Örnegin tradutor Francês
3,061 parallel translation
Sheldon, örneğin FBI ve laboratuarımızın standartlarını karşılamadığını biliyordun.
L'échantillon n'était pas conforme au protocole du FBI ou de ce labo, et tu le savais.
Örneğin arabada?
Dans la voiture peut-être? Je conduisais.
Okul çıkışında örneğin.
Un club de jeunes local?
Örneğin havaalanında. Bu etiket, tuzluğa ait.
{ \ pos ( 192,220 ) } Comme dans un aéroport.
Bir şeyleri niçin sürekli kontrol ettiğini örneğin.
Pourquoi tu devais toujours vérifier des trucs.
Bize çağdaş ve sosyal paylaşım sitelerinde pazarlayabileceğimiz bir şeyler gerekiyor. Örneğin Facebook, Myspace.
Il nous faut quelque chose pour la Génération Y, qu'on puisse lancer sur les réseaux communautaires comme facebook ou myspace.
Örneğin, Scylla.
Comme Scylla.
Örneğin, Deniz Aslanları'nın kaptanı olamadığı için üç gün boyunca ağladı.
Quand elle n'a pas pu être capitaine des Sea Lions, elle a pleuré pendant trois jours.
Örneğin bu, annesi onu okuldan bir pislik gibi aldı.
Sa mère l'a jeté comme une merde.
Charles'a bakın örneğin. Saint-Ex ve Chalon Liselerini kardeş okul yaparak Chalon'u tamamen değiştirdi.
Depuis que Charles a créé un jumelage entre Saint-Ex et Chalon, il a changé.
Örneğin, "Yaşayakal" topları, bu şekilde bir sal oluşturabilirler.
Par exemple, voici un groupe de Survivaballs en formation "raft"
Şarap kadehlerinden birinden alınan örneğin Remian olduğu belirlendi.
{ \ pos ( 192,210 ) } On a trouvé du Remian dans un verre de vin.
Konuştuğunuz kişi, ünlü biriyse, örneğin "Jack Nicholson" savınıza destek olması için bunu kullanın ; "çukurla baş edemezsiniz bu nedenle orayı parka dönüştürmemiz gerekiyor."
Si la personne ressemble à une star, exemple : Jack Nicholson, servez-vous-en pour votre discours. Exemple :
onu sevdim, örneğin pekala, doug?
Comme lui, par exemple.
Şimdi örneğin, değil mi?
Vous le montrez maintenant.
Örneğin, eski karınızı görmeye gittiğinizde size zengin bir adamla evleneceğini söylemiştir ve nasıl hissettiğinizi umursamıyordur, zira onun gözünde hiçbir değeriniz yoktur.
Par exemple, quand vous êtes allé voir votre ex-femme... qu'elle vous a dit qu'elle allait épouser un type riche... et qu'elle se fichait de vos sentiments. Car... pour ce qui la concernait, vous n'étiez rien.
Feromonlar örneğin. Tespit edilemeyen, davranışımızı, cinsel dürtülerimizi etkileyen kimyasallar -
Des émissions chimiques indétectables qui affectent notre comportement,
Örneğin Dr. Wen skeci.
Comme celui sur le docteur Wen.
Örneğin belirli malzemeleri böylece bakalım Robert Swift bunlardan hiç almış mı bir bakayım.
Quels éléments précis? Je veux voir si Robert Swift les a achetés.
Kız kardeşler, örneğin. Ortak noktaları olabilir ama kız kardeşlik bağı ölümsüzdür.
Des sœurs, par exemple, peuvent avoir peu en commun, mais lien de sororité est éternel.
Örneğin :
Exemple :
Örneğin şöyle bir şey yapmak çok delice olurdu.
Ainsi, je serais insensé de faire un truc comme ça.
Ateşli silahlar örneğin?
Les armes à feu par exemple?
Örneğin, Faulk ile Bayan Sobell arasındaki cinsel ilişkiden rahatsız olan var mı?
Comme, qui s'indigne de la relation sexuelle entre Faulk et Miss Sobell?
Galaksideki en yakışıklı adam olmadığımı biliyorum ama size elimdeki başka şeyleri önerebilirim. Örneğin ; mücevherler, kalem krallığımın anahtarları.
Je veux dire, je sais que je ne suis pas le plus beau de la galaxie... mais je vous offrirai tout ce que j'ai - des bijoux, mon château... les clés de mon royaume.
