English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Ö ] / Ölmüyor

Ölmüyor tradutor Francês

269 parallel translation
- Artık kimse zatüreden ölmüyor.
- Plus personne ne meurt de la pneumonie!
Açlıktan ölmüyor olsam bile bu kokuya dayanamazdım.
Je serais encore en vie si je n'étais pas morte de faim.
- Parker'ın sürüleri ölmüyor.
- Les bêtes meurent pas chez Parker.
Savaşta elimden geleni yaptım. Neden onlar ölmüyor?
Je me suis battu au front.
Ölmüyor, değil mi? - Ölmesini istemiyorsun, değil mi?
- Vous ne voudriez pas ça?
Ama bize olan nefretleri, arkamızda bıraktığımız düşmanlık... asla ölmüyor!
Mais la haine que nous laissons derrière nous ne meurt jamais.
Kadınlar ölmüyor.
Les femmes sont increvables.
Neden ölmüyor ki bu adam?
Pourquoi ne meurt-il pas?
Kime iyi bir şey uğruna ölmüyor.
En plus, tu risques ta peau.
- Adam ölmüyor.
- Il rest pas mourant.
Yanlışlıkla ilk kez birileri ölmüyor ya.
Ce ne sont pas les premiers tués par erreur.
Şuradaki arkadaşın, anlaşılan açlıktan ölmüyor ve sana vurulmuş.
Ton ami est là. Et il n'a pas faim. Ça se voit.
Neden ölmüyor?
Il ne meurt pas.
- Hayır, ölmüyor!
- Il va mourir. - Non, il va pas mourir!
- Ölmüyor!
Non, il ne meurt pas!
Bunda kimse ölmüyor.
Personne ne meurt ici.
Annem ölmüyor, değil mi?
Maman meurt, c'est ça?
- Tanrım, bu ölmüyor.
Il meurt pas.
- Çünkü, annem ölüyordu. Şimdi ölmüyor.
Parce que ma mère était mourante!
Kız ölmüyor aslında.
Elle ne meurt pas.
İnsanlar her gün burada ölmüyor mu?
Des gens crèvent ici chaque jour, non?
Bazısı ölüyor, bazısı ölmüyor.
Certains meurent, d'autres non.
Umrumda değil, çünkü ölmüyor olabilirsin, ama benim için bittin!
Laisse-moi te dire quelque chose : tu n'es pas en train de mourir, mais tu disparais!
Peki neden herkes vadesi dolduğu zaman ölmüyor?
Laissez-donc les gens mourir de mort naturelle.
Alaca Karanlık Kuşağını izledin mi, adam kontratı imzalıyor ve dilini kesiyorlar ve dili ölmüyor, büyüyüp nabzı atmaya başlıyor ve yavru diller doğuruyor?
Dans La 4ème Dimension, un mec signe un contrat, on lui coupe la langue et elle meurt pas. Elle gonfle et accouche de bébés langues.
Worf ölmüyor ve acı da çekmiyor.
Il ne risque pas de mourir, et il ne souffre pas.
Küçük bir çilek yedin diye az daha ölmüyor muydun?
Tu n'avais pas failli mourir en mangant une fraise quand tu étais petit?
Ölmüyor çünkü zaten ölü.
Immortel, parce qu'il est déjà mort.
Kötüler ölmüyor.
Les enfoirés ne meurent pas.
Ölmüyor.
Il ne meurt pas.
Kötülük asla ölmüyor galiba. Değil mi?
Le Mal ne meurt jamais...
Barnett ölmüyor mu?
Il n'est pas en train de mourir?
İnsanlar burada ölmüyor, kodlaşıyor.
On ne meurt pas, on est en arrêt.
Jim ölmüyor... Dr. Sinnott da sağır olmadı.
Jim n'est pas mourant... et Dr Sinnott n'est pas devenu sourd.
O gerçek. Ve ölmüyor.
Il existe, et il ne mourra pas.
Bir türlü ölmüyor işte.
Elle ne veut pas mourir.
Açlıktan hiçkimse benim... - bu krallıkta ölmüyor.
Personne n'est affamé dans mon... dans ce royaume.
- Şu bekçiler asla ölmüyor.
Les gardes ne meurent jamais.
Hayır, Beth ölmüyor. Ölmüyor.
Mais non, Beth ne meurt pas.
Hayır ölmüyor.
Elle ne meurt pas.
Çarşafları bile değiştirmesem olur ama eski alışkanlıklar ölmüyor.
A quoi bon changer les draps? Mais l'habitude...
O ölmüyor, Cartman!
C'est pas vrai.
Sıkıntınızı anlıyorum ama bu insanlar boş yere ölmüyor.
Je comprends votre désarroi, mais ils ne meurent pas en vain.
Onu defalarca öldürmeye çalıştım ama ölmüyor.
J'ai essayé de le fusiller bien des fois. Mais il refuse de crever.
Ölmüyor.
- Non, pas du tout.
İnsanlar yeterince hızlı ölmüyor.
La boucherie semble de rigueur.
- Ama ölmüyor ki.
Il n'est pas mourant.
Neden ölmüyor ki?
Pourquoi ne meurt-elle pas?
Burada hiç kimse ölmüyor.
Personne meurt ici.
Ama o bir türlü ölmüyor.
Nous l'avons tué souvent et il ressuscite toujours.
Kimse ölmüyor.
Personne ne crève nulle part.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]