Ölmüstü tradutor Francês
2,504 parallel translation
Tabii kadın ölmüştü.
Elle a disparu.
Ama içim zaten ölmüştü.
Mais j'étais déjà morte à l'intérieur.
Ölmüştü!
Il était mort!
Sonra bir sessizlik, Romeo çotan ölmüştü.
Puis le silence. Roméo était mort.
O ölmüştü.
Il était mort.
C.C. Wharton ve Aaron Wharton yere düştüklerinde ölmüştü, Odus kaçıp gitti.
C.C. Et Aaron étaient morts en touchant le sol, Odus seulement esquinté.
Ayrıca Buddy Holly de ölmüştü.
Mozart, écrit trente symphonies, et Buddy Holly était mort.
"Ve benim için de iyi değildi." diye düşündü Beyaz Mike. Bir gün önce annesi ölmüştü.
"Et ce ne fut pas bon pour moi", se dit White Mike... dont la mère était décédée un jour plus tôt.
Annesi 20 dakika önce AIDS'ten ölmüştü.
Sa mère est morte du SIDA 20 minutes avant.
Başka güçsüz biri olsaydı şimdiye ölmüştü.
Un autre serait mort.
Baban oraya geldiğinde, Silvio ölmüştü.
À l'arrivée de votre père, Silvio était mort.
Bizim masamızda ölmüştü.
Il est mort sur la table.
Uyandığımda ölmüştü.
Elle était morte quand je me suis réveillé.
Biz gelmeden önce ölmüştü.
Il est mort avant qu'on arrive.
Hatırlıyor musun, Pancaldi plajında ölmüştü?
Pourquoi vous riez? - Moi aussi, je veux rire.
Ölmüştü!
Doucement, tu es prête?
Geri döndüğümde hepsi ölmüştü.
Quand je suis revenue, ils étaient... tous morts.
Bir müşteriyle. Tam iş tutarken adam ölmüştü.
Avec un client, mort en pleine action.
Baldıran otu olsaydı ya şimdiye ölmüştü ya da tedaviyle daha iyiye gitmeliydi.
La ciguë l'aurait tué, ou il aurait réagi au traitement.
Kafasına aldığı beşinci tekmeden sonra ölmüştü.
Il était mort au bout du 5e coup.
Saç kurutma makinasından elektrik çarpınca ölmüştü.
Elle est morte électrocutée par un séchoir.
Prens ağabeyim ve eşi o gemi kazasında ölmüştü bu taht kavgasına da o olay neden oldu zaten. Kimse kurtulamamıştı.
Mon frère et sa femme sont morts dans un naufrage, celui qui a causer cette guerre pour l'accession au trône.
Sonra geçen hafta bir telefon geldi, Hank akciğer embolisinden ölmüştü.
La semaine dernière, on m'a appelée. Hank était mort d'une embolie pulmonaire.
Amy McBride da dört ay önce o haznede ölmüştü.
Amy McBride est morte dans la chambre il y a quatre mois.
Son baktığımda üç kişi ölmüştü.
On a quand même un triple homicide.
Oraya gittiğimde ölmüştü ama bırakamadım.
Le temps d'arriver, elle était morte, mais, j'ai pas pu arrêter.
İntikam istiyordu, karısı ölmüştü.
La vengeance.
Onu bulduğumda ölmüştü.
Il était mort quand je l'ai trouvé.
Biz buraya geldiğimizde ölmüştü.
Elle est morte depuis notre arrivée.
Buraya geldiğimde ölmüştü.
Elle était en arrêt quand je suis arrivé.
anında ölmüştü zaten.
Il est mort sur le coup.
Burma, Mandalay'de bir hastane çökmüş ve 121 kişi ölmüştü.
Il y a quelques mois, un hôpital s'est effondré à Mandalay, Birmanie, 121 morts.
Sarah çoktan ölmüştü.
Sarah était déjà morte.
- Çünkü babam ölmüştü.
- Parce que... Parce que mon père est décédé.
- Ve düşüp ölmüştü.
- Et il est tombé et est mort.
O ölmüştü.
C'était mort.
Izzy, dün akşam öldü. Tavuklarsa daha önce ölmüştü.
Izzy est morte cette nuit, les poules sont mortes en premières.
Onu hemen içeri aldım ama çoktan ölmüştü.
Je l'ai ramené, mais il était déjà mort.
Arkadaşlara söyledikten sonra onu içeri aldım ama çoktan ölmüştü.
Comme je l'ai dit, on l'a ramené mais il était déjà mort.
Sanırım Alice çoktan ölmüştü.
{ \ pos ( 192,210 ) } Alice était déjà morte.
Birkaç dakika sonra, Clay yürüyerek uzaklaştı. Ama Benny ölmüştü.
deux minutes plus tard, Clay est sorti, et Benny était mort.
Manami ölmüştü.
Manami est morte.
Kardeşim o filmin setinde ölmüştü.
Mon frère est mort sur le plateau.
Anne ve babası ölmüştü. Sanırım ki tek çocuktu.
Ses parents sont morts et je crois qu'il était fils unique.
Ne! Hayır. Nicole jaguar saldırısında ölmüştü.
Nicole a été tuée par un jaguar.
Tanrım. Houdini böyle ölmüştü.
Houdini est mort comme ça.
Bazıları ölmüştü.
certains déjà morts.
- Karısı daha yeni ölmüştü.
- sa femme vient de mourir.
Kore'deyken yaralanmıştım.. .. ama bu diğer adam ölmüştü ve bizi karıştırdılar.
En Corée, j'ai été blessé, une autre personne a été tuée et ils nous ont échangés.
Babam gözümün önünde ölmüştü.
Mon père est mort sous mes yeux.
Kurban yangından önce ölmüştü.
La victime est morte avant l'incendie.
ölmüştü 64
ölmüştür 17
ölmüş 552
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüşler 29
olmuş bil 39
olmuş yani 32
ölmüş olamaz 20
ölmüştür 17
ölmüş 552
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüşler 29
olmuş bil 39
olmuş yani 32
ölmüş olamaz 20