Ölmüşsün tradutor Francês
93 parallel translation
Ölmüşsün.
Vous êtes morte.
Ne ölmüşsün ne de kaçmışsın.
Tu n'es pas mort. Tu n'es pas parti.
Sana gerçekten ölmüşsün havası vereceğim.
Voilà. Ça donnera l'impression que tu es mort.
Açlıktan ölmüşsün ufaklık.
Oh, tu es affamé, mon petit.
Ha burada ölmüşsün ha Edo'da, aynı şey.
Que tu meures ici ou à Edo, c'est pareil.
Doğduğun anda ölmüşsün sen.
Vous êtes mort-né.
Sana evlilik teklif edecek bir adam bulamıyorsan ölmüşsün demektir.
Si personne ne veut vous épouser, on est morte.
- Sen ölmüşsün.
- Vous êtes un homme mort.
Gerçekten ölmüşsün.
Tu es vraiment mon.
Diğer madde vücuda girince ikisi buluşurlar ve dolaşım sisteminde küçük bir parti verirler sonra bir de bakmışsın ki ölmüşsün.
Quand l'autre partie du poison entre dans le corps, elles fusionnent... font une petite fête dans votre système cardiovasculaire... et tout à coup, vous êtes mort.
Dibe vurmuşsan ölmüşsün demektir.
si vous avez touché le fond, c'est que vous êtes mort.
Ölmüşsün gibi davranıyorum. Hayatım bu şekilde anlam kazanıyor.
Je fais comme si t'étais mort, pour que ma vie ait un sens.
İkincisi hapistesin ve üçüncüsü ölmüşsün.
T'es à l'hôpital. Deux : T'es en taule.
Özgeçmişinde... "Bazen en büyük umutlar, en büyük hayalkırıklıklarına dönüşüyor." demişsin. Kendini sanki ölmüşsün gibi hissettiğin anlar oluyormuş.
C'est un peu indiscret d'en parler, mais vous dites que, renoncer à sa priorité absolue, cela équivaut à recevoir la mort.
Kate Jones, sen 1973 yılında ölmüşsün.
Kate Jones... vous êtes morte en 1973.
Bana mantıksız gelen bir şey var, Kate Jones. Sen 1973 yılında ölmüşsün.
Kate Jones, vous êtes morte en 1973.
Çarkıfeleği seyrederken bir bakıyorsun ölmüşsün.
Vous regardez la télé, et l'instant d'après, vous êtes mort.
Eğer böyle düşündüğün dakika, Ölmüşsün demektir.
parce que le minute tu le feras tu es mort.
Sen ölmüşsün.
Comment as-tu pu les laisser te tuer?
Açlıktan ölmüşsün!
Vous êtes affamé!
Seni ölmüşsün gibi göstermek için içtiğin ilaç.
Le médicament que vous avez pris pour vous faire passer pour mort.
Bu makaleye göre, seyrek görülen bir karaciğer hastalığından ölmüşsün ve birden değişik bir isimle karşıma dikiliyorsun?
D'après cet article, tu es mort il y a 5 mois d'une maladie du foie très rare. Et voilà que tu refais surface, mais tu as un nom différent.
Sen gerçekten ölmüşsün.
Tu es déjà mort.
Ahbab, sen ölmüşsün.Bu berbat.
- Un vrai martyr.
Ama kimse bir şey kanıtlayamamış, çünkü güya orada ölmüşsün.
Cependant, personne ne pouvait rien prouver, bien sûr, parce que vous êtes censé être mort là-bas.
Bu şey gibi bu çoktan ölmüşsün gibi.
C'est comme... Comme être déjà mort.
Kendin ölmüşsün gibi hallet.
Comme si c'était le tien.
Ölmüşsün sen.
T'es mort.
Onların hepsi Nazi! Hastaneye gidersen üzerinde testler yaparlar. Bir de bakarsın ölmüşsün!
Tu vas à l'hôpital, ils font des tests sur les vieux et la première chose que tu sais, t'es morte.
LaCombe şiddetli bir saldırıdan kurtulmayı başarırken sen talihsizlik eseri bir tek darbeden ölmüşsün.
lacombe a survécu à une attaque vicieuse, alors que vous avez eu la malchance de mourir en n'ayant reçu, apparemment qu'un seul coup.
Ve yüreğin kanamaya başladığında,... ölmüşsün demektir...
Quand ton cœur commence à saigner tu es mort et mort
Sanki ölmüşsün de cennete gelmişsin gibi, değil mi?
Qu'en dis-tu? Ceci est une sorte de paradis terrestre.
Sen zaten ölmüşsün!
T'es déjà mort.
Ve sonra herkesin anılarında sanki sen ölmüşsün gibi oldu.
C'est comme ça que dans la mémoire des gens c'est toi qui étais mort.
Beş yıldızlı bir general bulursa, ölmüşsün sen!
Elle cherche le mouton à 5 pattes?
Ölmüşsün.
Tu es mort.
Zaten ölmüşsün, bir de tek kızınla genç aşığını birlikte görmek çok acı verici olmalı.
Ça doit être vraiment douloureux de voir que votre unique fille fréquente votre jeune amoureux, une fois que vous êtes morte.
Birine söylersen ölmüşsün demektir.
Si tu le dis aux autres, t'es morte!
Ölmüşsün.
- Tu ne t'en es pas sorti.
Biliyorsun, ölümsüz olabilirsin, ama uzun zaman önce ölmüşsün.
T'es peut-être immortel, - mais t'es mort il y a longtemps.
Ben buraya aidim, sen çoktan ölmüşsün bile.
Vous êtes à votre place ici. Si c'était vrai, vous seriez déjà mortes.
Anlayacağın, eğer ne yapacağına karar vermek için acil bir durum çıkmasını beklersen çoktan ölmüşsün demektir.
Si tu attends que l'urgence survienne avant de décider quoi faire, tu es déjà mort.
Çünkü bir gün bir uyanacaksın ve bir de bakacaksın ki ölmüşsün.
Parce qu'un jour, tu seras mort.
Sıcak basmıyorsa ölmüşsün demektir.
Seuls les morts n'en ont pas.
- Haline bakılırsa, sen de ölmüşsün. - Neredeyse.
A votre aspect, vous aussi, avez du mourrir.
Aç değilsin Dean, çünkü içinde sen çoktan ölmüşsün!
Tu n'es pas affamé, Dean, parce qu'à l'intérieur, tu es déjà... Mort.
Ölmüşsün.
Tu es mort, petit.
- Ölmüşsün.
- Il a raison.
Bana göre sen zaten ölmüşsün.
À mon avis, t'es déjà morte.
Yani sen ölmüssün * sh eger.
Alors si tu les emmerdes, t'es mort.
Sen ölmüşsün!
T'es nul!
ölmüş 552
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüştür 17
ölmüşler 29
olmuş bil 39
olmuş yani 32
ölmüş olamaz 20
olmuş 102
ölmüş mü 150
olmuş mu 16
ölmüştü 64
ölmüştür 17
ölmüşler 29
olmuş bil 39
olmuş yani 32
ölmüş olamaz 20