English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ A ] / Annesi

Annesi tradutor Português

12,020 parallel translation
Sammy'nin annesi öğrendi.
A mãe de Sammy descobriu.
Sammy'nin annesi bir şekilde Geneal Said'i saldırmış.
A mãe do Sammy libertou o General Said de alguma forma.
Onu rahat bırak, Kay! Annesi onu terk etmeden önce kafasının üzerine düşürmüş olmalı o yüzden şimdi öksüz kral olduğunu düşünüyor.
A sua mãe deve tê-lo deixado cair de cabeça antes de o abandonar, e agora pensa que é o rei órfão.
Iris'in annesi yaşıyor.
A mãe da Iris está viva.
Iris'in annesi. Ölmekte olduğunu söyledi.
A mãe da Iris, ela contou-me que está a morrer.
Çocuğunun annesi bulunduğunda buna nazikçe karşılık vereceğine eminim.
Estou certo de que concordará, depois de a mãe da sua filha reaparecer.
"Harekete geçme günü bugün, politikacı kaçırmak, sürgünlerin annesi..." "... sadece başlangıçtı.
Ele diz : " A acção de hoje, é raptar um político, a mãe dos exilados, é apenas o início.
Sürgünlerin Annesi.
Mãe dos Exilados.
Sürgünlerin Annesi, uyuşuyor.
Mãe dos Exilados, bate certo.
Sürgünlerin Annesi.
A Mãe dos Exilados.
Peki, ama yeğenimin annesi ve o yakışıklı aptal döndüğümde hayatta olsa iyi olur.
Está bem. Mas é melhor que a mãe da minha sobrinha e aquele tolo jeitoso sobrevivam.
Niklaus'un çocuğunun annesi.
A mãe da filha do Niklaus.
Annesi olmayabilir ama çok iyi iki tane babası var.
Ele pode não ter mãe, mas tem dois pais incríveis.
Mussolini'nin bile annesi vardı.
Até o Mussolini teve mãe.
Aslında o onların annesi değil.
Sabes, a questão é que ela não é mãe deles.
Çocuğunun diş kemirme oyuncağını ortada bıraktığım için bu yüzyılın en kötü annesi ben miyimdir?
Sou a pior mãe do mundo por deixar a minha bebé roer uma coisa que existe há mil anos?
Hop, Peter! Baksana, Quagmire ve cinsiyet değiştiren annesi var.
Vê, lá está o Quagmire e a sua mãe transgénero, o que agora é óptimo.
Herkese ilgisi için teşekkürler ama bu çocuğun annesi benim.
O quê? Agradeço a vossa preocupação, - mas a mãe dele sou eu.
Annesi ölmemiş olsaydı zinadan boynunu vurdururdum.
Se a mãe dele ainda fosse viva, mandava decapitá-la por adultério.
İkimiz de çocukken fosillerle kafayı bozmuştuk ve ikimizin de annesi ilkokulda aynı sınıftaydı.
Éramos ambos obcecados com fósseis na infância e ambas as nossas mães frequentaram a mesma turma na escola primaria.
Tara'nın annesi Kamyon Durağı Katili'nin annesiyle aynı ilkokuldaymış.
A mãe da Tara andou na mesma escola primaria da mãe do camionista estrangulador.
Önce babası ve annesi, şimdi de kardeşi ve Ryan.
Primeiro o pai e a mãe, e agora a irmã e o Ryan.
- Belki Isaac'in annesi biliyordur.
A mãe do Isaac deve saber.
Annesi benim için bazı hukuk meseleleriyle ilgilenmişti.
A mãe dele é a minha advogada.
Ve dün biriyle tanıştık, kurbanlardan birinin annesi.
E conhecemos uma ontem, a mãe de uma das vítimas.
William Duke Mason'ın annesi Violet, Romero mülkünde kısa süre çalışan Jeff Koldyke adlı çiftçiyle evlenip Dallas'tan buraya taşınmış.
A mãe de William Duke Mason Violet mudou-se para aqui de Dallas depois de casar com um rancheiro chamado Jeff Koldyke, que trabalhou na propriedade Romero durante um breve período.
Geçen sene Olivia'nın annesi tamamen gerçekçi olmayan plastik gözler getirmişti, bu yüzden... ben de jöleden ve gıda boyasından bir beyin hazırladım.
O ano passado, a mãe da Olívia levou olhos de plástico que eram totalmente irreais, então... Preparei alguns cérebros de gelatina e corante alimentício.
Annesi taşrada yaşıyor.
A mãe dela vive a norte do estado.
Bu kizin annesi, su da babasi.
Esta é mãe da rapariga e este é o pai.
CIA Subayı Joanna Teague. Ajan Dorneget'in annesi.
Agente da CIA, Joanna Teague, mãe do Agente Dorneget.
Üvey annesi ve kardeşi arasında hakemlik yapıyordu.
Ela tem que ser mediadora entre a irmã e a mãe adoptiva.
Alura annesi değil.
A Alura não é mãe dela.
Boşandı ve çocuğun velayetini annesi aldı.
A esposa pediu o divórcio, e ficou com a guarda da filha.
Laura'nın annesi Peggy Waipahu bir kafede garsondu Harrison u70'li yıllarda sürekli oraya giderdi.
A mãe da Laura, Peggy era uma empregada num café em Waipahu. Harrison costumava frequenta-lo na década de 70.
Doksanların sonunda Kirk'ün annesi kolon kanserinden öldü.
A mãe do Kirk morreu com cancro no cólon nos anos 90.
- Sağ ol. Seni daha iyi hissettirecekse Amy'nin kulaklarını deldim ve annesi dolabımın içine oturmasına zorladı.
Se servir de consolo, furei a orelha da Amy e a mãe dela pôs-lhe de castigo no meu armário.
Annesi bir senatör, babası eski zenginlerden yeni ölmüş ve Cayman başkentin en hayırsever insanlarından birisi.
Faleceu há pouco tempo. O Cayman é um dos maiores filantropos de DC.
Adanmışlığı ve çizdiği yolla harika biri olacağını biliyorduk. Annesi ve ben.
Pela sua determinação e pela forma como ele pilotava, eu e a mãe dele sempre soubemos que ele seria um dos grandes.
Ona doğum günü pastasını en iyi sunacak kişi annesi Maria olmalı.
Não há ninguém melhor para lhe trazer o bolo de aniversário do que a mãe dele, Maria.
Oğlum, rüyasında adam annesini görüyor, annesi " Antep Kalesi'ne gitmen lazım.
Ele sonhou com a mãe, que lhe disse para ir ao castelo de Antep.
Katie ve annesi Gabby orada.
Eis a Katie e a mãe dela, a Gabby.
Annesi çok korumacı.
A mãe é protectora.
Neyse ki, kızın annesi daha mantıklı birisi.
Felizmente, a mãe da miúda tem mais juízo.
Çoğunlukla annesi.
- Principalmente a mãe.
Ama iyi haber, annesi evdeydi.
Mas o bom é que a mãe dela estava.
Darren Cullen'ın annesi Judy'nin mülklerini yönetme hakkı var.
O Darren Cullen passou uma procuração à mãe, Judy.
Gidip annesi Aelswith'i getirin!
Vai chamar a Aelswith.
Annesi?
A mãe dele?
"Sürgünlerin Annesi."
"A Mãe dos Exilados."
Annesi Amanda'yı tanıyorum.
Conheço a mãe dele, Amanda.
O benim çocuğumun annesi.
É a mãe do meu filho.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]