English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Ö ] / Öğretmeni

Öğretmeni tradutor Francês

1,850 parallel translation
- Nanna'nın öğretmeni değil.
Il n'avait pas Nanna.
Edebiyat öğretmeni.
Il est prof de lettres.
- Cidden, senin kadar neşeli karakterli birinin hava durumu sunucusu veya anaokulu öğretmeni olması gerekir.
Avec une personnalité aussi joyeuse, vous devriez présenter la météo ou enseigner à la maternelle. - Désolée que le vous le preniez comme ça.
Bir öğretmeni soruşturuyorlar.
Ils pensent à un prof. Ils cherchent
Öğretmeni gördüm, o da kabul etti.
J'ai vu l'institutrice.
Ajans bana son 6 ayda 4 İngilizce öğretmeni kaybettiğinizi söyledi.
L'agence m'a dit que vous avez perdu 4 professeurs d'anglais en 6 mois.
- Masaj istiyorum. Sosyal çalışmalar öğretmeni, futbol koçu,
Le prof, l'entraîneur de foot, le meilleur ami.
Senatör'ün yaşlı birinci sınıf öğretmeni gibi duruyor.
On dirait le professeur de CP.
- Resim öğretmeni.
En fait, c'est un prof d'art.
İngilizce öğretmeni.
Le professeur de lettres.
kızımın öğretmeni.
C'est le professeur de ma fille.
Nathalie Lacroix, Ray Junior'un öğretmeni, öldürüldü.
Nathalie Lacroix, le professeur de Ray Junior, elle a été assassinée.
biliyorsun, bu oldu, uh, biliyorsun, Junior'un öğretmeni ve Sadie'nin de, tamam mı?
Tu sais, c'était, tu sais, le professeur de Junior et aussi de Sadie, non?
Öğretmeni askıya al ve destekçilerini sustur.
Tu suspends le prof. Tu rétablis le calme dans ton camp.
İyi bir piyano öğretmeni imiş
Et bien, c'était un prof de piano très cool.
Önce sevgilisi, sonra öğretmeni, şimdi de...
Je sais plus. D'abord c'était son ex, ensuite son prof.
Anneyle babanın spor öğretmeni.
C'est le prof de gym des parents.
Annenle babanın spor öğretmeni olduğunu sanıyorduk.
Je croyais que c'était le prof de gym de vos parents?
Öğretmeni bir çok şey çizdiğini ve kimseye göstermediğini söyledi
Son institutrice m'a dit qu'elle dessinait beaucoup et ne montrait rien à personne. Est-ce que c'est vrai?
Ortaokul öğretmeni, ve evet.
De collège, et oui.
Annesine öğretmeni Joosep'in arattığına inanmıyorum.
J'arrive pas à croire que Joosep à laisser sa mère appeller la prof.
Ve müvekkilim, oğlunun öğretmeni tarafından arandı çünkü Bayan Whedon, okul gezisi için izin fişini imzalamayı unuttu.
Et mon client a été contacté par le professeur de son fils parce que Mme Whedon n'a pas pu signer l'autorisation nécessaire pour une sortie scolaire.
Bayan Fletcher, Doktor Wasson. Dans öğretmeni, beden eğitimi öğretmeni, komşularımız.
Mme Fletcher, Dr Wasson, le prof de danse, le prof de gym, nos voisins.
Beden eğitimi öğretmeni, tavşan vicdanın mı? Evet.
- Ta conscience lapin-prof de sport?
Çocukluğu hakkında bilgi edinmek için... akrabaları, arkadaşları ve öğretmeni ile temasa geçtim.
Pour en savoir plus sur son enfance, j'ai rencontré ses proches, ses amis, sa professeure.
Hem çok güzel, hem komik, hem de hukuk öğretmeni.
Elle est magnifique, drôle, et professeur de droit.
Koç Diaz'ın tam bir pislik ve gördüğüm en kötü beden eğitimi öğretmeni olduğunu söylemiştim.
Je t'ai déjà dit que le Coach Diaz était un enfoiré, le pire prof de gym que j'aie jamais eu.
Beden eğitimi öğretmeni misiniz?
Vous êtes le prof de sport?
- Beden eğitimi öğretmeni misiniz?
- Vous êtes le prof de sport?
Sosyal sorumluluk öğretmeni Bayan Kazlauskas'la konuşuyor.
Il parle à Mlle Kazlauskas, le professeur d'études sociales.
Dar pantolonlu kızıl saçlı Fransızca öğretmeniyle beden eğitimi öğretmeni öpüşürken yakalandılar.
Un professeur de français roux en pantalon moulant et la professeur de sport ont été aperçus en train de s'embrasser.
- Lise öğretmeni misin?
- Prof de lycée?
- Tabii ki. - Evet. - İyi bir öğretmeni var.
Bien sûr, il a une bonne institutrice.
Kendisi lisede İngilizce öğretmeni.
- Ah bon? Elle est prof au lycée.
- Lise öğretmeni mi olacaksın?
- Tu veux enseigner au collège?
Ve yardım için gittiği Öğretmeni Bayan Clearly.. işte, kaltağın yardım etme şekli..
Et l'enseignante dont il a demandé l'aide, Mme Cleary, voilà comment cette salope l'aidait.
Bale öğretmeni ne oldu?
Qu'est-ce qui s'est passé avec le professeur de danse classique?
Eğer Öğretmeni düşürürsem bir şeyler değişecek mi?
Qu'est-ce que ça changerait, si tu abattais le Professeur?
Wilber'a ne demeyi düşünüyorsun? Artık öğretmeni de gitti.
Que diras-tu à Wilber, maintenant que son institutrice est partie?
- Simon'ın öğretmeni, Fransızca ve Drama.
Le professeur de français et de théâtre de Simon.
Bu yüzden anaokulu öğretmeni oldum, ona meydan okumak için.
C'est pour ça que j'ai fait ce métier, par défi.
Başrollerde,... sağır bir oğula sahip müzik öğretmeni rolünde Richard Dreyfuss.
Mettant en vedette, je sais... Avec Richard Dreyfuss dans le rôle d'un prof de musique dont le fils est sourd.
Aylak zenginin mücadeleleri duymaya bayılıyoruz ama burada Dan'in iyi bir özel öğretmeni var.
Bien qu'on adore entendre parler des épreuves de riches désoeuvrés, Dan a un tuteur compétent ici même.
Özel S.A.T öğretmeni dün 4 saat kaldı.
Le tuteur pour le S.A.T. est resté 4 heures hier soir.
"Birkaç sınıfın öğretmeni", yapışkan değneğim.
"Tuteur ou un truc comme ça", mon cul.
Bize de öğretmeni istiyoruz.
Prends-nous comme disciples!
Ve günün birinde Yoko'nun öğretmeni olarak böylece eve girdi. Bizden ne istediğini kim bilebilir.
Un jour, cette nana s'est invitée en tant que prof particulier de Yoko.
Aslında o yoga öğretmeni.
Non, elle est prof.
Ama Nanna'nın destek öğretmeni oydu.
Il est sur le grill.
Yeni Zelanda'ya resim öğretmeni olarak
Mr Holkar est allé enseigner à toute la Nouvelle-Zélande comment dessiner.
Ögretmeni o kadar begenmis ki koridora asmis.
Sa maîtresse, impressionnée, l'a punaisé au mur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]