Üstadı tradutor Francês
341 parallel translation
Bu bey Kont Alexei, Rus Ordusunun feldmareşali büyük av üstadı meclis üyesi ve haşmetmeabları Elizabeth'in özel elçisi.
Comte Alexei, maréchal de l'armée russe, grand veneur, grand maître des cérémonies et Ambassadeur d'Elisabeth, impératrice de Russie.
Hayır üstadım.
Non, Maître.
Bağışlayın üstadım. Ama sizin biyografinizi yazıyorum.
Excusez-moi, Maître, mais j'écris votre biographie.
Yarın görüşürüz üstadım.
A demain, Maître.
İyi günler üstadım.
Bon après-midi, Maître.
Affınıza sığınıyorum üstadım.
Je vous demande pardon, Maître.
Sanırım onu ikna edebilirim üstadım.
Je pense que je peux la convaincre, Maître.
Gitti, üstadım.
Elle est partie, Maître.
Ama resmi bitirmelisiniz üstadım.
Mais vous n'avez pas fini le tableau, Maître.
Demek üstadımız burada çalışıyor.
Alors voilà l'atelier du maître.
Duyularım birkaç kadeh devirdiğini söylüyor üstadım.
Je sens que tu as un verre dans le nez, Tragédien.
bu kılıç üstadının adını yeniden söyler misin?
Redites-moi le nom du maître des maîtres.
Eski üstadının Charcot tarzı histeriden hastalanmasını nasıl da isterdin?
Que feriez-vous si votre maître souffrait d'hystérie "à la Charcot"?
Ona kulak ver. Cleve kombinezon üstadıdır.
Cleve est un expert en jupons.
Beklenmeyeni yapma üstadı.
Le maître de l'imprévisible.
Ama önce birkaç üstadımızı tanıştırmak istiyorum :
Je voudrais d'abord vous présenter les musiciens.
Tebrik ederim. Bir tiyatro üstadısınız.
Kikunojo, je tenais à vous féliciter.
Tiyatroya ve üstadıma karşı yükümlülüklerim ve görevlerim var.
J'ai des responsabilités et des obligations à remplir au théâtre.
Ben bir karate üstadıyım.
Je suis un expert entraîné au karaté.
Açıkçası bana pek öyle kung fu üstadı gibi görünmedi.
Il ne ressemblait pas à un maître de kung-fu.
O gerçek bir kung fu üstadıdır ama benimle karşılaştırılırsa hâlâ çok yolu var.
C'est vraiment un grand maître! Mais comparé à moi... Il n'a jamais été très sérieux...
- Hayır. "Tilki", İtalya'ya altın kaçırmak için dahice bir planı olan, bir suç üstadı ve sürpriz bir son.
C'est un grand criminel qui a un plan pour faire entrer de l'or en Italie.
- Buna bir soruyla cevap vereyim. Büyük Zen üstadı Li Kwi Kwat'in sözleriyle ;..
Je réponds à cela en vous demandant, comme le grand prêtre Zen, Li Kwi Kwat...
Sağınızda 18. yüzyıl Fransız üstadı Boucher'in resimleri var.
A droite, les tableaux de Boucher, le maître du XVIlle siècle.
Enstrümanının üstadıdır.
Un virtuose!
O gördüğünüz çift olasılıkla o üstadın öğrencileriydi
Vous êtes sûrement tombés sur ses disciples.
Yargıç kendini bu oyunun üstadı sayıyordu. Sonra üstat olmadığını düşünen hiç bir Teksaslı tanımadım.
Les juristes se prenaient pour des experts, comme tous les Texans d'ailleurs.
- Büyük bir savaş üstadı.
- Un philosophe de la guerre.
Sorgulanması sırasında, Loncanın büyük üstadı Govoni'nin yerini söylemeyi reddetti.
... officier sous Robespierre, exilé, jacobin, accusé de vouloir réorganiser la secte des Frères sublimes avec Govoni Filippo, Grand Maître de cette secte.
Sorun değil, çünkü roman iyi, ama sen busun işte, abartı üstadı.
Ça va parce que le roman est potable, mais vous êtes capricieux de nature.
- Bu üstadın çalışması mı?
C'est l'œuvre du maître?
Nihayet, yoksa kaderin bir cilvesi mi, yeni üstadımız Amsterdam'da.
A croire que c'était écrit. Le jeune maître est enfin arrivé à Amsterdam.
Ben de az önce saygıdeğer dostunuz Six'e diyordum yurttaşları arasında böylesine büyük bir üstadı barındırması Amsterdam için ne büyük bir onur diye.
Quel honneur, disais-je à votre ami Six, pour une ville comme Amsterdam, de compter parmi ses citoyens un aussi grand maître.
Mei Bey, üstadı iyileştireceğinizi söylediniz
Dr Mei. Vous devez soignez mon maître.
Biri Demir Fülüt üstadının Küçük kardeşi,
L'une est le frère de Flûte de fer.
rakibi, eşi, emsali yok. Özel antrenörü üstad Dijon'lu Doutreval ile hergün alıştırma yapıyor.
Il n'a pas son pareil et il s'entraîne avec le grand Doutreval, de Dijon.
üstad Hirate kan öksürüyor.
Le samouraï Hiraté... crache son sang?
üstad Hirate, sen hastasın.
Hiraté... Malade comme vous êtes, c'est de la folie!
Şimdi üstad sensin.
Je te le confie.
Kılıç ustası üstad Shusaku Chiba der ki,
Le maître sabreur Shusaku Chiba avait l'habitude de dire :
Üstad, üstad, hoş geldiniz!
- Maître. - Bonsoir. Bonsoir, maître.
Genç bir üstad sizi görmeye geldi
Vous avez de la visite.
oraya lütfen şarabınız, genç üstad
Installez-vous là. Votre vin de kaoliang.
Görünüşe bakılırsa burada büyük üstad varmış neredeyse seni fark edemeyecektik
Il y a un autre chevalier. Nous avons failli le négliger.
Bilirsin ki üstad... anca 1-2 saat dayanabilir?
Il ne lui reste que 2 heures à vivre.
Gongsun üstad ve diğer yiğitler... buraya geldiler.
Gongsun et d'autres chevaliers sont arrivés.
Tian Qi üstad, demir kılıç ne hoş!
Maître Tian Qi, dit Épée de fer.
Meşhur Gongsun üstad tanıştığımıza memnun oldum
Le chevalier Gongsun de Tiannan.
10 yıl önce, Li üstad bir efsaneydi.
Lettré Li, votre réputation est immense.
hadi gidelim, genç üstad
- Allons-nous-en!
Buraya üstad Xinmei den önce gelip Li Xunhuan'ı öldürürse Şaolin tapınağına ne deriz sonra?
S'il devance maître Xin-mei et tue le lettré Li, que dira-t-on au Vénérable?