Örneğin, bulutlar mavidir.
Le ciel est bleu.
Örneğin bir köprüden?
Je ne pense pas.
Örneğin, Paul.
Paul, par exemple.
Örneğin, FBI tarafından sahtekârlık ve zimmete para geçirmeyle ilgili olarak soruşturuluyor.
Par exemple, le FBI enquête sur lui pour fraude et détournement de fonds.
Senin "garip" örneğin olmama sevindim.
Je suis ravie d'être ton exemple bizarre.
Doğanın ana değişmezlerinin örneğin ışığın hızı, yer çekimi protonun kütlesi gibi şeylerin bozulmaya başladığı noktalar.
Des endroits où les constantes fondamentales de la nature, la vitesse de la lumière, la gravité, la masse d'un proton par exemple, avaient commencé à diminuer.
Örneğin, yıkacağımız mahalle kiliseleri, ki zaten isyanın sebebi buydu.
Mais c'est de propager de fausses idées et des inepties les églises parroissiales qui ont été détruites l'ont été pour avoir causé la rebellion
Örneğin Suffolk'u, Cromwell'i.
Comme Suffolk ou Cromwell.
Kralla evliliğinizin başarılı olması, hem sizin hem de benim çıkarıma. Eğer, örneğin... kendinizi hamile bulursanız.
Il est de votre intérêt comme du mien que votre mariage au Roi soit une réussite, que par exemple vous vous trouviez enceinte...
Örneğin yalnızlık, evlilik sorunları, hem seks hem madde bağımlılığı- -
aliénation sociale, problèmes conjugaux, addiction, a la fois aux drogues et au sexe- -
Örneğin, vuruluş şekli.
Par exemple, comment il a été abattu.
Anlamı, eğer bir yasa dışı eylem sırasında bir cinayet işlenirse... Örneğin, silahlı soygun... Olaya dahil olan herkes cinayetten tetiği çeken kadar sorumludur.
Cela signifie que si un meurtre a lieu durant le déroulement d'un délit, comme un vol à main armée, tous ceux impliqués sont tout autant responsables du meurtre que celui qui a appuyé sur la gâchette.
Örneğin Birmanya'da.
Prenez la Birmanie.
Örneğin senin gibi.
Toi, par exemple.
- Affedersiniz? - Ama o zaman da örneğin tekrar test edilemeyeceği aşikâr değil midir?
Mais de ce fait même, nous argumentons qu'il ne peut être réexaminé.
Örneğin kirlendiği gerçeği başka bir kurum tarafından da tekrar incelenemeyeceği anlamına gelir.
- Le simple fait qu'il est avéré que l'exemplaire est contaminé, implique - qu'il ne peut plus être testé.
Örneğin bu bina hâlâ yerinde duruyor. Çünkü buradaki seçimler farklı yöndeydi.
Par exemple, cet immeuble est toujours debout grâce à différentes décisions.
Örneğin buradaki Bayan Edison, kendine olanları yaşamaktansa, başkalarına olanları yazmayı tercih ediyor.
Prenez Mlle Edison, elle préfèrerait écrire sur les autres plutôt que profiter de sa vie.
Örneğin, zanlınızı ele alalım.
Comme votre suspect, par exemple. Comment il s'appelle, déjà?
Örneğin, Pam'in kuzeni Jocelyn Webster.
Par exemple, la cousine de Pam Jocelyn Webster.
Örneğin fizik kanunları.
Comme les lois de la physique.
Örneğin ; babanla birlikte kasabaya geldiğinizde garajımda denemeler yapıyordum.
Par exemple, quand vous êtes arrivés, je bricolais dans mon garage.
Örneğin, Alex Caceres.
Alex Caceres, par exemple.
Örneğin, adın Renee Richardson mı?
Par exemple, vous appelez-vous Renee Richardson?
Sadece gerçeklere dikkat çekiyorum sporcuların çoğu bir zihinsel bloktan kurtulunca oyunun başka bir bölümünde kendini gösterir... Örneğin vuruşta.
J'expose simplement le fait que les athlètes qui surmontent un blocage en développent un autre.
Sonra da belki hakkında daha fazla şeyler öğrenebiliriz, Örneğin sakızdan hoşlandığı gibi
Ensuite, on voudra en savoir plus que le fait qu'il aime les chewing-gums.