Üzerine tradutor Francês
24,431 parallel translation
Gargoyle'un üzerine kutsal su döküp suya alerjisi olmasını mı bekliyorsunuz?
Tu veux lancer de l'eau sur une Gargouille en espérant qu'elle y soit allergique?
Silahlarınızı yere bırakın ve dizlerinizin üzerine çökün.
Jetez vos armes, mettez vous à genoux.
Çünkü durmadan üzerine gelecekler.
Parce qu'ils vont continuer à te chercher.
O olayın sorumluluğunu üzerine aldın mı hiç?
- T'as jamais assumé cet incident?
Şimdi cehennem 150 yıldır düşünmediğim şeyin üzerine mi kuruluyor?
L'enfer est de me faire surmonner pour une chose à laquelle j'ai pas pensé en 150 ans?
Tam şuraya verandanın üzerine.
Ici, juste là sur le perron.
Ama ilişkiler güven ve eşitlik üzerine kurulur, ve sen benim eşyalarıma el koyduğun sürece ikisi de bizimkinde olmaz.
Mais les relations se basent sur la confiance et l'égalité, et nous n'en avons aucune puisque tu as confisqué mes affaires.
Bunun üzerine fazla düşünmezdim.
Je ne serais pas trop préoccupé.
Annemi bir fıçı üzerine oturtmuştuk.
On a fait asseoir ma mère sur un fût.
Ama sen şeffaflık ve dürüstlük üzerine bir kampanya yürütüyorsun.
Mais tu mène une campagne basée sur la transparence et l'intégrité.
Bugün tören üzerine çalışacağım.
Je préparerai la cérémonie ce soir.
Pardon, geç kaldım, tören üzerine çalışıyordum ve saati unutmuş olmalıyım.
Désolée, je suis en retard, je travaillais sur la cérémonie et j'ai dû perdre la notion du temps.
Machin'in üzerine takip cihazı yerleştirdim.
J'ai mis un traqueur sur Machin.
Hem de hayatım senin üzerine dönüyor.
Je vis par procuration.
Şimdi de senin suçun olmayan bir konuda suçu üzerine alıyorsun.
Et là tu prends la responsabilité de quelque chose qui n'est pas ta faute.
Darhk'ı acımasızca öldüren ve bir arabanın üzerine çıkıp şehre umut kazandıran bir adam var diyorum.
Je dis qu'il y a un homme qui a tué Darhk de sang froid, et le même homme qui s'est tenu sur le toit d'une voiture et a redonné à cette ville son espoir.
Sol elinizi İncil'in üzerine koyun.
Posez votre main gauche sur la Bible.
- Lois, zihnimi kaçırılma üzerine çok kasvetli imgelerle doldurmuş.
! Lois a une image vraiment très sombre des enlèvements.
Lois, şerefime kitabıma bizi derhâl dışarı çıkarmazsan gelinliğinin üzerine sıçacağım! - Buna cüret edemezsin!
Lois, je te jure que si tu ne nous fais pas sortir, dans la seconde, je chie sur ta robe de mariage!
- Güzel, gelinliğin üzerine kus.
Parfait! Vomis sur la robe!
Gelinliğin üzerine!
Vomis sur la robe!
Tom "Coachella" kelimesinin dövmesini burun köprüsü üzerine yapmak üzere.
- Attends, chut. Tom va se tatouer "Coachella" à l'intérieur de ses narines.
Çatının üzerine!
Sur le toit!
İnsanların üzerine düştü.
C'est bon, il est tombé sur des gens.
Orada "Nasıl Sağlıklı Beslenilir" üzerine bir kitap var.
J'ai un bouquin sur comment bien manger. Pourquoi tu ne le prendrais pas, gros tas?
- Seni dizlerinin üzerine çömeltip raketimi, boğazının dibine kadar sokacağım! Bir hafta boyunca yaşattığım acıyı çekeceksin!
Je vais vous mettre à genoux et vous enfoncer ma raquette si loin que vous allez en chier le manche.
Patates kızartmasının üzerine?
Sur des frites?
Tartışmaya yol açan Sokovia anlaşmasının üzerine Tony Stark ve Avengers ile dövüşen Steve Rogers'ın nerede olduğu hâlâ bilinmiyor.
Toujours aucune info sur les déplacements de Steve Rogers après sa vendetta contre Tony Stark et les Avengers au sujet des controversés Accords de Sokovie.
Ben doktora tezimi sosyal patolojinin seri katillerle... -... olan bağlantısı üzerine yazmıştım.
J'ai fait ma thèse de doctorat en sociopathologie en relation avec l'assassin en fait.
üzerine düşmüş olmalı.
Il a dû atterrir dessus.
Schrodinger'in kedisi üzerine olan ödevi yaptın mı?
T'as fait le devoir sur le chat de Schrödinger?
Verdiğin görev üzerine Bregan'a gidiyorum.
Je vais à Bregan comme tu me l'as commandé.
Huzursuz ölülerin kemikleri üzerine ant içiyorum.
Sur les os des morts agités, je le jure.
Rheda atalarının kanı üzerine yemin etti. Varni Herot'u savunmaya gelirse...
Rheda juré sur le sang de ses ancêtres que si le Varni est venu à la défense de Herot, elle...
Kaliforniya Üniversitesi'nde felsefe üzerine ana dal yapan oğul üvey babasının kendinden birkaç yaş büyük olmasını kaldıramadı.
que son futur beau-père ait seulement quelques années de plus que lui.
Payton arabanın üzerine çıkmaya çalışıyor, yine de masum olduğunu düşünüyorsun?
Donc, Payton a essayé de t'écraser avec sa voiture, et tu continues de penser qu'il est innocent?
Yanlış anlama ama Christopher olayı üzerine yük mü oluyor?
Ne le prends pas mal, mais cette histoire avec Christopher prend le dessus?
Hem Ordu hem de medya bu hikayelerle gözleri Nia'nın üzerine çekiyor.
Donc, et l'armée et les média s'intéresse à Nia.
Nia'yı üzerine salmak için yeterli bir sebep.
C'est suffisant pour énerver Nia.
- Christopher olayı üzerine yük mü oluyor?
Tu fais une fixation sur Christopher?
- Christopher olayı üzerine yük mü oluyor?
- Christopher devient une obsession?
Herkes ayrıca merak ediyor... Papa ilk vaazı üzerine düşünüyor mu?
Le Pape pense-t-il à sa première omélie?
İnançlı bir topluluğun, Tanrı'nın varlığı üzerine... düşünmesini beklemek beyhude bir soru gibidir.
Attendre d'une foule dévouée et fervente qu'elle réfléchisse à l'énigme de l'existence de Dieu revient à poser une question obsolète.
Sevgi üzerine bir konuşma ve bir seyahat.
UN discours sur l'amour et un voyage pastoral.
O hemen üzerine aldı.
- Je l'ai deviné. - Directement.
Yüksek lisans tezimi Birliğin tarihi üzerine yazmıştım.
J'ai fait ma thèse à l'Académie sur leur histoire.
Arkadaşlar! Hadi! - Birisi Sahil'in üzerine iddaya girsin!
Qui veut parier sur Sahil?
Şimdi, Dinleyin. İddayı Sahil'in üzerine oynuyorum.
Je vais parier sur Sahil.
Gerçekten suçun onun üzerine kalmasına izin verecek misin?
Vous allez me laisser tout prendre?
- Geçen gün Tanrı üzerine konuştuk.
- L'autre soir, on s'est disputés sur Dieu.
- Ve kumar oynuyor. Her şey üzerine.
Sur tout et n'importe quoi.