Önümüzde tradutor Francês
1,727 parallel translation
Önümüzde uzun bir yol var.
Une longue marche nous attend.
Önümüzde dört sınav var.
Il reste quatre examens.
Tam önümüzde olmalı.
Ça doit être pile devant.
Aslında bizim önümüzde defalarca çıplak dans etmişliğin var.
T'as pourtant dansé nue plein de fois devant nous.
Önümüzde ebeveynlik yapacak daha çok yıl var.
On a encore des années de parents.
Önümüzde ki hafta satışa çıkacak.
Ça sera en vente la semaine prochaine.
Tamam, pekala. Önümüzde ki hafta benim evde.
Chez moi la semaine prochaine.
Önümüzde olan bazı pratik çözümleri tartışmak isterim çünkü bazı çözümler var. Böylece uzlaşabiliriz.
J'aimerais envisager les solutions qui s'offrent à nous, et il y en a, pour qu'on puisse trouver un terrain d'entente.
Önümüzde uzun bir yolculuk var.
On a un long voyage devant nous.
Antrenman için önümüzde koca bir gün var.
Nous avons encore toute la journée pour nous entraîner.
Sağdan ikinci. 200 metre önümüzde.
Deuxième à droite. 200 m plus loin.
# Güneşin aydınlığı önümüzde
# Le soleil éclaire le chemin
# Gökyüzünde yükseklerde Güneşin aydınlığı önümüzde
# Haut dans le ciel Le soleil éclaire le chemin
Git de uzan biraz tatlım. Önümüzde gayet zor bir gün var.
Va te reposer, aujourd'hui on va en mettre un coup!
Ah, önümüzde daha çok uzun bir yol var.
Oh, on a toujours une longue route devant nous.
Barin'e ulaşmamız gerektiğini ve Ming'e boyun eğmemesi için... onu uyarmamız gerektiğini biliyorum. ama söylemeliyim ki... Önümüzde ki görevde senin çoşkunu paylaşmıyorum.
Je sais qu'on doit trouver Barin et le prévenir de ne pas se soumettre à Ming, mais je dois avouer, que je ne partage pas ton enthousiasme pour la tâche à venir.
Yarın önümüzde uzun bir gün var.
On a une longue journée demain.
Önümüzde uzun bir yolculuk var. Dinle.
- On a de la route à faire.
Bir adım önümüzde olacak kadar zeki.
C'était clairement une Nissan.
Ama daha önümüzde iş var.
Mais il y a encore du travail.
Önümüzde uzun bir yolculuk var.
On a un long trajet à faire.
Tamam, bazı insanlar her şeyin bir komplo olduğunu düşünmek ister. ve eminim bu adam onlara gerçekten çekici geliyor, ama, Marco şu anda önümüzde çok iş var, ve bir 4400 yeteneği olabilecek bir şeye harcayacak zamanımız yok
Il y a beaucoup d'adeptes de conspirations, et il s'adresse sans aucun doute à ce public, mais, Marco, on a pas mal de boulot, et on n'a pas vraiment le temps de s'attarder sur
Önümüzde dev gibi bir iş varken onca sorunla boğuşurken bir mekan yüzünden herşeyi tehlikeye attığının farkında değil misin? Polis peşinde, medya ayaklandı.
Nous avons un boulot monstre devant nous, tant de soucis à régler et toi, ne te rends tu pas compte que pour un minable bar tu mets tout en danger?
Önümüzde uzun bir gece var.
Une longue nuit nous attend.
Gidelim, önümüzde Daha büyük bir gün var.
Nous avons une grosse journée.
Motorlu kızaklara bindik ve önümüzde kilometrelerce donmuş okyanus.
Nous avons enfourché nos motoneiges. Devant nous, des kilometres et des kilometres d'océan gelé.
bir giriş noktası, önümüzde ki yarım saate kadar açılmak üzere.
Un point d'accès devrait s'ouvrir dans la prochaine demi-heure. Bien.
Önümüzde bir dünya lanet olası iş vardı.
On a encore beaucoup de boulot qui nous attend.
Önümüzde iki konu var.
Donc, deux choses t'incriminent :
- Hayır, hayır. Ben aslında figuranım. Önümüzde ki ay Doll House, yani...
Je vais jouer dans une adaptation de A Doll's House le mois prochain...
Önümüzde koca bir hayat var.
Une belle vie nous attend.
Son altı ay içinde, yaptığı her hareket planlanmıştı. Şu anda bir adım önümüzde.
Pendant les six derniers mois, il a tout planifié, avec une longueur d'avance.
Bizim önümüzde bürokrasi engeli yok.
On a ni procédure, ni bureaucratie.
Önümüzde uzun bir gün var.
Toute une journée.
Evde, bizim önümüzde çıplak dolaşmanın sorun olmadığını düşünüyor.
Elle trouve normal de se balader à poil dans l'appart devant nous.
Önümüzde pek bir seçenek yok, söylediklerime harfiyen uymalısın.
Il n'y a presque pas le choix, mais vous allez avoir à suivre mon exemple.
Önümüzde bir mücadele olsa da bizde Voldemort'ta olmayan bir şey var.
Même si un combat nous attend, on a une chose que Voldemort n'a pas.
Önümüzde bir kariyer fırsatı var. Senin derdin ne?
Ça va marcher, en quoi ça te gêne?
Kumarhanenin park yeri tam önümüzde.
Service de voiturier au casino droit devant.
Hayda! Bari önümüzde yapmayın!
Vous êtes obligés de faire ça ici?
- Önümüzde hala bir savaş var.
- Il faut se battre.
Tanrı bana Cehennem'in açık kapılarının önümüzde ardına kadar açıldığını söyledi.
Je sais que Satan existe. Avant, j'avais une famille, un foyer.
Kendi komutamızda bir ordu kurduktan sonra önümüzde hiçbir şey duramayacak.
Plus rien ne nous résistera quand nous commanderons une armée de monstres.
Şu bıdık, burada önümüzde duran bu velet gibi bir şey olmasın sakın, öyle mi yoksa?
Me dites pas que ce morveux serait du genre de celui-là...
Önümüzde soykırım gerçekleşiyordu ama henüz adını koymuyorduk.
Nous avons vu un génocide en cours,
Beyler, Belfast şehri tam önümüzde.
Messieurs, Belfast est droit devant.
Havuz tam önümüzde.
La piscine est juste après.
Yani önümüzde bekleyen birçok kötü şey var.
D'horribles événements se produisent sur de nombreux fronts. La Terre a mal.
" Tüm gece var önümüzde...
" Nous avons la nuit à nous seuls,
Önümüzde.
Il est devant nous.
Anlamak için önümüzde uzun zaman var.
On a le temps.