Actually tradutor Português
29 parallel translation
Anlamamız gereken şu mu, hiçkimsenin oylarını sana vermesini istemiyor musun? actually want anyone to vote for you?
Devemos concluir que não quer de facto que ninguém vote em si?
Actually, Bu tabela sahte.
O trilho é uma aldrabice.
Peki, Prof. Starkman, how would you classify a killer whose downward spiral was actually calculated into their grand scheme?
Agora, Prof. Starkman, como o classificaria a um assassino de quem mola descendente era calculado dentro do plano deles / delas?
There is, actually. Um...
De facto, tenho.
'Shag Actually'?
"Shag Actually"?
- Actually, ben eski bir vaizim.
- Por acaso, eu era pregador.
Aslında, hayır.
Actually, no.
Hayır, aslında, ben söylemek zorundayım bir şey olduğunu.
No, actually, it's something that I have to say.
Aslında...
Actually...
Vs. vs. Kıssadan hisse. Beni Love Actually filmine geri döndüm.
Digamos que devolvi o "O Amor Acontece", que é maravilhoso.
Şimdi aslında tekrar Love Actually'i izlemek istiyorum.
Agora quero ver "O Amor Acontece" outra vez.
Online olup. "Tık Tık Tık" layacağım. sıralamayı değiştireceğim ve Love Actually'i yakında tekrar izleyebileceğim.
vou ao site, clico, clico, clico e mudo a ordem da lista, para ver "O Amor Acontece" outra vez.
Uh, no.Actually, I'm- - Dana Drew diyet merkezinde geçici iş buldum.
Em fotografia? Não, vou trabalhar temporariamente no Dana Drew Diet Center.
İzlemek isteyen başka biri var mı?
Alguém está interessado em ver "Love actually"?
- Oxbridge'in selam ile ne ilgisi var?
Qual o problema de cumprimentar as pessoas? Cala-te, Love Actually!
Aslında, tüm bunlardan I'm actually grateful sıyrılıp odaklanabileceğim birşey olduğu için... Mutluyum.
Até estou grata por ter algo em que me concentrar, além de tudo isto.
Aslında üçünüzü de geberteceğim, bunu biliyor musunuz?
You know I'm actually gonna kill all three of you, don't you?
Aşk Her Yerde?
"Love Actually"?
# I don't actually know any Hawaiian #
* Na verdade não percebo nada De havaiano *
Aman... Biliyorsun, etrafta çok da pahalı olmayan yerler var. That actually wash their sheets, right?
Sabes, há lugares que não são muito caros e onde lavam a roupa, certo?
insanlarin Noel'in Love Actually gibi olacagini ve finalde mutlu sonda "God Only Knows" un çalacagini düsünüyorlar ama böyle olmayacak.
As pessoas pensam que o Natal vai ser como em "O Amor Acontece" e o final feliz vai ser ao som de "God Only Knows", mas não.
My first porn was actually facial abuse.
A minha primeira pornografia foi abuso facial.
Dört saat boyunca branç noktalarından Love Actually'den ve fantezi nişanlardan bahsettik.
"Simplesmente Amor", e... noivados luxuosos e elas tinham camisas iguais que diziam,
Bilgin olsun, ben de Love Actually branç ve fantezi nişanlarını çok severim.
- Para tua informação, também sou obcecada por tudo isso.
- Tamam... Love Actually ve kapkek meselesi yüzünden mi?
Por "Simplesmente Amor" e a minha afinidade por cupcakes?
It's actually amazing how much these little things pick up, huh?
É extraordinário a quantidade que essas coisas gravam, não é?
Gossip Girl, Davina, Dick Van Dyke Lady And The Tramp, Hannah Montana Canavar Kamyonlar, Buzda Dans mojito, Rio Ferdinand, Marsala Zone, Pop Tarts Jude Law'ın Soğuk Dağ filmindeki aksanı, saç düzleştiriciler, Love Actually Kylie, Whitney, Britney, Robbie, Brucie, L'Oreal, Wild At Heart süt, Comic Relief, midilliler, Posh, Becks, kasları çalıştırmak Chitty Chitty Bang Bang, ve Heavy Petting.
Gossip Girl, Davina, Dick Van Dyke, A Dama e o Vagabundo, Hannah Montana, camiões, Dança Comigo no Gelo, mojitos, Rio Ferdinand,
Çeviri :
- Drugs Actually -... Tec Subs... "SHAMELESS" - S05E11
İnek koç kütüphaneye gider, and some place that actually exists called the Hall of Documents. - Çarşıdaki bina mı? - Hmm-hmm.
- No da baixa?