Şeyler tradutor Francês
130,995 parallel translation
Rip, hadi dostum, bir şeyler yap.
Rip, fais quelque chose.
Görüyorum ki yokluğumda bazı şeyler değişmemiş.
Tout n'a pas changé, à ce que je vois.
Fakat kahraman olmak için güçlere sahip olmaktan çok daha önemli şeyler var.
Mais... Il y a plus important pour être un héros que d'avoir des pouvoirs.
Eğer onun geçmişini görürsen belki iyi şeyler bulabilirsin.
Je veux dire que, si tu peux voir dans son passé, peut-être que tu trouveras du positif.
Eğer onların ırkında iyi şeyler bulursam, ondan nefret etmem.
Si je me rends compte qu'il y avait du bon dans leur espèce, je ne la déteste pas.
Luthorlar asla berbat şeyler yapmaktan çekinmemişlerdir.
Les Luthor n'ont jamais renoncé à faire des choses horribles.
Metallo güçlenmiş, fakat bir şeyler ters gidiyor.
Metallo est fort, mais quelque chose ne va pas.
Eğer videoyu izlersen, bir şeyler bulacağını düşünüyorum.
Si tu regardes cette vidéo, je sais que tu trouveras quelque chose.
Bir şeyler bulabildin mi?
Mais t'as trouvé quelque chose?
Süslü şeyler onun tarzı değilse sende kendi yollarından kutlarsın?
Le classique n'est pas son style, mais vous pouvez célébrer à votre manière.
Umarım Winn işe yarar bir şeyler bulmuştur.
J'espère que Winn a trouvé quelque chose.
Beni Beşinci Boyuttan koparmış olabilirsin Daxamit. Ama ben hala yumruklarla ilgili bir şeyler biliyorum.
Tu m'as coupé de la cinquième dimension, mais je m'y connais en bagarre.
Yapmış olmayı istemediğim bazı şeyler gördüm ve yaptım.
J'ai vu et fait des choses que je souhaiterais n'avoir pas fait.
Dinle, Winn bir şeyler buldu ve bunu bilmen gerektiğini düşünüyoruz.
Ecoute, Winn a trouvé quelque chose et tu devrais savoir quoi.
Ama bir şeyler bulacağız, Winn.
Mais on va trouver quelque chose, Winn.
Bize bir şeyler söylemesini sağlayabilirim diye düşündüm.
J'ai pensé que je pourrais le faire parler.
Ebeveyn olana kadar asla anlayamayacağın bazı şeyler var.
Il y a des choses que tu ne comprendras pas avant d'être parent.
Haklı sebepler için yanlış şeyler yapmayı durdurmada anlaşabilir miyiz?
On est d'accord pour arrêter de faire de mauvaises choses pour de bonnes raisons?
Yani müzeye girmek için senin teknik yeteneklerini kullandı, ve sonra kaybolma numarasını yaparak bir şeyler çalmış.
Donc, elle a utilisé ses compétences techniques pour entrer dans le musée, puis a disparu pour récupérer la peinture.
Fakat kahraman olmak ve aşık olmak, bunlar kolay şeyler değildir.
Mais être un héros et tomber amoureux, ne sont pas des choses faciles.
Ayrıldığımızda, beni oldukça derinden yaralayan bazı şeyler söylemişti.
Quand nous nous sommes séparées, elle m'a dit des choses qui m'ont blessé.
Ve o zamanlar ona söylediğin şeyler... acı verici değil miydi?
Et toutes les choses que tu lui as dit? Ce n'était pas douloureux?
Tamam mı? Hepimiz aptalca şeyler yapmışızdır.
Nous faisons tous des choses débiles.
Tamam mı? Seni geçmişte olan şeyler yüzünden yargılamak için burada değilim,
Je ne suis pas ici pour juger sur les choses qui sont arrivées par le passé.
Kara yaralanmış ve Mon-Elle bir şeyler olmuş.
Kara est blessée. Et il s'est passé quelque chose avec Mon-El.
