Aldık tradutor Português
16,250 parallel translation
Artık yumurtalarınıza ihtiyaçları yok ama biz onları aldık bile.
Isso significa que não precisam dos óvulos que já te extraímos.
- Acil durum mesajını aldık.
Recebemos o teu 911.
SCPD'nin acil ekibini gönderdiğini haber aldık.
A polícia mandou um esquadrão da ESU.
- Yenisini aldık.
Comprámos um novo.
Sizde bilirsiniz, "Moving Out" u kayda aldıkları sırada biri stüdyonun kapılarını açık bırakmış. Ki bu yüzden şarkının sonunda araba sesi duyuluyor.
Sabem, quando gravaram "Movin'Out", alguém deixou as portas do estúdio abertas, e é por isso, que no fim, se ouve aquele som de um carro.
Captain Hunter, yerimizi aldık.
Capitão Hunter? Estamos em posição
"Kazadan sonra, görevi tamamlayıp, canavarı kilit altına aldık."
Depois do acidente, completámos a missão e trancámos a fera.
S.H.I.E.L.D ajanlarından iletişim koordinatlarını aldık.
Recebemos coordenadas de agentes da SHIELD.
Dikkatli olun. Bugün harikulade bir havadis aldık.
Hoje houve maravilhosas notícias.
Toprak konseyinden Tommy'i kendi tarafımıza aldık ama bu işi zorlaştıracak başka kimseyi istemiyoruz.
Tommy, do Conselho da Terra, está do nosso lado, mas não queremos mais ninguém a complicar as coisas.
Bugün, toplumunuzun güvenliğini garanti altına aldık.
Hoje garantimos a segurança da vossa comunidade.
Akmeşeyi aldık.
Conseguimos o Carvalho Branco.
.. bu şansı onun elinden aldık.
Para os nossos fins.
Sağlık ihlalleri, hayvanlara şiddet.. .. ve korkutma suçlarına dair şikayetler aldık.
Há relatos de violação de conduta sanitária, crueldade animal e outros crimes nojentos.
Daha şimdiden fazla yol aldık.
Já passámos por tanto.
Basketbol takımının kaptanlarından birini askıya aldık.
Suspendemos o filho dela. Suspendemos um dos capitães da equipa de basquetebol.
Bir VIP'in önemli bir görüşme için bloğa geldiği bilgisini aldık.
Temos a informação de que um VIP vai chegar ao bloco para um encontro importante.
Snyder'dan onay aldık.
Temos a aprovação do Snyder.
Efendim, yeni bilgi aldık. Wolmido Adası'nda tahkim yapmaya çalışıyorlar.
Acabámos de receber informações sobre a construção de fortificações na ilha de Wolmido.
Haritayı aldıktan sonra hızlı ve güvenli bir şekilde dışarı çıkın.
Quando tivermos o mapa, saiam depressa e em segurança.
Choi'nin mesajını aldık, yardıma geldik.
Recebemos a mensagem do Choi e viemos ajudar.
ABD Deniz Kuvvetleri'nden bir rapor aldık.
Temos um relatório da marinha dos EUA.
Bence yardımını fazlasıyla aldık.
Acho que já nos ajudaste o suficiente.
İblislerin Karnaval'a saldıracağı bilgisini aldık.
Informaram-nos de uma ameaça de demónios no Carnaval.
Kendisini 1. Statü'ye aldık.
Demos-lhe Estatuto Um.
Kesin talimat aldık, hanımefendi.
Temos ordens. Apenas a senhora e...
Kopyalarını aldık, bunlar asılları.
Fizemos cópias. Estas são as originais.
Şakak kemiğine aldığı darbe ile oluşan travma, üç kırılmış kaburga kemiği ve kırbaç izlerinden olabilecek türde birçok deri yırtığı.
Ele tem um trauma no seu osso temporal, três costelas partidas, e múltiplas lacerações superficiais que parecem marcas de chicote? Ele precisa de muito descanso.
