsi gitmişler ya da ölmüşler.
Ils sont partis, ou morts.
- Ölmüşler. - Çok olmuş mu? - Yaklaşık bir hafta.
Crazy Horse les a coincés et mis en pièces!
Ölmüşler, yoksa hemen saldırırlardı.
Vivantes, elles nous auraient attaqués!
- Ölmüşler mi?
- Ils sont morts?
- Ölmüşler mi?
- Ils y sont restés?
Ölmüşler.
Morts.
Hepsi aynı anda ölmüşler.
Ils sont tous morts en même temps.
Nasıl? Nasıl ölmüşler?
De quoi sont-ils morts?
Ölmüşler.
Morts, tous deux.
Yatağın üzerinde ölmüşler.
Ils sont morts au lit.
- Ölmüşler mi?
- Morts?
Uzun süre önce ölmüşler.
Morts depuis longtemps.
Açlıktan telef olmuşlar. Tahıl dolu bir ambarda, açlıktan telef olarak ölmüşler.
Ils sont morts de faim dans un coffre rempli de grain.
Ölmüşler mi?
Ils sont morts?
Bir şekilde hepsi ölmüşler, Teğmen.
- On ne dirait pas qu'ils sont morts.
Hepsi sırayla ölmüşler gibi görünüyor, efendim.
C'est comme s'ils s'étaient tous évanouis.
Bazıları hemen ölmüşler, fakat birkaç kişinin delirmek için zamanı varmış.
Certains ont eu le temps de devenir fous.
- Ölmüşler mi, yaşıyorlar mı?
Morts ou vivants?
- Ölmüşler.
- Morts.
Ve hazımsızlıktan ölmüşler.
Et qu'ils sont morts d'indigestion. Oui.
Birlikte ölmüşler ama aynı çukura gömülmemişler.
Ils sont morts ensemble. Sans être mis dans le même trou.
Ve botulismden ( gıda zehirlenmesi ) ölmüşler.
Et elles sont mortes du botulisme.
- Yemişler, kuyruğu yemişler ve botulismden ölmüşler.
Elles ont mangé... Elles ont mangé la queue. Et elles sont mortes du botulisme.
Sonunda üçüde ölmüşler.
Les trois ont fini par mourir.
Diğer Kurbanlar hep iç kanamadan ölmüşler! Bu da Yılan'ın işi!
Intestins broyés, les sept orifices en sang, ça doit être le serpent.
Oh, evet. Ölmüşler tabii.
Oui, tous morts.
Arkada da iki adam var ikisi de ölmüşler.
Les deux hommes de queue... Ils sont morts.
Çocuklar bir kaç saat önce ölmüşler.
Les enfants étaient morts depuis plusieurs heures.
Ölmüşler mi?
Sont-ils morts?
Hepsi ölmüşler.
Ils sont tous morts!
Ölmüşler. İki panter kaldınız.
Il ne reste plus que deux panthères.
Nedir bu? - Çok genç yaşta ölmüşler!
Ils sont tous morts si jeunes?
Ölmüşler.
Tous morts.
Binlerce Çinli bu ülkeye gelmiş ve raylarda çalışırken ölmüşler.
Des milliers de Chinois sont morts en construisant les chemins de fer.
Ölmüşler ve gitmişler.
Ils mourraient anonymement.
Ölmüşler!
Ils les ont tuées!
Bir kovboyun ara sıra ziyaret ettiği bir ailesi hiç olmuyor. Ölmüşler mi?
Le cow-boy, n'a-t-il pas de parents?
Hemen oracıkta ölmüşler.
Ils sont morts sur le coup.
Görev yerlerinde ölmüşler.
Ils sont morts à leur poste.
- Doğal nedenlerden ölmüşler.
- Morts de cause naturelle.
Kayıtlara girmesi için, onlar yaşlılıktan ölmüşler.
D'après l'analyse, ils sont morts de vieillesse.
Açlıktan ölmüşler.
Ils ont crevé de faim.
Ölmüşler.
Ils sont morts.
Yıllar önce ölmüşler.
Ils sont morts depuis longtemps.
Ölmüşler, ama bizim peşimizdeler.
Ils sont morts, mais ils continuent.
Tüm kurbanlar kafataslarının arkasındaki bir delik yarasıyla ölmüşler.
Tous sont morts de perforations à la base du crâne.
İğrenç yaratıklar! Lanet olsun, ölmüşler.
Tiens, prends ça.
- Benimkiler, ben küçükken ölmüşler.
Mes parents sont morts quand j'étais petit.
Brittain'i sende duydun. Odalarında kısılıp, tek başlarına ölmüşler. Bu bana göre değil!
Comme sur le Brittain, seuls à mourir dans leurs cabines.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]