Alışa tradutor Português
410 parallel translation
Zaten kısa sürede alışacaksın.
Só a primeira vez.
- Güverteyi emniyete alıp dalışa hazırlanın.
- Protejam o tombadilho. Mergulhem.
Ama eminim kısa süre içinde duruma alışacağız.
É novo para todos nós, Mas tenho a certeza que em breve nos vamos entender muito bem.
Görüntüler, hala ses kaydından yedi dakika daha kısa olduğu için eksik sahneler, yine filmden alınan dondurulmuş karelerle ve filme ait, elde kalan fotoğraflarla tamamlanmıştır.
Sendo este filme ainda sete minutos mais curto que a faixa sonora, as cenas em falta foram preenchidas com imagens estáticas do filme e com uma selecção de fotografias da produção.
Onu kısa bir zamanda önce ödünç alıp bu gece de geri getirmedin değil mi?
Não a emprestou últimamente? Não lha devolveram só esta noite?
Tahrip ekibini al. Mümkün olduğunca kısa sürede her şeyi patlatacağız.
Leva a tua equipa de demolição, Sid Fazemos explodir tudo o mais rápido possível.
Tabi. Altı aydan kısa bir süre içinde, iyi durumunuz ve alın terinizle, sarı çizgili pantalonları giyiyor olacaksınız.
Em menos de seis meses, com bom comportamento e trabalho árduo, usarão divisas amarelas nas vossas calças.
Uzun çöpü çeken Katie'yi, kısa çöpü çeken ise Calam'ı alır.
O comprido fica com Katie, e o perdedor leva Calam.
Ortama alışmışa benziyorsun.
Vejo que já foi iniciado.
Görkemli bir yemek yiyeceğim, tabii her şey bu şişmanlatmayan ayçiçeği yağında pişecek. Yemekten sonra birkaç içki alıp kısa bir yürüyüş yapacağım sonra son sahneyi izlemek için arkadaşımla buluşacağım...
Comerei um belo almoço, cozinhado num notável óleo de girassol que nao engorda e, eventualmente, após os digestivos e um curto passeio, vou-me reunir ao meu amigo para o clímax das suas aventuras...
Sicilya düştükten sonra, bizimkiler tüm İtalya'yı kısa zamanda kolayca alırlar.
Com a tomada da Sicília, os nossos atravessam a Itália sem problemas.
Güçlü teknelerin yerine erişmek için otomobil borç alıyor yapmak gerekli kısa zaman için yalnız, bayım.
Para chegar sítio a com barco a motor, é preciso pedir que empreste carro só por pouco tempo, senhor.
Kalbi daha hızlı atar, kısa kısa nefes alır ve soğuk terler. Adrenalin artar.
O coração bate mais depressa, a respiração diminui, e há o suor frio e a adrenalina corre.
Kokusuna kısa sürede alışırsın.
Vai-se habituar ao cheiro sem dar por nada.
Midillilere kısa zamanda alıcı bulursunuz.
Encontrará logo comprador para estes potros.
En baştan beri yanında yer alan SA lideri Ernst Röhm 30 Haziran 1934'de gözaltına alınarak infaz edildi.
O chefe das SA era um dos seus antigos camaradas, Ernst Röhm. A 30 de Junho de 1934 Röhm foi preso e morto.
Akabinde, yüzü aşkın SA yöneticisi de yataklarından alınıp kurşuna dizildiler.
Os comandantes das S. A. e mais de cem outros foram retirados das suas camas e também mortos.
Bana Suriye'den elma Amman'dan şeftali, Halep'ten yasemin Mısır'dan limon kuru üzüm, mersin, papatya nar, beyaz güller minik tatlılar, hindistan cevizli halka kurabiyeler, şekerler kısa pastalar, puf pastalar şeker ve tütsü kehribar, misk ve bal mumu al.
Hortelão, dê-me maçãs da Síria. Marmelos otomanos, pêssegos de Aman... jasmim de Alepo, pepinos do Nilo... limões do Egito, cidra sultanina, murta... resedá, camomila, romãs e rosas brancas... e depois docinhos, roscas recheadas... torrone gelado, confeitos, bolos... tortas folhadas, açúcar, incenso... âmbar, musgo e ceras da Alexandria.
Kısa süre sonra, Sonja bana alıştı.
Depressa ela se acostumou a mim.
Uçağa alındığı anda kalkışa geç.
Assim que ele esteja a bordo levanta.
Komutan, kısa menzil sinyalleri alıyoruz.
Comandante.
- Hâlâ kısa menzil sinyalleri alıyoruz.
Ainda estou a apanhar o sinalizador de curta distância.
Bu duş alıp giyinmek için çok kısa bir süre!
Isso não dá tempo para ir à turbo-lavagem e vestir-me.
- Ona kısa bir at al. Hey, Hallie!
Arranje-lhe um cavalo pequeno.
Kendilerine sürekli, gereksiz yere nevrotik sorunlar çıkaran Manhattan'daki insanlar hakkında bir kısa hikaye fikri. Çünkü bu sorunlar onları, evrenle ilgili daha korkunç sorunlarla uğraşmaktan alıkoyuyor.
Uma ideia para um conto sobre pessoas em Manhattan que constantemente criam estes problemas reais, desnecessários e neuróticos para si próprias porque as impedem de lidar com problemas insolúveis e aterradores do universo.
Kısa bir süre önce babamın sağ olduğu haberini alınca, ki zaten buna olan inancımı hiç yitirmemiştim, onu aramak için buralardan geçerken kaderin hoş bir tesadüfü olarak güzel Elise'le tanıştım.
