Özgürlüge tradutor Francês
486 parallel translation
Siz avcisiniz. Özgürlüge aliºiksiniz.
Vous etes des trappeurs et avez besoin de liberté.
Özgürlüge gel.
Viens vers la liberté!
Onları daha ileriye taşısak bizi takip etmezler mi? Huzura ve güzelliğe... Barışa ve özgürlüğe...
Ne nous suivraient-ils pas vers la grâce, la beauté, la gaieté et la liberté?
Tüm yelkenleri açın ve bizi özgürlüğe götüren rüzgarla doluşunu izleyin.
Déployez ces voiles! Que le vent les gonfle pour nous mener vers la liberté!
- Özgürlüğe değil.
- Pas vers la liberté.
İkinci Dünya Savaşının yaklaşmasıyla tutsak Avrupa'daki gözler, umutla veya umutsuzlukla Amerika'daki özgürlüğe çevrilmişti.
Avec la déclaration de la Seconde Guerre mondiale... beaucoup dans l'Europe emprisonnée regardaient avec espoir ou désespoir... vers l'Amérique et ses libertés.
Güzel, çünkü özgürlüğe taparım.
- Tant mieux, j'adore ça, la liberté.
Bu, sözde adam. Siz ikiniz beni tuzağa düşürdünüz, ben kodese, o özgürlüğe!
Alors vous et cet homme, vous êtes de mêche... pour qu'on m'accuse, moi et pour qu'il soit libre, lui!
Senin için tam bir özgürlüğe kavuşma partisi yapacağım.
Je vais te fêter ta sortie. Taxi!
Sonra aşk geldi ve ruhumu özgürlüğe kavuşturdu. "
C'est alors que l'amour vint libérer mon âme.
özgürlüğe inanıyorsun. özgürlüğün yok edildiğini biliyorsun.
Vous croyez en la liberté, qu'on étrangle.
ortada olan tek şey tek suçu özgürlüğe aşık olan... bir Fransız vatandaşının... bilinçli olarak öldürülmek istenmesidir.
Cet homme arrogant et fier a assassiné un fils de la France dont le seul crime était d'aimer la liberté.
Özgürlüğe kavuşmamız için silah ve mermi gerekli.
Il nous faut des armes pour fuir.
Özgürlüğe saygı duyarım.
Je respecte la liberté.
Dahası özgürlüğe aşığım.
Plus que ça, j'aime la liberté.
Ölümümden önce tüm insanları özgürlüğe ulaştıracak kurtarıcıyı görmek istedim.
Qu'avant que la mort me ferme les yeux, je puisse voir le sauveur qui conduira les hommes vers la liberté.
Özgürlüğe susayan herkes bizimle gelebilir.
Que tous ceux qui ont soif de liberté se joignent à nous.
O sırada kuzeyde Paris'i özgürlüğe kavuşturuyorlardı.
Dans le nord, pendant ce temps, on libérait Paris.
Yol uzun ve karışık ama özgürlüğe çıkıyor.
Elle est longue et difficile, mais au bout, il y a un mot : J'ai trouvé la voie. Liberté.
Düşen her bomba onları sona daha da yaklaştırırken bizi de özgürlüğe yaklaştırıyor.
Chacune de ces bombes approche leur fin! Notre libération!
Özgürlüğe ve istediğin gibi yumurtalarına git.
Allez vers la liberté et les œufs qui vous agréent.
"İnsanların ölmediği, adalet içinde yaşadığı bir Almanya." "Özgürlüğe ve insanlığa bağlı bir Almanya." "Yurttaşları için en iyisini isteyen bir Almanya."
"Une Allemagne plus juste, qui privilégie la vie, la détermination, la liberté, la fraternité, et ce que l'homme a de plus noble."
Gazeteler yazacak ; dürüst Mazzuolo, hapsi, çarpık özgürlüğe tercih etti.
Ça sera dans les journaux! Moi, Mazzuolo, je préfère la prison à cette liberté pourrie!
Ben huzura kavuşacağım acılardan özgürlüğe kavuşacağım
J'aurai la paix, je serai... libéré de cette horrible souffrance.
- Fransa bize her zaman özgürlüğe giden yolu göstermiştir
- La France nous a toujours montré le chemin de la liberté.
Onlar özgürlüğe inanan herkesin ortak düşmanıdır.
ce sont les ennemis communs de la liberté.
yalnızlığa ve özgürlüğe.
de solitude et de liberté.
