48 tradutor Português
3,343 parallel translation
Bu şeyi orada çalıştırırsan 18 km ötedeki herhangi bir denizaltı kulağımıza bir Mark-48 torpido sokar ve hepimiz ölürüz.
Use isto e qualquer submarino a 16 quilómetros vai mandar um Mark-48 para aqui e vamos morrer todos.
48 fit kanat ölçüsüne sahip bir Gece Hiddeti'ni alıp bu rüzgarlarda havada sabit durmasını bekleyemezsin.
Não pode agarrar num Night Fury com a envergadura de asa de 14 m e esperar que ele plane com ventos como estes.
MÖ 48'de Mısır'a vardı.
Em 48 a.C., ele chegou ao Egito.
- Sadece şunu : Anahtarı Nick'ten almak için 48 saatin var.
Só isto : tens 48 horas para tirar a chave ao Nick.
Çünkü 48 saat boyunca sahada koşup durunca atlet oluveriyorsun.
Correm para cima e para baixo no campo de jogo durante 48 minutos. É um atleta.
Michael, resmi bir soruşturma açmak için kırk sekiz saat beklememiz gerek.
Michael, temos que esperar 48 horas para abrir uma investigação oficial.
Pekala. Rockland yarım saat uzaklıkta.
Rockland fica a 48 km.
İyi de 48 saat geçti efendim.
Mas fazem 48 horas, Senhor.
Üstünde yalnızca 48 yıldız var.
Tem somente 48 estrelas.
Dolayısıyla, onlara çok cömert şartlar sundu bir kısmı hibe, bir kısmı da çok ucuza adam başı 48,000 metrekare toprak verdi.
Ele lhes ofereceu condições muito generosas, 4 hectares cada, alguns de graça, outros vendeu bem barato.
48 saatimiz var, millet.
Temos 48 horas, pessoal.
48 kutuyu geri koymalısın.
- Terão de deixar 48 caixas.
Her gün değil. 24 saat çalışıp 48 saat çalışmıyoruz.
Não é todos os dias. Trabalho 24h, folgo 48h.
- Yaklaşıyor, 30 deniz mili açıkta 15 deniz mili hızla düzgünce ilerliyor.
A caminho do porto, 48 km, navegar calmamente a 15 nós.
Erzaklarını 48 saat içinde alacaksın.
Vai ter os seus suprimentos dentro de 48 horas.
32 yaşındayım ama yumurtalarım 48 yaşında. Vajinam ise 97!
Eu tenho 32 anos, mas os meus óvulos têm 48 e a minha vagina 97.
48 saat bu pozisyonda kalmam gerektiğini söyledi sadece.
Ela disse que devo ficar nesta posição durante 48 horas seguidas.
48 saat demiştin.
Disse 48 horas.
48 saat kasılma olmazsa düz yatakta yatabilecektim.
Só precisava deste tempo sem contrações, para poder deitar direita.
Teşekkür ederim. Peki, 48 dolar daha kazandık. - Şimdi, ihtiyacımız olan...
Ah, por que você não abre o zíper e escala em cima de mim agora e acaba com isso?
48 dolarım var.
Só tenho 48 dólares.
17, 48'e. 16, 47'ye. 19, 50'ye.
1 7 para 48. 1 6 pra 47. 1 9 pra 50.
27, 45, 65, 76, 48, önünü kes.
27, 45, 65, 76, 48, bloqueio total.
48 saattir sabit.
Estável à 48 horas.
- Peter Paige... 48 Bishop Gardens, Londra, N2T12.
É Peter Page 448 Bishop's Gardens, Londres, N2 T12.
Bazı şeyleri yakaladığımdan eminim doğrulamak için bir 48 saat daha lazım.
Tenho quase a certeza que tenho isto terminado, só preciso de mais umas 48 horas para o confirmar.
-... beklemenizi önerebilir miyim? - Hayır. 48.