Ve hayatımı kurtarmak için kılıcı eline aldığında sen de gösterdin.
E também mostraste quando agarraste na espada para salvares.
Ama artık güç aldığı putu yok etme şansımız var.
Temos a oportunidade de acabar com o poder dele.
Sen şımarık bir veletken sayemde savaşçı oldun. Ve karşılığında aldığım tek şey bu iğrenç nefretin oldu!
Eras uma miúda mimada e agora és uma guerreira e na volta, só ganho o teu desprezo!
- 12 tane salatalık aldım.
Bem, tenho os doze pepinos.
Dhiraj'nin ailesinden başlık parasını aldım bile!
Eu já paguei um grande dote à família do Dhiraj!
Senin için birkaç kıyafet daha aldım, yukarıda.
E tenho alguns vestidos para ti, lá em cima.
Babamı kısa bir süreliğine kocamı ve kızımı üçü de senin de rol aldığın bir salgın sonucu öldüler.
O meu pai. Um marido, por breves instantes. E a minha filha.
İlaçlarımı aldım. Stres seviyeme dikkat ettim. Rutinime sadık kaldım.
Tomo os medicamentos, controlo o stress, mantenho uma rotina e aguento-me.
Kızlarla nasıl anlaşacağımı çözmem epey zaman aldı.
Ainda levei bastante tempo para namoricos com raparigas.
Yıllar önce aldığınız o avcılardan korkmuyorum artık.
Já não sou o caçador assustado que raptaram há tantos anos.
Senden aldığımız karanlık enerjiyi bariyeri yok etmek için kullanabiliriz.
O poder das trevas que obteríamos de ti seria direccionado para a barreira, destruindo-a.
- Debs çocuğu aldırmamanın Derek'i geri getireceğini düşünüyorsun ama seni böyle bırakıp gittiyse seni hak etmiyor demektir. - Aşık olacağın başka adamlar olacak.
Debs, eu sei que achas que ter o bebé trará o Derek de volta, mas se ele te abandonou desta forma, então ele não te merece, e vai haver outros rapazes que vais amar.
Keşke seni aldırsaydık mı demek istiyorsun?
Estás a dizer que querias não ter nascido?
Elliot, yaptıklarından sonra seninle konuşmak baya zaman aldı. ... ama bana daha açık olman koşuluyla devam etmeyi kabul etmiştim.
Elliot, custou-me muito falar contigo depois do que fizeste, mas concordei na condição de que irias ser mais aberto comigo.
Yaklaşık 10 sene sonra Edo'yu ziyaret etmek için izin aldım.
Dez anos depois, fui autorizado a viajar até Edo.
Şimdi kurbanların da gitti bu gece hiçbir şey hatırlamamaları için etki altına da aldım artık yavaş yavaş arayı kapatabiliriz.
Agora que as tuas vítimas foram embora, sem qualquer recordação desta noite, tu e eu podemos pôr a conversa em dia.
Ve kanından birazcık örnek aldım aslında.
- Provei bastante do teu sangue.
Kendisi kısa bir süre Şangay'da görev aldı.
ele trabalhou por pouco tempo com o governo provisório de Xangai.
Bunları çok ciddiye aldık.
E levamo-las muito a sério.
Bu mesajı aldığında en kısa sürede beni aramalısın.
Preciso que me ligues assim que ouvires esta mensagem.
Magnus kıza anılarını vermemekle birlikte kolyeyi de aldı.
Não só o Magnus não devolveu as memórias à miúda, como levou o colar.
Sana alabalık aldım.
Comprei-te peixe.
Ama sana söylemem gerek, geçen hafta, bilgiyi hangi kaynaktan aldığımı öğrenmek isteyen insanlardan yaklaşık 10 telefon çağrısı aldım.
Na última semana, recebi cerca de dez chamadas de gente a querer saber onde obtenho informações.