Örümcekler tradutor Francês
284 parallel translation
"... Bir hayaletten sadece birazcık daha fazla bir şey..! " " Örümcekler...! "
Presque un fantôme Des araignées!
Şimdi de örümcekler değil mi?
Les araignées, maintenant?
Şişman örümcekler bulduğumda değil.
Pas quand je peux manger des grosses araignées dodues.
Örümcekler maalesef kira ödemiyorlar.
Ils ne me paient plus le loyer.
Sıcak ortamlarda yaşayabiliyorum, yeni doğan örümcekler gibi.
Je vis principalement de chaleur, comme un bébé araignée.
Küçük örümcekler ağlarını örüyor.
De petites araignées tissent leur toile.
Çok korktu, orada örümcekler vardı.
Elle a eu peur. Il y avait des araignées.
Burada canlı örümcekler var.
Il y a même des araignées!
Örümcekler için de fena sayılmaz.
Et pour les araignées!
Sizi nadir örümcekler üzerine yaşayan en büyük otorite olarak refere eden Regents hayvanat bahçesi yöneticilerini tanıyorum.
Les directeurs du Regents Zoo vous considèrent la plus grande autorité sur les araignées rares.
Örümcekler mi?
Les araignées?
Her tarafı örümcekler de sardı, birinci kat hariç.
Les araignées prolifèrent, sauf au premier étage.
Yamyam örümcekler sessizce emekliyorlar cadılar ve hortlaklar çılgınca eğleniyorlar.
Des araignées cannibales se glissent et rampent Des garçons et des goules font la fête ensemble
Yamyam örümcekler yer.
Et les araignées cannibales?
Örümcekler böcekleri sever.
Les araignées aiment bien les insectes.
Baba örümcekler ve kardeş örümcekler.
Des pères araignées, des frères araignées.
Anne örümcekler de yapışkan ağlar örebiliyorlar.
Les mères araignées tissent aussi des toiles très collantes.
- Yine örümcekler mi?
Encore des araignées?
Örümcekler, yılanlar ve kertenkele kafası.
Serpents, araignées et mandragores.
Kibrit kutularında örümcekler.
Des araignées dans des boîtes d'allumettes.
Benim için doğa, örümcekler ve böcekler, ve sonra küçük balıkları yiyen küçük balıklar ve bitki yiyen bitkiler ve hayvan yiyen hayvanlar.
Pour moi, la nature, c'est... des araignées, des insectes... des gros poissons qui mangent les petits, des plantes qui en mangent d'autres, des animaux...
Benimle, bu örümcekler. Seninle... ben.
Ma phobie, ce sont les araignées, et la vôtre, c'est moi.
evet örümcekler gibiyiz bizde.
Oui. Les êtres humains leur ressemblent.
Gece ağaçlarda uyumak zorundaydık. Isırılmamak için... Yılanlar veya örümcekler tarafından.
Pendant la nuit, nous dormons dans les arbres pour ne pas être... dévorés par des serpents ou des araignées
Orada bulabileceğimiz tek şey beyaz örümcekler!
Les araignées sont encore pire là-bas.
Neden dev örümcekler yada pembe filler olamaz ki?
Pourquoi ça peut pas être des araignées géantes et des éléphants roses?
Çünkü içeride büyük örümcekler olabilir.
Au cas où il y aurait des mille-pattes.
Bahse girerim, orada örümcekler vardır.
Je parie qu'il y a des araignées.
Örümcekler, görünüşlerinden dolayı... - ki aslında çok yararlı hayvanlardır -... pek çok insanda fobiye neden olurlar.
Les araignées, à cause de leur apparence, et bien que ce soient des insectes très utiles, sont la cause de nombreuses phobies.
- Örümcekler var mı?
- Il y a des araignées?
Örümcekler geldi.
L'araignée vient d'arriver.
Altı saat boyunca en korkunç yılanlar ve örümcekler.
Six heures avec les serpents et les araignées.
Böcekler ve örümcekler, ve yenilerini tanımlama.
Les araignées. J'identifie de nouvelles espèces.
Bu civarda çok tehlikeli olabilecek örümcekler olabilir.
Il y a peut-être des araignées très dangereuses par ici.
Doktor Jennings, şunu söylemek istiyorum. Ne zaman küçük bir kasabada sağlık endişesi ortaya çıksa, bazı açıklanamayan salgınlar görülse örümcekler ilk suçlananlar olur.
Dr Jennings, je peux vous dire qu'il arrive souvent qu'une petite ville ait soudain des problèmes de santé et qu'il est bien pratique d'accuser les araignées.
Belki de insanlar örümcekler olmasa bu gezegende yaşayamayacaktı.
La planète serait peut-être inhabitable sans les araignées.
Örümcekler yamyamdır. Diğerlerinin yavrularına yaklaşmasını istemez.
Les araignées sont cannibales, donc aucune autre ne pourrait s'approcher.
Örümcekler bu açıdan bize benzer.
Les araignées sont un peu comme vous et moi.
Anne, örümcekler!
Maman, les araignées!
Örümcekler sinekleri yer.
Elles mangent les mouches.
- Evet, örümcekler onları yer.
- Oui, elles les mangent.
Hayır, örümcekler.
Des araignées.
Odadaki örümcekler tüm hikayeyi kasete aldı.
Les micros ont enregistré toute l'histoire.
Saklanırım merdivenlerinizin altına Yılan gibi parmaklarım var örümcekler dolanır kafamda
Moi je me cache sous votre escalier Doigts de serpent, cheveux d'araignée
Örümcekler.
Gentil, minou!
Dev örümcekler, dev çekirgeler.
Araignées géantes, sauterelles géantes...
Çiftleşmeden sonra kafalarını koparmadığımız için erkekler şanslı. Bazı böcekler bunu yapar, mesela örümcekler filan.
Au moins, on ne vous coupe pas la tête après l'accouplement... comme les araignées.
böcekler, kelebekler, örümcekler.
Des insectes, des mouches, des araignées...
Sanki kafasında örümcekler dans ediyor.
Comme un tas d'araignées est d'avoir une réunion sur sa tête.
Örümcekler hariç.
Si, des araignées.
Örümcekler orada cirit atıyor!
Papa, tu es déjà levé à cette heure-ci?