Soube há pouco que meu pai não tinha morrido, como sempre pensara. Ao passar por aqui para ir ao seu encontro, quis o Céu que visse a bela Elise e dela me tornasse escravo.
Şu anda, bazı kısa dalga yayınları alıyoruz... Kesinlikle manüel şeyler ve güçleri de çok düşük.
temos transmissoes manuais de banda baixa com muito pouca potencia.
Hepiniz silahlarınızı otomatikten, tek atışa alın.
Mudem as armas de automático para tiro simples.
- Hafif mi? Tamam, biraz hafife alıyorum. Ama zaten kısa bir uçuş olacak.
Não posso dizer muito, mas é um voo curto.
Polis bunun takma bir isim olduğunu tespit etti ama kumarhanenin güvenlik kameralarından alınan fotoğraf ile Vincent'ın gerçek kimliğini kısa zamanda belirlemeyi umuyorlar.
A Polícia já verificou que é um nome falso, e deverá descobrir em breve a verdadeira identidade de Vincent a partir de uma foto tirada numa das câmaras do casino.
Kısa zamanda, İspanya'yı pençemize alırız.
Em breve teremos a Espanha nas nossas mãos.
Hatırladığım kadarıyla, kısa bir süre sonra ofisime döndüğümde Yard'dan müfettiş Forbes önemli dosyaları hızlı bir şekilde alıp götürdü.
Se bem me recordo, pouco depois de voltarmos ao meu escritório, chegou o inspetor Forbes da Yard para cheio de energia tomar conta do caso.
O zaman en kısa zamanda o salonu gözetim altına alın.
Põe alguém a vigiar o ginásio o mais depressa possível.
Gelir vergilerinde artışa sebep olsa bile satışa çıkartıkları anda satın alırım.
Se a carta estiver à venda, pretendo comprá-la, mesmo que isso implique um aumento nos impostos.
Önceleri sohbeti anlamayacağın düzeyde bulabilirsin Melchett, ama kısa zamanda alışırsın.
Podereis não entender a conversa, Melchy, mas depressa vos habituareis.
"Al bakalım," demiştim, "kısa zamanda yenisini büyütürsün."
Ah, Edmundo!
( Çavuş Dedektif James "Sonny" Crockett - Burnett kılığında ) Morales'e söyle eğer parasını geri istiyorsa en kısa zamanda ben ve alıcımla buluşur..
diz ao Morales que recebe o dinheiro dele assim que marcarem o encontro.
Lorraine. Adli Soruşturma Dairesi'ni ( CID ) ara ve Yuri'yle ilgili bütün bilgileri alıp en kısa zamanda bakanın ofisine gelmelerini söyle. Teşekkür ederim.
Lorraine, pode pedir à CID para tratar de tudo o que haja sobre o Yuri e trazer isso ao Secretário logo que possível?
U.C.L.A'da bir arkadaşım bana... kronik şizofrenlerin 20 dakika veya daha kısa aralıklarla tekrarlanan... bir alışkanlığı takip ettiklerini söylemişti.
Um amigo meu estudou a esquizofrenia crónica. Têm rotinas estereotipadas que repetem de 20 em 20 minutos.
Steve, eğer yarışa gidiyorsan Al'ın bahsine oyna. Çünkü gördüğün gibi o hep kazanır.
Steve, se vais ás corridas, certifica-te que apostas no mesmo que o Al, porque, como podes ver, ele é um vencedor.
Çünkü, yarışa gittiklerinde Al'ın onun kafasına ne fikirler soktuğunu sadece Tanrı bilir.
Só Deus sabe o que o Al lhe meteu na cabeça quando foram ás corridas.
Çok kısa nefes al.
Respira superficialmente.
Senin kararın, ama ne yazık ki... bu kadar kısa sürede yukarı alınamayız.
A decisão é tua, mas infelizmente... não podemos ir buscar-vos tão cedo.
Şu tahtaları biraz kaldır, pervazı biraz dışa al biraz da beyaz boya sür, tamam. Biraz da etrafına sarmaşık dikersek, harika görünür.
Ponho tábuas até aqui, uma treliça por fora, pinta-se tudo de branco, plantam-se umas heras e fica um miminho!
Durum en kısa sürede kontrol altına alınacak.
Estamos em negociações, e a situação estará sob controle em poucas horas,
Sen ve senin tesisatçılığın onları satışa sunabilir. Alışveriş sırasında
A sua persona canalizadora poderia pô-las á venda e, no momento da transacção,
Dünyadan çekilmek aslında kısa bir zaman alıyor.
Afastarmo-nos do mundo leva pouquíssimo tempo.
Kısa mesafe algılayıcıları enkaz sinyali alıyor.
Os sensores de curto alcance detetaram destroços.
Doktor, DNA izinin sonuçlarını ne kadar kısa sürede alırız?
Doutor, quanto tempo até termos os resultados da análise de ADN?
Doğrusu bu kadar... kısa bir zamanda alınacak... çok büyük bir karar bu.
É uma decisão tão séria para tomar... em tão pouco tempo.
Şimdi olduğu gibi kısa yaz döneminde güneş, gökyüzünde çok yükselmiyor. Harap edici rüzgarlar da azıcık ısıyı alıp götürüyor.
Durante seis meses do ano, está escuro, e durante o curto Verão, como agora, o Sol não se eleva muito alto no céu, e os ventos devastadores levam o pouco calor que o Sol proporciona.