Amis tradutor Português
119 parallel translation
Dostlarım, bunu bir denemelisiniz.
Mes amis, deviam comer uma refeição assim.
Bir randevumuz var.
Um ponto de encontro, mes amis.
Korkarım kötü şans dostum.
Estamos com azar, mes amis.
Fakat, mes amis, ( arkadaşlarım ), hepsi o kadar değil.
Mas, meus amigos, há mais para além disso.
Çünkü, mes amis, ( arkadaşlarım ), gözleri bozuk olmadığı halde, şişedibi gözlük takan bir adamla karşı karşıyaydım.
Porque eu estava na presença de um homem com uma visão regular e com óculos muito graduados.
Dostlarım, Poirot onları bulana kadar orada kaldılar.
E ali, mes amis, ficou a carta, até ter sido encontrada por Poirot.
- Bir keresinde basima gelmisti. Amis'in tekine esrar satiyordum. Bilirsiniz, su biyiksiz sakali olan tipleri.
Uma vez estava a vender maconha para um Amish, vocês sabem, eles têm barba...
Amis, Budist gibi seyler yok.
- Pareço louco? - Não existem Amishs ou Budas.
- Amis Budist falan demedim.
Eu não disse Amish ou Buda.
Bu hafta sonu boyunca bir amiş olarak yaşayacaksın.
És um amish, meu caro, até ao final da semana. Ouviste? !
- Amiş.
- Amish.
Ama dikkatli olun çünkü yardımınız olsun ya da olmasın, ölümündeki gizemi açığa çıkaracağım.
Mas cuidado, mes amis, porque ao fazê-lo, com ou sem a vossa ajuda, vou desvendar o mistério da sua morte.
Evet cinayetten bahsediyorum, mes amis.
Estou a falar de mortes, mes amis ( meus amigos ).
Saat onikiyi vurunca, halk kralını selamladığında, atlı polisler bizi kovalamaya başladığında..
Quando o relógio bater a meia noite, Quando ele chegar, Quando a polícia a cavalo vier levar-nos para longe, sim, mes amis ( meus amigos ), é a história.
Büyük Perhiz yarın başlıyor, mes amis, ve ben, caymak için lezzetli bir şeyler istiyorum.
Começa amanhã, mes amis ( meus amigos ), e eu, e eu quero algo saboroso.
Dostlarım, yasaları ve nasıl avantajımıza kullanılacaklarını iyi bilirim.
Mes amis, conheço bem a lei e a melhor forma de a usar em vosso proveito.
Benim kanımca, dostlarım Emily'nin sürekli yanında taşıdığı bu kutuya konulan bir karaciğer hapı.
Sugiro, mes amis, que estava numa cápsula para o fígado, dentro desta caixa que acompanhava sempre Emily Arundel.
- Amişsin. Amiş olduğun için direnemezsin.
Não podes retaliar porque és Amish.
Dondurmamla seninle alay ediyorum Amiş adam.
Faço troca de ti com o meu gelado, amiga Amish.
Sessiz olun millet.
Mes amis, por favor...
Selamlar, Bizde Amerika'dan nefret ediyoruz.
Mes amis, também odiamos a América!
Kimse diyemez İyi şanslar, dostlarım
Ninguém diz : "Bonne chance, mes amis"
Aslında Amis, ben New Jersey'den çıktım. Hayır?
Na verdade sou de Nova Jérsia.
- Yanıt şu, dostlarım. Çok az.
A resposta, mes amis, é... nada bem.
Amiş misin?
O que és tu, Amish?
Amis, seni eski kaşar.
Amis, meu velho!
Martin Amis ile Cheltenham Edebiyat Festivali mi?
Um trabalho no festival de literatura?
Martin Amis fosil değil, bir kere.
O Martin Amis não é um fóssil.
Martin Amis veya Virginia Woolf ya da Charles Bukowski mi?
A Martin Amis ou a Virginia Woolf ou o Charles Bukowksi?
Evet dostlarım, işte olayların tüm dökümü bu.
E assim, mes amis, se conta este caso.
- Bonsoir!
- Bonsoir, mons amis.
Bu dava dostlarım. Kırmızı balıklarla dolu.
Este caso, mes amis, está cheio de manobras estranhas.
Albay, polis değil dostlarım. Dışişleri Bakanlığı için çalışıyor.
O coronel, mes amis, não é da Polícia, mas trabalha no Ministério dos Negócios Estrangeiros.
Dostlarım, bazen dedektiflerin kafasında ışığın yandığı anlar olur.
Mes amis, há momentos para um detective em que a luz, se acende.
İsmi... Çavuş Amis.
É o Sargento Amis.
Çavuş Amis, ben Dana Walsh, CTU.
Sargento Amis, Dana Walsh, CTU.
- Çavuş Amis, ben Jack Bauer.
- Sgto. Amis, aqui é Jack Bauer.
Çavuş Amis, beni duyuyor musun?
Sargento Amis está a ouvir-me?
- Amis ve Martin vuruldu.
- Amis e Martin foram atingidos.
Ne olduğu da araştırma sonucu anlaşılacaktır.
Mes amis, talvez o inquérito revele o que se passou, hein?
O gece masada bulunanlar arasında uşak Ellis'e en çok o dikkat etmişti.
Mes amis, Mademoiselle Wills observou o mordomo Ellis... mais do que ninguém que estava à mesa, naquela noite.
Evet, bu ülkede boşanmaya sadece iki durumda izin verilmiyor.
Voyez, mes amis. Há apenas duas situações na lei em que não se permite o divórcio.
Her zaman, her şey için... bir neden vardır, mes amis.
Tudo tem uma razão, mes amis.
Yeni kıyafetler, yeni makyaj bir Amiş tarafından kesilmiş gibi olmayan yeni saçları?
Roupas novas, maquilhagem nova, um penteado que não parece ter sido criado pelos Amish.
Poirot, bu güzel bahçede gömülü olan zavallı kişinin hiç arkadaşı olmayan bir yabancı hizmetli Olga Seminoff olduğunu düşünüyor.
E Poirot acredita que a pobre alma, enterrada neste jardim tão bonito é a estrangeira, sans amis, sem amigos, a au pair Olga Seminoff!
Gelin dostlarım, biz de öyle yapalım.
Venham, mes amis, façamos isso.
Çok dikkatli olmalıyız, zira yanılmıyorsam, mes amis, ( arkadaşlarım, )
Temos de ter muito cuidado.
Amiş. Anladın mı?
Um amish!
Amis'in yanına.
Junto ao Ânus.
Kendisi toplantıda.
Partridge, Amis, Pruitt e Van Helfen.
Çünkü o burada gömülü, dostlarım.
Porque é aí que ela repousa, mes amis.