Algo tradutor Português
145,692 parallel translation
Şimdi bana yiyecek bir şeyler getir!
Agora vai dar-me algo para comer.
Bana ilaç verdikleri zaman ya da doğumu başlatacak şeyi, yanımda hazır olması gerek.
Porque assim que me derem o remédio ou algo que inicie o parto, quero-a aqui.
O zaman ben sana kendimle ilgili bir şey anlatayım.
Então que tal eu dizer-te algo sobre mim?
Dışarı falan mı emilecek?
Sugam-no ou algo do género?
İyi bir şeyler olmasını istiyorum.
Quero que haja algo bom.
Sakızın var mı? Pastil falan ya da? Ya da sıvı bir şey işte, ağzım kurudu.
Tem chiclete, ou tipo, mentos, um líquido ou algo assim?
Yok ya, seslerin dediği şeyi tekrarlıyordum.
Não, estava a repetir algo que as vozes disseram.
Bir şey daha.
Algo mais.
Bir şey...
Algo...
Sevdiğin bir şeyi, ya da ne bileyim sevdiğin birini düşünmeye çalış.
Tente pensar em algo, ou... ou... Alguém que... Ama.
Ben... Şey yapmak istedi sonra da... Bir şey oldu ve...
Ela também queria, e depois, algo aconteceu, e como um raio, sabe?
Işıklar işte, anlatabildim mi? - Elinizde sakız ya da ne bileyim...
Tem chiclete, algo do tipo?
Yeni bir uyuşturucu falan mı?
Uma nova droga, ou algo do tipo?
Bende bir sorun olduğunu biliyorum ama onu orada öylece bırakamam.
Mas há algo de errado comigo, eu sei... Mas não a posso abandonar.
Birilerini tokatla. Kızı kurtar. Bir şeyler atıştır.
Lutar um pouco, salvar a miúda, comer algo.
Senin, benim hakkımda bildiğin bir şey var.
Sabes algo sobre mim.
Zihinsel bir izdüşüm alanı yaratabilir. Gerçeklik ve hayal arası bir yerde.
Sabe que ele pode criar um espaço de projecção mental, algo entre a realidade e o sonho.
David'in anılarında görmemizi istemediği bir şey var.
Há algo nas memórias do David que não quer que vejamos. Kerry?
O fiyat aralığında olması gerektiğini biliyorum ama biz batı yakasında bir şeyler istiyorduk.
Sei que passa do nosso orçamento, mas estamos a pensar em algo nos arredores.
Onu görürsem söylememi istediğiniz bir şey var mı?
Se eu o vir, há algo que lhe queira dizer?
Yolunda olmayan bir şeyler var gibi.
Há algo errado.
Sadece hiç daha önce bir şeyin daha önce de gerçekleştiğini hissettin mi?
Eu só... Já tiveste a sensação de que algo aconteceu antes, mas de forma diferente? Como déjà vu, mas diferente?
Bir şeyler dönüyor şu an.
Passa-se aqui algo.
Böylesine değerli bir şeye daha dikkatli yaklaşmalıydın.
Devias ter mais cuidado com algo tão valioso.
Daha sert bir şey ya da.
Algo mais forte?
Onlardan daha beter bir şey yaptığını mı düşünüyorsun?
Achas que fizeste algo pior do que eles?
Bizlerin tekrar korkunç bir şey yapma ihtimali yok mu hiç?
De que não há hipótese de voltarmos a fazer algo horrível?
Bizim için bir şey mi buldun?
Tens algo para nós?
Benim için?
Algo para mim?
Yapılması gereken bir şey.
É algo que tem de ser feito.
Sanki içimdeki bir şey uyanıyor gibi oluyor daha çok.
Sinto que algo se liga dentro de mim.
Bizlere umut verecek bir şey.
Algo que nos dê esperança.
Muhakkak vardır bir şeyler daha izlenesi
Deve haver algo mais alegre Que possa ver
Böyle korkunç bir şey yapmış oluyorsam da lütfen beni iyi hatırlayın.
Por'fabor,'tenham essa atenção,'apisar'de ter feito algo terrível.
Böyle korkunç bir şey yapmış oluyorsam da lütfen beni iyi hatırlayın. "
Por'fabor', tenham essa atenção,'apisar'de ter feito algo terrível. "
Bu notta bir saçmalık var.
Há algo curioso neste bilhete.
"Böyle korkunç bir şey yapmış oluyorsam da lütfen beni iyi hatırlayın" la uyuyor.
Condiz com "tenham essa atenção,'apisar'de ter feito algo terrível".
Teyzemin notu sahte olmayabilir ama bu işte bir iş var.
O bilhete pode não ser falso, mas passa-se algo de suspeito.
Josephine'e korkunç bir şey yaptın.
Fez algo horrível à Josephine.
Notta bir gariplik var.
Há algo de estranho no bilhete.
Bir şeyin umurunuzda olmadığını göstermenin bir yolu da sözcüğün başına "peh" ekleyip geçmiş zamanın rivayeti kipinde çekmektir.
Uma forma de demonstrar que não queremos saber de algo é dizer a palavra e antecedê-la com a expressão "que se lixe".
Kont Olaf ve Dr. Orwell, Klaus'a bir şey yapmış.
O Conde Olaf e a Dra. Orwell fizeram algo ao Klaus.
Gerçekten de korku filmi gibi.
Parece mesmo algo saído de um filme de terror.
Dr. Orwell beynime bir şey yaptıysa bunu düzeltmeliyim.
Se a Dra. Orwell fez algo ao meu cérebro, tenho de o resolver.
Yani Dr. Orwell'in kapısını yalnızca kendi çıkarları için çalmıyor, öyle mi?
Então, não está só a bater à porta da Dra. Orwell por precisar de algo para si próprio?
- Bir şey düşünüyorsun.
- Estás a pensar em algo.
Bir şeyi örtbas etmek için bir anlaşma yapmış.
Disse ter feito um acordo para encobrir algo.
- Burada daha büyük bir şeyler dönüyor.
- Há algo mais importante a acontecer.
Muhtemelen içmemen gereken bir şey içtin.
Provavelmente bebeste algo que não devias.
Birşeyler değişmiş.
Algo mudou.
Bence onu umursuyorsun.
Penso que sente algo por ele.