Alınmayın tradutor Português
459 parallel translation
Söylediklerime alınmayın Bay Leehman.
Não se ofenda com nada do que eu diga, Sr. Leehman.
Taksiye binin. Olmazsa da alınmayın.
Apanhe um táxi, senão não fique amuada.
Lütfen üstünüze alınmayın.
Não se sinta ofendido, por favor.
- Lütfen alınmayın.
- Por favor, não se ofenda.
Peppino amca, alınmayın lütfen.
Tio Peppino, não fiques ofendido.
Alınmayın, Kaptan.
Não queria ofender, capitão.
Lütfen üzerinize alınmayın.
Não se ofenda, por favor.
- Lütfen üzerinize alınmayın.
- Não se ofenda.
Tamam, alınmayın şerif.
Xerife, não se exalte.
Çok iyi bilinen bir mekânda çok tutulan bir parçayı okuyacağım. Bu mekan... alınmayın Doktor Warfield... Purple Pit.
Gostaria de cantar uma canção que tem sido favorita da malta... perdoe a expressão, Dr. Warfield, do Purple Pit.
Alınmayın ama ben arabada da rahatsız olurum.
- Sem ofensa, fico assim até num carro.
Sakın alınmayın!
Sem ofensa.
Lütfen alınmayın Teğmen... ama kimlik belgeleriniz yanınızda mı?
Não vos ofendeis, Tenente... mas trazeis documentos de identificação?
Ustünüze alınmayın.
A culpa não é sua. Não leve a mal.
Oğlum, saçmalamaya başladın. Sakın üstünüze alınmayın.
Bolas, você divaga bastante.
Sadece ismen ve üzerinize alınmayın ama böyle kalmasını istiyorum.
Só socialmente, e sem ofensa, gostava de manter assim.
Sizi gözlüklerle karşıladım diye alınmayın güzelim.
Não vos ofendeis, minha bela, se vos recebo de óculos.
- Bu kadar üzerinize alınmayın bence.
- Näo tome isso täo a peito, Sir.
Üzerinize alınmayın ama, donuna sıçtın mı?
Não me quero meter, mas borraste nas cuecas?
Peki, alınmayın, Dennis ve Mark, fakat, şunu anlayın ki biz bu dava üzerinde çok çalıştık... ve geçmiş performansınıza bakarsak, bize köstek olmanız... bizim için çok daha yararlı olacak.
Sem ofensa, Dennis, Mark, mas trabalhámos muito neste caso. Acho que nos ajudavam mais se tentassem prejudicar-nos.
Üzerinize alınmayın ama önce sizi kontrol etmeleri gerek, tamam mı?
Nada de pessoal. Ele tem de revistá-lo, sim?
Üzerinize alınmayın.
Nada de pessoal.
- Hemen üzerinize alınmayın.
- Não seja tão convencida.
Alınmayın ama gördüğüm şey devrim için yeterli değil.
Sem ofensa, mas por aquilo que vi isto nem é uma grande revolução.
Alınmayın.
Sem ofensa.
Alınmayın ama, millerce uzaktaki kedilerin bile ilgisini çekebilecek olan süt kaynağına sahip olmandan yola çıktım.
Sem ofensa, mas presumi que quem mete garrafas de leite na rua para atrair gatos...
Üzerinize fazla alınmayın.
Não levem a peito.
Üzerinize alınmayın.
Não o tome pessoalmente.
Üzerinize alınmayın.
Sem ofensa.
Orospu ruhlu olsaydım gazeteci olurdum... Üstünüze alınmayın ama.
Se eu fosse uma burra, teria um emprego como tu... sem ofensa.
Alınmayın Binbaşı ; ancak o kişi siz değilsiniz.
E com todo meu respeito, não é você.
Alınmayın bayan, ama biraz rahatsız oldum.
Com todo o respeito, mas isso parece-me muito desconfortável.
- Üzerinize alınmayın elbette.
- Sem pretender ofendê-la, claro.
Alınmayın arkadaşlar olur mu.
Sem ofensa para vocês.
Alınmayın ama bilmediğiniz çok şey var.
Sem ofensa, senhora, mas o que a senhora não sabe, encheria um armazém.
Üstünüze alınmayın.
Não querendo ofendê-lo pessoalmente!
Üzerinize alınmayın.
Arma-Em-Riste?
Alınmayın.
- Não! Sem ofensa.
Alınmayın.
Não me leve a mal.
O yüzden bu gece gerçekten ölü eğitimcilerin gecesidir dediğimde kesinlikle üzerinize alınmayın.
"A Noite dos Professores Mortos Vivos". E posso também dizer que não me desapontaram, pois são mesmo um grupo de professores sem cérebro.
Talebe yetişmek için, alınmayın ama, Southside AS'yi şehirdeki en iyisi... ... kılan verimlilik standartlarını yürürlüğe koyacağız.
Para satisfazer as exigências, serão instituídos os padrões de eficiência que tornaram a Urgência do Southside, sem ofensa, a melhor da cidade.
Güzel, sıcak bir banyoya giren yaşlı bir adam gibi suya dalmış. Siz alınmayın.
Deslizou água dentro, que nem velhote em banho quente, sem ofensa!
Oh, üstünüze alınmayın Komutan, ama neden birden hislerimle ilgilenmeye başladınız?
Oh, sem ofensas, Comandante, mas por quê esse súbito interesse pelos meus sentimentos?
- Alınmayın, efendim.
Não volte a usar essa palavra na minha presença.
- Alınmayın hanımefendi.
- Não quis ofender, Senhorita.
Pecos'ta satın alınmayı bekliyorlar.
Elas estão à espera em Pecos para serem pagas.
Oh, hayır, hayır, hayır, hayır. Alınmayın, efendim.
Você não tem culpa.
hayır. Üzerinize alınmayın.
Não quis ofendê-la.
Üzerinize alınmayın.
Detesto interromper isto, mas estou estacionado numa zona amarela. Sem ofensa.
Maureen Ledbetter, Birinci Vaftiz Kilisesi'ne alınmayışın konusunda korkunç bir hikâye anlattı.
A Maureen Ledbetter contou uma história horrenda... porque te não é permitida a entrada lá na Igreja Baptista.
Kokan bir şeyi Mahkemede alıkoyup, kokudan yakınmayın.
Quando se traz uma doninha-fedorenta é para cheirar.