Eğer bu insanlar hakkındaysa, o zaman bazı şeyler değişmek zorunda.
Si c'est par rapport au peuple, alors des choses doivent changer.
- Değdiği şeyler konusunu.
- Pour ce que ça vaut.
Kayıp vermek aileme garip şeyler yapıyor ve ben çok insan kaybettim.
Les pertes font faire des choses étranges à ma famille. Et j'ai perdu beaucoup de gens.
Su hızla yükseliyor ve söylemem gereken şeyler var.
L'eau monte vite et il y a des choses que j'aimerais dire.
Muhakemede yaptığım hatanın bizi büyük şeyler yapmaktan alıkoymasına izin verme.
Ne laisse pas un manque de jugement de ma part nous empêcher de faire de grandes choses.
Bana bir şeyler vermen lazım.
Tu dois me donner quelque chose.
Supergirl ve Mon-El bir şeyler bulabilmek için şehri gözden geçirmeye gitti.
Supergirl et Mon-El sont dehors en train de surveiller la ville pour voir s'ils peuvent trouver quelque chose.
Ama bunun yerine başka şeyler hissettim.
Mais je me suis senti... Autre chose...
Daha büyük, daha iyi şeyler yapabileceğini biliyorum.
Et je sais que vous êtes faite pour de grandes choses, des meilleures choses.
Maggie ile ilgili bir şeyler demiştin ya?
Ce que tu as dit à propos de Maggie plus tôt, si...
Anne bir şeyler yemeli.
La mère doit manger.
Sahip olduğunu hiç bilmediğin şeyler.
Des choses que tu ignorais avoir.
Ayrıca yapman gerekecek şeyler için.
Pour ce que tu vas devoir faire.
Sahip olacağımız şeyler bu ikisi arasındadır.
Et tout ce que toi et moi aurons jamais, c'est l'entre-deux.
Gelin, bir şeyler içelim.
Venez boire un verre.
Bağlantıların kesilmesi gibi şeyler.
Des perturbations, ce genre de choses.
Doğaüstü bir şeyler olursa sana haber veririm.
Je te dirais si quelque chose de surnaturel se passe.
- O zaman git ve başka bir yerde yalnız ol, çünkü düşünmem gereken şeyler var ve bunu pahalı şarapların yakınında yapmak istiyorum.
Parce que j'ai un peu de choses à faire et je voudrais les faire près du vin cher.
O zaman, ona dünyanın kötü bir yer olduğunu, ve bazen hayatta kalmak için kötü şeyler yapmamız gerektiğini söyle.
Alors dis-lui que le monde est un endroit mauvais et que parfois, on doit faire de mauvaises choses pour survivre.
Sanırım yanlış bir şeyler var.
Je pense que quelque chose ne va pas.
Eva'nın, o çocukların kaçırılmasından sorumlu kişi olduğunu öğrendiğimde, bu konuda bir şeyler yapmak zorunda olduğumu anlamıştım.
Quand j'ai découvert que Eva était responsable de l'enlèvement de ces enfants, j'ai su que je devais agir.
Biliyorsun, planladığımız şeyler ile kalplerimizin içindeki şeyler kalplerimizin içine saklamaya çalıştığımız şeyler arasında bir fark var, değil mi?
Tu sais, il y a une différence entre ce que nous montrons et ce qu'on a dans nos cœurs, ce qu'on essaie de cacher, n'est-ce pas?
Kasayı kırarım ve eğer kullanabileceğimiz bir şeyler varsa,
Je vais craquer le coffre-fort et s'il y a un truc qu'on peut utiliser
Yani bütün kötülüklerin arasında bazı iyi şeyler de vardı.
Donc il y a eu du bon dans tout ce mal.
Sen ve Mon-El arasında olan bir şeyler var? - Hiç...
Les choses se passent entre toi et Mon-El?
himm, kot sort terlik gibi seyler düsünüyordum.
Et bien je pensais à des jeans, un short et des sandales de plage.