Ölsün tradutor Francês
534 parallel translation
- Niye ölsün?
- lmpossible.
Birileri ölsün.
Tuons-les tous.
Ölecekse ölsün ve nüfusu azaltsın daha iyi.
S'il doit mourir, qu'il le fasse, cela allègera l'excédent de population.
Ve bebeğim de ölsün diye dua ettim.
Et pour que mon bébé meure aussi pour que tout ça s'arrête.
Senin özlemini çeksin, seni hayal etsin, senin için ölsün istiyorsun kendin Bayan Linton olarak konfor içinde yaşarken.
Vous voulez qu'il meure d'amour pour vous, alors que vous êtes mariée. Vous ne voulez pas son bonheur.
Bırak nereye aitse orda ölsün, Edgar'ın kollarında.
Laissez-la mourir dans les bras d'Edgar.
Bırak ölsün.
Laissez-la mourir.
Onu ateşe fırlat ve bırak orada ölsün.
Jetez-le sur le bûcher et laissez-le crever!
Yanan ateşe at ve bırak orada ölsün! .
Jetez-le sur le bûcher et laissez-le crever!
Ona, teslim olma demiştim. Ölecekse de böyle ölsün.
Je lui avais dit de mourir en se battant, s'il le fallait!
Bırak ölsün.
Tant pis pour lui.
"Beni tıka basa müzikle doyurun ki, aşka olan iştahım tıkansın ve ölsün."
"Mais donnez m'en à l'excès et l'amour s'éteindra."
- Bu adamı bırakalım da burada ölsün mü?
- Il a reçu une balle.
Neden ölsün ki zavallı?
J'espère que non, pauvre hère.
Ölsün istemiyorum.
Ne le tuez pas.
İyisi mi Antoius da ölsün Sezar'la.
Pour empêcher cela, qu'Antoine suive César!
Ama Publius'un da ölmesi şartıyla, senin kız kardeşinin oğlu Antonius. Ölsün.
À condition d'éliminer Publius, le fils de ta soeur, Antoine.
Karın ölsün isterdim. Karın ve çocukların.
Si je l'étais, je voudrais que ta femme meure et tes enfants aussi
- O halde İbrani'ler ölsün.
- Alors que le peuple hébreu meure.
Kadınlarınız, erkekleriniz ölsün mü?
Femmes, voulez-vous voir vos hommes mourir? Moïse!
- Ölsün gitsin.
- Qu'il meure.
Sigara içip de bana vermeyenin, anası babası ölsün mü?
Celui qui ne me donne pas une cigarette, mérite de perdre père et mère.
İsterse hepsi ölsün.
qu'ils meurent tous.
Benim bebeğim de senindi. Bebeğim öldüyse, seninki de ölsün.
Si le mien meurt, pourquoi pas le vôtre!
Bırakın yaşlı kadın huzur içinde ölsün.
Je veux mourir en paix. Toi et Inuk devez aller au Nord.
- Evet efendim. Sözünden dönen ölsün o zaman.
Croix de bois, croix de fer.
Bir kısmı ölsün diğerleri de kuyruğu sıkıştırıp kaçsın diye gelmedik.
On les a amenés pour ça : Mourir ou fuir?
Bırak ölsün.
Laissez-le mourir!
Sana kalsa her hafta bir kişi ölsün zaten. Pazar günkü gibi.
Pour vous, il en faudrait un tous les jours.
Tüm daireler görevini yaptı. Bırakalım insanlar ölsün.
Tout est en règle, que les gens meurent!
Ester ölsün isterdim.
Je voudrais qu'Esther soit morte.
- Bırak ölsün.
- Laisse le vieil homme mourir.
# Vur, vur, ölsün #
Coupe, coupe, jusqu'à son dernier souffle
Bırak merak ederek ölsün.
Laisse-la mourir curieuse.
Neden gripten ölsün ki? Bir önceki yıl difteriyi sağ salim atlatmıştı.
Pourquoi qu'elle serait morte de la grippe... elle qui s'était tirée de la diphtérie l'an d'avant.
Üstelik, Peppino durup dururken niye ölsün, ha?
Et pourquoi Peppino devrait mourir?
Kız da mı ölsün?
Et la jeune fille! Vous voulez la voir tuer? Et vous?
Lütfen bırakın çocuk ölsün.
Laissez-le mourir, s'il vous plaît.
Bırak ölsün... İkinci perde başlıyor baksana...
Le deuxième acte va commencer...
Çocukları ikisi de ölsün diye arkalarından gönderdin.
Tu les as laissés s'échapper pour qu'ils se fassent descendre.
Ölsün! ...
Mort à lui!
Sakın korkma ölmez. Onu ölsün diye dünyaya getirtmedim, Florrie.
Je ne l'ai pas amené là pour qu'il parte.
Vlll. Henry ile birlikte hanedan da ölsün, sonra yine taht savaşları başlasın.
Que la dynastie s'éteigne avec Henri Vlll, nous retrouverons les guerres de dynastie.
- Ölsün diye bırakmıştık.
- On l'a laissé pour mort.
Bırakalım ölsün mü?
La laisser mourir?
- Bırak, ölsün.
Qu'il meure.
Bırak eski R ölsün ve yeniden doğan R gerçekler dünyasında yaşasın. Ama asıl gerçekler içinde yaşamak beni öldürmeye sevk etti.
Cela aussi, je le sens plus réellement, plus objectivement.
Bırak ölsün.
Laissez-le mourir.
Senin suçun yüzünden mi ölsün?
Mourir pour votre crime?
Çok iyi bırak ölsün.
- Tant pis!
Sadece onuruyla ölsün diye.
J'ai tout fait pour qu'il meure dans des conditions décentes.