Não. 48.
Herhangi bir suçlamada bulunamazsak yarın 48 saatlik gözaltı süresi doluyor.
Podemos detê-lo até amanhã, a não ser que apresentemos acusações.
48, 49, 50, 51...
48, 49, 50, 51...
Ama bu 50-60 km eder, değil mi?
Mas isso é 48, 64 quilómetros, não?
Yanlış ellere geçmesini istemiyorum. FBI orayı basarsa 48 sonra olacak da bu.
Não quero que ele caia em mãos erradas, e é exatamente isso o que vai acontecer nas próximas 48 horas, se FBI abrir o seu cofre.
Zeus, 48 saat sonra fırlatılacak.
O Zeus será lançado dentro de 48 horas.
Babacığı güzel küçük kızının güzellik salonunu yine onurlandırmasını istiyorsa fidye tam 10,000 altındır ve 48 saati var.
Se o pai quer que a sua linda filha apareça num salão de beleza novamente, o resgate é de 10.000 moedas de ouro. Tem 48 horas.
Lincoln, Nebraska Enlem 40 ° 48'K, Boylam 96 ° 40'B
LINCOLN, NEBRASCA Latitude 40º 48'N, Longitude 96º 40'O
"Parça süresi 2 dakika 48 saniye." yazıyordu.
"Duração, dois minutos e 48 segundos."
Kırk sekiz saat ıslatamam.
Não posso molhar por 48 horas.
Günaydın.48 saatten kısa bir süre içinde ilk defa bir adam... umutlar eşliğinde Ay'a iniş yapacak.
Bom Dia. Em menos de 48 horas o homem vai viajar até á lua Na esperança de aterrar lá.
Halımda 48 tane delik var!
Tenho 48 buracos na minha carpete!
Önümüzdeki kırk sekiz saat içinde FLDSMDYÇ'yi bulamazsak Gıda Bar 8.0'ın piyasa sürülme tarihini kaçıracağız.
Se não encontrarmos o FLSMEDRC nas próximas 48 horas, falhamos o prazo para lançarmos a Barra de Comida 8.0.
Ulusal ekonomimizi tüm zamanların üstüne taşıdı. Esrarı 48 eyalette yasallaştırdı. Amerikalı yurttaşlarım...
E para impulsionar a nossa economia ao seu ponto mais alto tornou a marijuana legal em 48 estados.
Cindy Paulson şimdi ABD'de Alaska dışında bir yerde yaşıyor.
CINDY PAULSON VIVE NA BAIXA 48. É CASADA COM TRÊS FILHOS.
En iyi ihtimalle... 48 saat.
Na melhor das hipóteses... 48 horas.
- Önümüzdeki 48 saat içinde şehri girmek... - Alo?
- Qualquer pessoa que tentar entrar na cidade na próxima...
Doktor 48 saat dedi, az kalmış olmalı.
O médico disse 48 horas, pelo que deve ser muito em breve.
Suç mahalinde bulunan DNA testinin sonuçları 48 saatten önce gelir.
O resultado dos testes de ADN, pondo o seu cliente na cena do crime devem ficar prontos em menos de 48 horas.
Ben bugün buraya gelmek için neler çektim bilmiyorsun. 48. caddeye aktarılan Brighton Beach ekspresine atladım.
Nem calculas o que passei para estar aqui, o carro avariou, tive de vir de Metro, de mudar para a 48...
O hasta ve bulaşıcı hastalar kurala göre 48 saat izole odasında gözlenmeli.
Ela está infectada e, pelo protocolo, deve ser colocada em quarentena e observada durante 48 horas.
Önümüzdeki 48 saat boyunca beni ayakta tutacak bir şey.
Qualquer coisa que me ajude a aguentar as próximas 48 horas.
Nabız : 48, yükseliyor.
Pulso : 48, a subir.
48 numaraya ne dersin?
E a prova 48?
50?
45? 48? 50?