Cehennem dalgasının üzerinde, bu tahtayla özgürlüğe doğru süzüleceğim.
Pendant que moi, je surferais sur cette planche, au-dessus des crêtes de l'enfer tout droit vers la liberté.
Neden mi? Çünkü istediğimi yapacak özgürlüğe sahip değilim.
Ne me demande pas... en fait, je ne suis pas libre de faire ce que je veux.
Biraz özgürlüğe, biraz- -
En partie en la liberté, en partie...
Seks partileri özgürlüğe açılan kapıdır.
Les orgies sont la voie de la liberté.
... özgürlüğe, kuş seslerine ihtiyacım vardı.
.. de liberte, de peche a la ligne,..
Özgürlüğe, deli damgası vurularak esir alınmaya değil.
D'être libre, pas enfermé pour cause de folie.
Gelirsiniz, kalırsınız, gidersiniz. Tam özgürlüğe sahipsiniz.
Allez, venez, vous êtes libre!
İki hafta önce, özgürlüğe gerek yoktu.. ama şimdi buna çok ihtiyacın olmalı.
II y a encore deux semaines vous n'aviez pas besoin de Ia liberté, tandis que, maintenant, elle vous est indispensable.
Neden özgürlüğe ihtiyaç duyuyorsun? Ya sen?
Pourquoi avez-vous besoin de liberté?
Adım adım özgürlüğe çıkıyordum.
Je montai jusqu'à atteindre la liberté.
Bilim insanları için... savaş... en yaratıcı ve en parlak girişimlerini hayata geçirebilekleri gerçek özgürlüğe kavuşulması anlamına gelmektedir. Örneğin :
Elle permet au savant... d'être libre... d'imaginer et d'accomplir des expériences brillantes.
Özgürlüğe doğru küçük bir gezinti...
Je vais marcher vers ma liberté. Non, Angie.
Keşke bir melek İngiltere'ye uçsa inleyen ülkemizi bir an önce özgürlüğe kavuştursa.
Qu'un ange du ciel s'envole vers la Cour d'Angleterre! Que notre pays retrouve la grâce!
Eğer keşifler yapılacaksa bireysel çabalara ve yüksek miktarda fikri özgürlüğe ihtiyaç olacak.
Si l'on veut faire des découvertes, il faut laisser place à l'effort individuel et à un tant soit peu de liberté intellectuelle.
- " Özgürlüğe giden yolun...
- " Les bornes jaIonnant Ia route
Bunların uzun vadede daha geniş bir özgürlüğe götürdüğünü düşünüyorum.
Je crois qu'à long terme, c'est cela qui mène à plus de liberté.
Barry, Saksonya sınırına, özgürlüğe doğru götürüldü.
Barry, sous escorte, franchit la frontière vers la Saxe et la liberté.
Bay Başkan ve hayat ve özgürlüğe en saygısızca tutumu ile Riyakâr Parti adına Kıtalarötesi Yol Tecavüzü'ne savaş ilan ediyoruz.
Nous déclarons la guerre au Parti Uni, à monsieur le Président, et à cette insulte lancée au visage de l'humanité et de la liberté, ce Viol Transcontinental!
Duy beni, ey Afrikalı. Etinin eti özgürlüğe kavuştu.
Africains, écoutez-moi... la chair de votre chair... a acquis sa liberté.
Özgürlüğe olan tutkumda Vekil Henry'nin taraftarıyım ama iş iştir.
Je suis pour Patrick, ce qui correspond à ma passion pour la liberté... mais les affaires sont les affaires.
- Kuzeye gideceğiz, özgürlüğe...
- et on ira dans le Nord. - Ne dis pas ça!
Bence özgürlüğe bir şans vermeliyiz.
Nous devons donner une chance à notre liberté.
Duy beni, ey Afrikalı etinin eti özgürlüğe ulaştı.
Écoute-moi, vieil Africain. La chair... de ta chair... a retrouvé la liberté.
Bruno şimdi sinyal gönderecek. Çünkü Bruno özgürlüğe adım atıyor.
Le Bruno va transmettre un signal... parce que le Bruno, il entre en liberté!
özgürlüğe 19
özgür 86
özgürlük 258
özgürsün 105
özgürüm 106
özgürsünüz 27
özgür adam 18
özgürüz 59
özgürlük anıtı 18
özgür değilsin 19
özgür 86
özgürlük 258
özgürsün 105
özgürüm 106
özgürsünüz 27
özgür adam 18
özgürüz 59
özgürlük anıtı 18
özgür değilsin 19